And out translate Turkish
191,785 parallel translation
But thanks to our misspent youth, I can get in and out via the basement, no problem.
Ama kötü harcanmış gençliğimiz sayesinde bodrumdan girip çıkabilirim, sorun değil.
And that's when I realized one of the biggest issues with the ocean is it is completely out of sight and out of mind, and that, essentially, is an advertising issue.
İşte o noktada fark ettim ki, okyanusla ilgili en büyük sorunlardan biri, gözden ırak, gönülden ırak olması. Bu da özünde bir reklamcılık sorunu.
- Yeah. I lost the Neo and I'm out.
Neo herifini kaybettim ve dışardayım.
And see Mr. Chevalier out to the street.
Ve Bay Chevalier'e çıkışı gösterin.
As we did more and more experiments, it turned out that it wasn't a disease, it wasn't too much light.
Daha fazla deney yaptıkça, bunun bir hastalık olmadığı ortaya çıktı, fazla ışıktan da kaynaklanmıyordu.
Richard sent an e-mail, out of the blue, and he attached two photographs, one of a healthy coral reef and one of a dead coral reef.
Richard bana bir e-posta gönderdi ve buna iki fotoğraf ekliydi. FİLM YAPIMCISI Birisi sağlıklı, birisi de ölü bir mercan resifini gösteriyordu.
So, I fell in love with catching all of these little critters and coming back and having a bunch of guides to help me figure out what they were.
Küçük yaratıkları yakalayıp, eve döndüğümde kılavuzlara bakarak, onların ne olduğunu anlamaya çalışmaya bayılırdım.
You've got fish which have, like, spent the night on the reef, and then they go out to feed and all swim together.
Geceyi resifte geçiren balıklar vardır, sonra yemek yemeye çıkarlar ve hep birlikte yüzerler.
In focus... and then the first one after that's out of focus.
Bu net... sonraki bulanık.
[Rago] We headed up to Lizard Island, and the other portion of our team went out to New Caledonia.
Biz Lizard Adası'na gittik, ekibin diğer yarısı da Yeni Kaledonya'ya gitti.
And the real fear is that we'll take out enough of those cards where the whole thing will just simply collapse.
Korkutucu olan şu ki, o evden yeterince kart çektiğimizde her şey çökecek.
In competition, out of competition, at home, at a race, Seven in the morning, seven at night, whatever, and they're all clean.
Müsabaka içinde ve dışında, evde, yarışta, sabah yedide, akşam yedide.
So they got them out of Russia, ran the program, and it was a bombshell.
Onları Rusya'dan gönderip belgeseli yayımladılar ve bomba etkisi yaptı.
These are wild allegations, and we'll have to check them out.
Bunlar ağır suçlamalar ve hepsini araştırmamız gerekecek.
I've checked out these two guys, and both of these guys are not your everyday agent.
O iki adamı araştırdım, sıradan ajanlar değiller.
They're trying to make a case, and they found out he was in LA.
YAPIMCI Belli ki dava oluşturmaya çalışıyorlar ve Los Angeles'ta olduğunu öğrenmişler.
You take this table out, and there is a... like a... like a power outlet blocked without any, uh... socket.
Bu masayı kaldırdığında orada bir priz çıkışı vardı ama duy yoktu.
Then if they are concerned about it, they find the right profile in the bank, and pick that one out of the bank, and they run the analysis on that one?
O hâlde sonuçtan endişe ettiklerinde bankada doğru profili buluyor, sonra da onu alıp analiz mi ediyorlarmış?
They boost the signal and beam it out all around the world!
Sinyalleri güçlendirip tüm dünyaya dağıtıyorlar.
So, we get in, I plug myself into it and replace the signals that they are receiving with my brainwaves and beam out the true history of the world.
Yani içeri gireceğiz, kendimi o cihaza bağlayacağım ve yaydıkları sinyalleri kendi beyin dalgalarımla bertaraf edip dünyanın gerçek tarihini yayacağım. Evet!
Julia thinks that I should put myself out there and find someone to have sex with.
Julia dışarı çıkıp seks yapacak birini bulmam gerektiğini düşünüyor.
First it's dating, and then he's graduating, and then he's moving out into the world. We can't protect him, and that's terrifying.
Önce çıkmak, sonra mezuniyet ve sonra onu koruyamayacağımız bir dünyaya taşınması, bu korkutucu.
I'm gonna get a track scholarship and get out of this town.
Koşu bursu alıp bu kentten gideceğim.
I would go back in time and never ask her out and also maybe visit the Middle Ages because... jousting.
Zamanda geriye gidip ona hiç çıkma teklifi etmezdim. Ayrıca Orta Çağ'a giderdim. Düellolar için.
They have run a computer simulation of this world since you lot first slopped out of the ocean looking for a fight, and they have chosen this exact moment and this exact place to arrive.
