Out of the way translate Turkish
11,463 parallel translation
Would you step out of the way, please?
Biraz geri çekilir misin, lütfen?
Out of the way.
- Çekil yolumdan.
Sir, please, get out of the way.
- Beyefendi lütfen uzaklaşın.
I know why you wanted to reach me, but the last thing I'm going to do is help you save a U.S. senator, so let's just get that out of the way now.
Bana neden ulaştığını biliyorum ama Senatör'ü kurtarmak hayatımda yapacağım en son şey, o yüzden bunu geçelim.
- Non-ambulatory, repetitive questioning on arrival. - No, no, he pushed me out of the way.
- Yaralı değilim, beni yoldan dışarı ittirdi.
Move it out of the way.
Kenara çekelim.
Okay, you're pushing me out of the way.
Beni itiyorsun resmen.
Honoria, now that Christmas Day is out of the way, we've been meaning to talk to you about Father's business interests.
Honoria, Noel bitiyor ve biz de babanın iş menfaatleri hakkında konuşmayı düşünüyorduk.
- get out of the way!
Çekil önümden!
Get out of the way.
Yoldan çekilirim.
Get out of the way.
Çekilin yoldan.
Get out of the way!
Çekilin!
- Out of the way.
Çekilin!
Why don't you just get out of the way, Trevor?
Sen neden işine bakmıyorsun, Trevor?
Get your boobs out of the way.
Çok ulan memelerini yoldan.
Jake, get out of the way!
Jake, kenara çekil!
It kind of seems out of the way.
Ne? Sanki yolumuzdan çıkıyor gibiyiz.
Get the fuck out of the way, man.
Yolumdan siktir ol çekil adamım.
Hmm, so now that all of that is out of the way, Vassili would like to know how things are progressing.
Buna da açıklık getirdiğimize göre Vassili işlerin nasıl gittiğini merak ediyor.
Get the fuck... get out of the way.
Çekil yolumdan.
David, will you get the fuck out of the way!
David, yoldan siktirolur musun!
The best way out of here is to help them find this guy...
Buradan çıkmanın en iyi yolu onlara bu adamı bulmada yardım etmek...
Well, grab something out of the vending machine on your way up.
Yukarıdaki otomattan bir şeyler al çıkarken ye işte.
Yeah, turns out that Stan and the coach were besties from way back who accused Chester of crossing the line with their kids.
Evet Stan ve koç eskiden sıkı dostlarmış ve Chester'ı çocukları ile sınırı aştığı için suçlamışlar.
But I do know worrying about things that are out of our control is the only way we get in trouble right now.
Ama kontrolümüz dışındaki şeylere paniklememiz şu an bizi belaya sokar.
And you've gone out of your way to make her... you don't teach by shoving someone else's face in the dirt.
Yolundan çekilmesi için her şeyi yaptın. İnsanlara çamur atarak bir şey öğretemezsin.
Have Toby learn everything that he can about the patient in the kitchen- - I'm sure that we can find a way to get me out of here faster.
Toby'e söyle mutfaktaki hastayla ilgili öğrenebileceğini öğrensin... eminim beni buradan çıkartmanın daha hızlı bir yolunu bulabiliriz.
Any way in and out of this place that he could've avoided the security cameras in the lobby?
Bu yerin giriş ve çıkışlarında lobideki güvenlik kameralarından kaçabileceği bir yer var mı?
It would make getting out of the atmosphere way cheaper.
Atmosferden çıkmayı çok daha ucuz yapar.
Rick thinks that there's a way for you to get out of this contract with the FBI.
Rick, FBI'la yaptığın bu sözleşmeden kurtulmanın bir yolu olduğunu düşünüyor.
This is the only way we'll be able to get you out of this.
Seni bu işten ancak böyle çıkarabiliriz.
I made my way out of the elevator- - solo, thank you.
Asansörden çıkmak için kendime yol açıyorum, tek başıma, sağ ol.
Now help, or get out of the way.
Şimdi ya yardım et, ya da yolumdan çekil.
- Out of the way!
- Çekilin yoldan!
That message of rebellion you beamed out somehow made its way into the deepest dark of Imperial prisons.
