At the airport translate Turkish
2,769 parallel translation
I'll pick up Dad tomorrow at the airport.
Yarın babamı havaalanından alırım.
Rebecca's supposed to pick us up at the airport.
Rebecca'da bizi almak için hava alanında olacaktı.
Holiday flings are meant to end at the airport, not at the altar.
Tatil aşkı havaalanında biter, kilisede değil.
We're supposed to be wheels up at the airport in an hour.
Bir saat içerisinde havaalanına doğru yola çıkmamız gerekiyor.
Max put Sam and me on bag-watching duty at the airport.
Max, benimle Sam'i havaalanındaki bakıcılık işine verdi.
Fi, you were supposed to be at the airport.
Fi, havaalanında olmalıydınız.
What do you think you're gonna do, just grab him at the airport?
Havaalanından kaldırabileceğini mi sanıyorsun bu adamı?
And you know what he did when I arrived at the airport?
Ben havaalanınca inince ne yaptı biliyor musunuz?
They grabbed me at the airport.
Beni havalimanında yakaladılar.
Yesterday, I spent all day at the airport.
Dün, bütün günümü havaalanında geçirdim.
Okay, so, Jared's on his way to the Trans-Sky shareholders meeting at the airport.
Pekala, Jared Trans-Sky'ın havaalanındaki hissedarlar toplantısına gitmek üzere yolda ilerliyor.
We have to be at the airport by eight.
Sekizde havaalanında olmak zorundayiz.
I mean, you could be strolling through security at the airport on the way to visit your grandma or- -
Büyükanneni ziyarete gitmek için havaalanına geldiğinde ve güvenliğe yaklaştığında- -
We met by chance at the airport in Stockholm.
Stockholm Havaalanı'nda tesadüfen karşılaştık.
I have to pick up Charlotte at the airport in the morning.
Sabah Charlotte'u havaalanından almalıyım.
How'd it go at the airport.
- Havaalanında işler nasıl?
I mean, once they walked through that gate at the airport, it's... That's the end of it. They're gone.
Havaalanında o kapıdan çıktıkları anda herşey herşey bitti dedim.
One good thing about flying at 2 : 00 a.m., there's no traffic at the airport.
Saat 2 : 00'deki uçuş hakkında iyi bir şey var. Havaalanında trafik yok.
I'm standing at the airport since the last two hours.. .. and yöu are asking how are yöu?
İki saattir havaalanında bekliyorum ve sen nasıl olduğumu mu soruyorsun?
Anyway, look, I am waiting at the airport, come on.
Her neyse, bak, ben havaalanında bekliyorum. Hadi.
Then I saw yöu at the airport.
Sonra sizi havaalanında gördüm.
Has gone to pickup yöur party at the airport.
Parti için havaalanına gitti.
I'll ask the Defense Staff to meet us at the airport.
Savunma Konseyi'ne havaalanında bizimle buluşmalarını söyleyeceğim.
I have to fetch them at the airport.
Onları havaalanından alacaktım.
I thought I would stop at the airport, but not verified.
Beni havaalanında durduracaklarını sandım ama denetlemediler.
I'm worried about security at the airport.
Havalimanındaki güvenlik konusunda endişeleniyorum.
Oh, fantastic! Listen, I ought to see George off at the airport.
Dinleyin, benim George'u havaalanindan yolcu etmem gerekiyor.
I don't have to be at the airport till midnight, so till then, I'm all yours.
geceyarısına kadar havaalanında olmam gerekmiyor, o zamana kadar, ben seninim.
Is it true that Stalin met you at the airport when they exchanged you for that French officer?
Stalin ile hava alanında görüştüğünüz doğru mu? Sizi o Fransız subayla takas ettikleri zaman mıydı?
- Beria met me at the airport.
- Benimle hava alanında görüşen Beria idi.
Corinne has worked at the airport for five years.
Corinne havaalanında beş yıldır çalışıyor.
We landed at the airport and, within seconds, we were kidnapped by a voodoo tribe.
Havaalanına indik ve çok geçmeden bir vudu kabilesi tarafından kaçırıldık.
Night falls, and our series draws to a close but life goes on at the airport.
Akşam oluyor ve dizimiz artık sona eriyor. Fakat havaalanında hayat devam ediyor.
I'll see you at the airport in an hour.
Bir saat içine havaalanında olmamız gerek.
I forgot to exchange dollars for rupees at the airport.
Ben havaalanında dolarları rupiye değistirmeyi unuttum.
Well, I dropped her off at the airport this morning, Riley, and, uh, well...
Bu sabah onu havaalanına bıraktım, Riley, ve, uh, hmm...
Interviewed at the airport, Mr Menzies tells how the 18-nation plan was explained in great detail to President Nasser, so that he should be left in no doubt as to...
Havaalanındaki röportajında Bay Menzies 18 uluslu planın Başkan Nasser'a detaylıca anlatıldığını ve red edilmesi halinde olası sonuçlarına da...
Someone'll meet you at the airport.
Havaalanında seni karşılayacaklar.
She's supposed to pick us up at the airport, right?
Bizi havaalanından alması gerekecek, değil mi?
I tell people I'm not Kate Beckinsale, but they still take pictures of me at the airport.
Ben de insanlara Kate Beckinsale olmadığımı söylerim, ama yine de havaalanında fotoğrafımı çekmek isterler.
Well, I'm gonna tell you my secrets right now... if "right now" means tomorrow night at my seminar at the Springfield Airport Motor Lodge.
Sırrımı hemen şimdi söyleyeceğim, tabii "hemen şimdi" derken yarın akşam Springfield Havaalanı'nın otelinde düzenleyeceğim seminerden bahsediyorum.
Meet me at the Randy's Donut by the airport at 2 : 00 a.m.
Havaalanındaki Randy Donut'ta gece 2'de buluşalım.
Well, at least let me drive you to the airport.
O zaman seni havaalanına bırakayım.
We'll be at the la Quinta by the airport tonight and then back by dinner tomorrow. - Okay.
Bu gece havalimanı yakınındaki La Quinte'da kalacağız ve yarın yemek saatinde eve dönmüş olacağız.
Well, have her picked up at the airport for questioning.
Üç saat sonra Belize'ye uçuyor.
They can just meet me at the Louisville airport.
Ama hepsi bu
- At the airport.
- Havaalanında tabii ki.
They should have sentenced that guy to stand near the security check at every major airport, and we should get unlimited kicks.
O adama en büyük havalimanındaki güvenliğin yanında durma cezası verilmeli ve bizim de sınırsız sayıda tekme atma hakkımız olmalı.
The inside of a working woman's head is like the control tower at O'Hare Airport.
Çalışan bir kadının kafası, havaalanının kontrol kulesi gibidir.
Also heading home is Tommy, who has just finished his final shift at Happy Burger and is bidding a fond farewell to the airport.
Diğer yandan, evin yolu gözüken Tommy Happy Burger'daki son mesaisini az önce bitirdi. ... ve artık havaalanına veda ediyor.
'Four bodies of the 21 that came from Munich had been taken off at London Airport.
"Ölen 21 kişiden dördünün cenazesi Münih'ten Londra Havaalanına getirildi."
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the moment 453
at the time 529
at the house 47
at the party 41
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the moment 453
at the time 529
at the house 47
at the party 41