And rose translate Turkish
2,134 parallel translation
And the mustard seed could also represent Jesus Christ, for he was like a seed when he was buried... and like a tree when he was resurrected and rose toward heaven.
Hardal tohumuyla belki Hazreti İsa kastediliyor da olabilir. İlk gömüldüğünde hardal tohumuydu ama dirildiğinde ve arşa yükseldiğinde bir ağaç olmuştu.
who sat in boxes breathing in the darkness under the bridge, and rose up to build harpsichords in their lofts,
bir köşede oturup köprü altının karanlığında nefes alanlar, tavanaralarında klavsenle orgazm olanlar,
"The eyes lowered and rose up again."
Gözlerin ve güller yeniden canlandı.
After I'm gone, they're gonna let you and Rose go.
Ben gittikten sonra, seni ve Rose yollayacaklar.
Blanche, Dorothy, and Rose.
Blanche, Dorothy ve Rose.
Alex and Rose are going, and they're nearly the same age as me.
Alex ve Rose gidiyor ve neredeyse benimle aynı yaştalar.
Earth to earth, ashes to ashes, dust to dust, in sure and certain hope of the resurrection to eternal life, through our Lord Jesus Christ, who will transform our frail bodies that they may be conformed to his glorious body, who died, was buried and rose again for us.
Ölen, gömülen ve bizim için dirilen zavallı bedenlerimizi değiştirip kendi yüce bedenine benzer hale getirecek olan İsa Mesih Efendimizle ebedi hayatta dirileceğimize olan kati ve şüphesiz inancımızla topraktan geldik ve yine toprağa gideceğiz.
Yeah. .. and that should be carrying with it some of the rose water smell.
Ve beraberinde biraz gül suyu kokusu da taşımış olması gerekir.
Carpathians and the Alps all rose from this collision.
Punare adı verilen bir Brezilya kemirgeninin peşinde.
as if they were rose petals, marking her ascension to heaven. It seems to me both touching and strange that she should find the world so wonderful.
Dünyayı bu kadar harika bulması hem çok dokunaklı hem de çok tuhaftı.
- And the bloodied slave rose to his feet, thrust his hand into his defiant chest, tore out his own heart, threw it at the aggressor, saying, "Free from bondage."
Kanlar içindeki köle ayağa kalktı elini serkeş göğsüne sokup kalbini yerinden söktü ve saldırganın önüne fırlattı ve "Özgürüm" dedi.
She had chosen the beautiful little dress made of rose petals that she picked herself and stitched together.
Çok güzel bi elbise seçimi yapmıştı.. gül rengi
Four soldiers were wounded, and..
Aralarından onbaşı Roşe Musai ağır yaralı.
One night, he shut himself and his little sister... that was not older than Rose, in the bathroom of their home.
Bir gece Rose ile neredeyse aynı yaşlarda olan kız kardeşini ve kendisini evlerinin banyosuna kilitledi.
Who bailed in the morning in the evenings in rose gardens and the grass of public parks and cemeteries scattering their semen freely to whomever come who may, Who hiccuped endlessly trying to giggle but wound up with a sob behind a partition in a Turkish bath with a blonde and naked angel came to pierce them with a sword,
Gülbahçelerinde, halk parklarının çimlerinin üzerinde ve mezarlıklarda... önüne gelen herkese spermlerini akıtarak sabah akşam otuzbir çekenler... durmaksızın hıçkırarak tükenenler, kıkırdayıp coşarken sarışın bir melek... artlarında belirdiğinde deşmek için onları palasıyla bir Türk hamamının odasında mahvolanlar,
flung out of the tenement window, and the last door closed at 4 am and the last telephone slammed at the wall in reply and the last furnished room emptied down to the last piece of mental furniture, a yellow paper rose twisted on a wire hanger in the closet,
ve sabahın dördünde kapatılmış son kapı... ve cevaben şiddetle duvar çarpılmış son telefon... ve zihinsel mobilyası son parçasına dek... boşaltılmış döşeli oda, gömme dolapta tel askıya iliştirilmiş kağıttan sarı bir gül, ve bu düşsel bile olsa,
and rose reincarnate in the ghostly clothes of jazz in the goldhorn shadow of the band and blew the suffering of America's naked mind for love into an eli eli lamma lamma sabacthani saxophone cry
ve jazzın hayaletimsi giysisiyle orkestranın altın rengi..
The rose water in the clay mask cleans and clarifies your skin... and makes you glow like a newly-wed bride.
Gül suyu ten renginizi açar ve kendinizi bir gelin gibi hissettirir.
but the Rose Inn Hotel is right up the street, and I'll meet you there at 9 o'clock sharp.
Ama Rose Inn Hotel hemen caddenin yukarısında. Tam saat 9'da sizinle orada buluşuruz.
You and me have got things in common Rose.
Ortak noktalarımız var Rose.
- Made with rose water and cumin. That means "Thank you."
"Şükran", "Teşekkür ederim." demek.
And as Rose turned 3... and our marriage grew out of the terrible twos...
Rose 3 yaşına girmişti ve evliliğimiz korkunç ikili döneminden sıyrılmıştı.
Fifteen years in a wheelchair and she rose up.
15 yıldır tekerlekli sandalyedeyken,... artık ayağa kalktı.
Rose came into our lives six months ago and I cannot tell you how rewarding the whole experience has been.
Rose hayatımıza altı ay önce girdi ve tüm bu deneyimin ne kadar faydalı olduğunu anlatamam size.
Why don't the two of you come and bring little Rose?
Neden siz de, Rose'u da alıp gelmiyorsunuz?