Sudan çıkıp savaşacak birilerini aradığınız zamanlardan başlayıp dünyayı bilgisayar simülasyonu yaptılar fakat gelmek için tam olarak bu zamanı... -... ve bu yeri seçtiler.
And we have to find out where.
Nerede olduğunu bulmamız gerek.
Oh, so, hang out with me and we'll have boys'night.
Sen de benle takıl, oğlanlar gecesi yapalım.
Uh, Penny? I don't know how to say this, but this is my first girls'night and you're kind of bumming everybody out.
Penny, nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama bu benim ilk kızlar gecem ve herkesin moralini bozuyorsun.
All we need to do is plot out where each squeak is and we can find a quiet path to the crib.
Tek yapmamız gereken her gıcırtının yerini bulmak. Ve beşiğe giden sessiz bir yol bulabiliriz.
I would pull this car over and kick you out, but... if Penny dumps me, you're all I got.
Şu arabayı kenara çekip seni atmak vardı da Penny benden ayrılırsa elimde bir sen kalıyorsun.
You say the word and Fillmoregraves is officially out of the brain procurement business.
İzin verin Fillmore-Graves resmi beyin ithalatı dışında kalsın.
All those humans out there are going to be in for a big surprise, and no one knows how they're gonna react.
İnsanlar büyük bir sürprizle karşılaşacak ve kimse ne tepki vereceğini bilmeyecek.
Lots of moving trucks heading out of the city, and it seemed like every driver only slowed down long enough to flip me the bird.
Şehirden giden çok kamyon var ve beni gören her şoför yavaşlayıp bana el hareketi çekti.
Assumption makes an "ass" out of you, and "umption".
Zannetmek sizi aptal gibi zan altında bırakır.
It means I'm a scary, handsome genius from space and I'm telling you, "No, she's not out of your league."
Uzaydan gelen korkunç, yakışıklı bir dâhiyim ve... -... diyorum ki hayır, seni aşacak biri değil.
Oh, and for the last time, get these wretched people out of my sight.
Ayrıca son kez söylüyorum, şu acınası insanları al gözümün önünden.
And now it's time for you to figure out what.
Başlarına ne iş geldiğini bulmak da senin görevin.
And what if she just walks out and slaughters everyone just for a laugh?
Peki sırf eğlencesine gidip herkesi katlederse ne olacak?
Ripped out her heart, threw it in to a bin, and burned it all away.
- Kalbini söküp çöp tenekesine attım ve yakıp küle çevirdim.
So they cured your little condition and kicked you out.
Demek ufak durumunu tedavi edip seni def ettiler.
Your TARDIS got stuck, you killed a lot of people, took over the city, lived like a king until they rebelled against your cruelty, and ever since then you've been hiding out, probably in disguise,
TARDIS'in burada mahsur kaldı, sen de insanları katledip şehri ele geçirdin ve zalimliğine karşı başkaldırana kadar krallar gibi hüküm sürdün o zamandan beri de kılık değiştirerek saklanıyorsun.
. Did you think you could cut in on my business, take out my boys, and that would be that?
Adamlarımı öldürüp, işime çomak sokup sonunda bunun olabileceğini düşündün mü?
I'm Santa claus, and if you let me out of here, I'm prepared to give you presents beyond your wildest dreams.
Ben de Noel Baba'yım ve beni buradan çıkarırsan en vahşi hayallerinin bile ötesinde olan bir hediye veririm.
Well, I thought the brewery was gonna work out, and it didn't.
Bira fabrikasının işe yarayacağını düşünmüştüm ama olmadı.
Listen, Princess, I'm not a sharer, so why don't you walk yourself and your un-ironic furs out of my castle?
Dinle Prenses, ben paydaş biri değilim. Neden o komik kürklerinizi alıp kalemizden çıkmıyorsunuz?
It and all of the darkness you've ever faced, was borne out of one twisted soul... the Black Fairy.
O ve karşılaştığın tüm diğer karanlık şeylerin hepsi... aynı hastalıklı ruhun ürünüydü... Kara Peri'nin.
And now... I-I don't want to find out what else she's capable of.
Ve şimdi... başka nelere gücünün yettiğini bilmek istemiyorum.
As long as she gets me the hell out of this town, and fast.
Çabucak bu kasabadan defolup gitmemi sağlasın da.
Engine conked out, and we're too far out for cell reception.
- Motor arıza yapmış ve sinyal de alamıyoruz.
Smurf took off out of town and she won't say where.
Şirin şehir dışına çıktı ve nerede olduğunu söylemiyor.
You'd bring out all that food, and I'd eat till my stomach hurt, just to see you smile.
Sen yemek getirirdin, ben de sırf gülümsediğini göreyim diye göbeğim çatlayana kadar yerdim.
and out of nowhere 19
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of the way 896
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of the way 896