Göndermiş olduğun o isyan mesajı bir şekilde yolunu bulup en karanlık İmparatorluk hapishanelerine ulaştı.
And putting all that aside, by the way, in terms of your own professionalism, there's a guy out there raping and beating women while the guy that you put in prison is sitting in a cell.
Hepsini bir kenara koy, mesleki açıdan bakarsan dışarıdaki adam kadınlara saldırıp tecavüz etmeye devam ederken senin içeri tıktırdığın adam hapiste çürüyor.
Yes, yes, this is the only way that I'm gonna get this- - this thing out of my system.
Evet, bu şeyi içimden atabilmek için bunu yapmam gerek.
You hook us up with a way out of here and I promise you all the eye-swimming you want.
Buradan gitmemizin bir yolunu bul istediğin kadar göz yüzüşünü sana söz veriyorum.
I think the only way that we're going to get any more is to find out a way of getting consistently close to them.
Sanırım daha fazlasını elde etmenin tek yolu onlara devamlı bir şekilde yaklaşmanın bir yolunu bulmak.
The government has come up with a radical solution - paying villagers to move out of their homes, to make way for tigers.
Hükümet kökten bir çözüm sundu kaplanlara yol vermek adına, köylülere taşınmaları için para verdi.
These modern day whalers with hi-tech harpoons are hunting for new information about the whales'behaviour and why they don't simply swim out of harm's way.
Yüksek teknoloji ürünü zıpkın kullanan bu modern zaman balina avcıları balinaların neden güvenli bir yere yüzüp gitmediklerine dair davranışlarıyla ilgili yeni bilgiler edinebilmek için avlanıyorlar.
And in another way, we can never be back to February 28, 2006, because March 1 and March 2, 2006, happened with the State's press conferences and all of the ugly, and as it turns out, untrue things that were said publicly against our client since then.
Bir bakımaysa 28 Şubat 2006 tarihine dönmemiz mümkün değil çünkü 1 Mart ve 2 Mart 2006'da o aramalar yapıldı Savcılık basın toplantıları düzenledi ve o tarihten beri müvekkilimiz aleyhine kamuoyunun önünde tüm o iğrenç ve doğru olmadığı ortaya çıkan şeyler anlatıldı.
The way you do two voices scared the hell out of me at first.
Çıkardığınız sesler başlarda beni korkutuyordu.
Because the endgame is to take them off, anyway and then the prince is gonna see all your dumplings and there ain't nothing less attractive than trying to squiggle your way out of what's basically sausage casing.
Çünkü en son o korseler çıkaracaksındır ve prens köfte bacaklarını görecektir. Aslında burada, sosis bacaklarını bildiğin halde kendi yoluna gitmekten daha çekiçi bir şey yoktur.
This is the first, tiny green sprout of life fighting its way out of the gravel parking lot of your heart.
Bu şakalar hayatın küçük yeşil filizidir. Şakayı kakaya çevirmemek lazım.
You think you'll need to move money the other way, from the US out of the country?
Parayı diğer türlü taşımaya Amerika dışından taşımaya gerek kalacak mı sizce?
If you consider me to be important to the bank, then please find a way to get my client's money out of Panama.
Banka için önemli biri olduğumu düşünüyorsanız lütfen müşterimin parasını Panama'dan çıkartmanın bir yolunu bulun.
Salmon aren't the only creatures who should stay out of Flight Lieutenant Lundbeck's way.
Somonlar tek yaratık değildir Uçuş Teğmeni Lundbeck'in yolundan kim uzak durmalıdır.
He knows the way in and out of any property.
Herhangi bir mülke girme ve çıkışı bilir.
It's a nice way of showing the gods how much we appreciate everything they'll do... once they take us out those doors to the Great Beyond.
Bu bizi Harika Ötesi'nden almaya gelen tanrılara ne kadar müteşekkir olduğumuzu göstermenin en iyi yolu.
So, you better get your fresh-out-of-film-school wish-you-had-a-better-job stuck-in-a-porn peacock feathers the hell out of my way.
Yani, sinema okulunun yeni okulunu kazanmalısın Dilek sen-sen-a-daha iyi-iş sıkışmış-a-porn Tavus kuşu tüylerimi yolumdan çeker.
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299