If he does come back, Rose and I can't be everywhere.
Gelirse, Rose ve ben heryerde olamayız.
Hey, I've been talking to Rose, and she told me that you had a row.
Selam, Rose'la konuşuyordum,.. ... bana kavga ettiğinizi söyledi.
And you're sure you can't remember what you said to Rose?
Ve Rosie'ye ne söylediğini hatırlamadığından emin misin?
And if anything happens to the rose plants in my absence.. .. then I will send you to hell.
Ve ben eğer evde yokken gül bahçeme bir şey olursa seni cehennemin dibine yollarım..
"And then the rose " l left by his pillow
Sonra yastığının yanına bıraktığım gülü
"You place the rose behind your ear " And cry yourself to sleep "
gülü kulağının arkasına yerleştiriyorsun ve gözyaşlarıyla uykuya dalıyorsun.
.. to pull out a rose but a rabbit popped out instead.. We were practising and I totally messed up.
Antrenman yapıyorduk ve işi tamamen batırmıştım.
Esther, Joanie, Rose and Irene.
Esther, Joanie Rose ve Irene.
the exorcism of Emily Rose has been considered too disturbing for home viewing... one of the most shocking and gripping movies ever made.
"Emily Rose'un şeytan çıkarma filmi evde izlemek için en rahatsız edici en şok edici ve en merak uyandırıcı film olarak kabul edilir."
If you cling on to it, it'll die and wither like a rose in your hand.
Elindeki güle sımsıkı sarılırsan solar ve ölür.
Ah. But your mother is Rose? And your grandfather, his name was Edward Cobb?
Annenin adı Rose, büyükbaban da Edward Cobb'du değil mi?
And... and that's Rose.
Kucağındaki de Rose.
Hey, Ted, I can't find Rose, and I've looked for her everywhere.
Hey, Ted, her yere baktım... ama Rose'u bulamıyorum.
Yeah, Rose and I would like that, too.
Tabi ki Rose ve ben çok seviniriz.
Go home and see Rose.
Eve gidip Rose'u gör.
I found two suitcases in karen jones'motel room, And one of them belongs to a... Jillian rose from phoenix.
Karen Jones'un odasında iki tane bavul bulduk ve bavullardan biri de Phoenix'ten Jillian Rose diye birine ait.
And 4 : 00 a.M. Karen jones and jillian rose, Friends from the same town, sharing the same room,
Karen Jones ve Jillian Rose aynı yerde yaşıyorlar, aynı odayı paylaşıyorlar aynı dakikalarda aynı şekilde ölmüşler.
Karen jones and jillian rose were running a con.
Karen Jones ve Jillian Rose dolandıracakları birini arıyorlarmış.
Jillian rose Was suffocated with a trash liner from her motel room, And your prints are on it.
Jillian Rose plastik bir çöp torbasıyla otel odasında öldürülmüş ve torba üzerinde iziniz var.
And pulling little Rose into it?
Rose'u buna nasıl alet edersin?
First of all, you two are gonna go tell Rose and those other children that what you did was wrong.
Öncelikle, Rose'a ve diğer çocuklara giderek... onlara yanlış yapmış olduğunuzu anlatmak.
"Rose" something - I wrote his number down, and I told him if he talks to Gavin, tell him to suck it.
Numarasını yazdım. Bir de Gavin'le konuşursa ona defolmasını söyle, dedim.
And it was these malachite seams 500 years ago were at the centre of that incredible leap of human ingenuity. these bands of malachite formed when hot fluids rose from deep inside the planet and leaked into these rocks. when malachite is heated up...
Ve yaklaşık 6.500 yıl önceki insan dehasındaki muhteşem sıçrayışın merkezinde de bu galena bantları vardı. Kristal mağarasının içindeki alçıtaşı gibi bu galena bantları da dünyanın derinlerindeki sıcak sıvılar yükselip. ... bu kayalara aktığında oluştular.
It was built along a branch of the Dead Sea fault and was entirely dependent on natural springs which rose along the fault and fed its irrigation system.
Şehir, Ölü Deniz Fay Hattının bir dalı üzerine kurulmuştu ve sulama sistemlerini besleyen ve fay boyunca uzanan doğal pınarlara bağımlıydı.
"and then, as if in a dream, " a mysterious specter " rose from...
"ve sonra, tıpkı bir rüyadaymış gibi, gizemli bir hayalet beliriverir...'bu'... karanlığın içinden."
But a rose bush will always be a rose bush, an oak tree will always be an oak, and a Marguerite will always be a daisy.
Ama gül ağacı gülden başka bir şey veremez. Meşe ağacı hep meşe ağacı olacaktır. Papatya da hep bir papatya olacaktır.
rose 2160
rosen 166
roses 92
roseanne 38
rosemary 167
rosewood 18
rosenberg 32
rosebud 49
rosenbaum 17
rosenthal 27
rosen 166
roses 92
roseanne 38
rosemary 167
rosewood 18
rosenberg 32
rosebud 49
rosenbaum 17
rosenthal 27
roseanna 23
roses are red 23
rosetti 25
rose tyler 26
and remember 695
and rightly so 33
and relax 64
and right now 473
and right here 24
and respect 16
roses are red 23
rosetti 25
rose tyler 26
and remember 695
and rightly so 33
and relax 64
and right now 473
and right here 24
and respect 16
and roll sound 20
and right 35
and re 23
and ryan 19
and run 26
and rachel 22
and rising 36
and rich 28
and rest assured 21
and red 20
and right 35
and re 23
and ryan 19
and run 26
and rachel 22
and rising 36
and rich 28
and rest assured 21
and red 20