At the moment translate Turkish
7,950 parallel translation
Your advice is not welcome at the moment.
Senin tavsiyen şu anda lazım değil.
– – The subscriber cannot be reached at the moment.
- - Abone şu an ulaşılamıyor.
The subscriber cannot be reached at the moment.
abone şu an ulaşılamıyor.
Dad's plateaued at the moment... and so they said I should come back for the time being... and I didn't wanna be away from my family.
Babamın durumu şu an stabil ve bu süre zarfında eve dönebileceğimi söylediler ben de ailemden uzakta kalmak istemedim.
At the moment, he's using it to help the captain.
Bu sıralar, o gücünü kaptana yardım etmekte kullanıyor.
I'm kind of in an employment rut at the moment.
Şu anda bir işsizlik sorunu yaşıyoruz.
Too many factors play against you at the moment.
Şu an aleyhinde çok şey var.
It's just that, um, things are a little bit complicated for me at the moment.
Sadece şu an işler benim için... biraz karışık.
But I'm not in charge at the moment, may not be again, don't know why I'm even interested, except out of sheer damn boredom.
Ama şu anda idare bende değil ve bir daha da olmayabilir. Neden ilgilendiğimi bile bilmiyorum. Sıkıntıdan çatlamak üzere olduğum için olabilir.
Even though my legs are painfully white at the moment.
Bacaklarım fena bir şekilde beyaz olsa bile.
- He's not available at the moment.
Şu anda müsait değil.
The person you're trying to call is driving at the moment.
Aradığınız kişi şu anda araç kullanıyor.
It's a bit of a work in progress at the moment.
Şu an devam eden çalışmanın bir parçası bu.
Joe Ca / zaghe at the moment, but there's a long way to go.
Joe Calzaghe önde götürüyor. Ama daha çok yolu var.
Hector, how can we be the most helpful to you at the moment?
Hector, şu an en çok nasıl yardımcı olabiliriz?
It's still rough at the moment.
Hâlâ taslak halinde.
Whatever power you held over me at the moment of my bestial creation is gone.
Yabani yaradılışım zamanında... üzerimde sürdürdüğün gücün yok artık.
Too busy invading Haiti and killing Red Indians at the moment I should think.
Şu anda Haiti'yi işgal edip Kızılderilileri öldürmekle... çok meşguller sanırım.
Enough. Whatever power you held over me at the moment of my bestial creation is gone.
Yabani yaradılışım zamanında... üzerimde sürdürdüğün gücün yok artık.
You walked away at the moment of my birth.
Ben doğduğum anda çekip gittin.
And at the moment of your death your family will gather around you and hold your hand.
Öldüğün anda ailen etrafında toplanıp elini tutacak.
Yes, well... you and your little friend are very charming, but, uh... it's a shame we don't have any openings at the moment.
Evet, pekala.. .. sen ve küçük arkadaşın çok tatlısınız.. .. ama ne yazık ki şu anda boş yerimiz yok.
They're considering several facilities at the moment... but I convinced them... that we were worth being on that list.
Başka kurumlarla da görüşüyorlar. Ama bizim de iyi bir seçenek olduğumuza ikna ettim.
As you can see, I am very busy at the moment.
Gördüğün gibi çok meşgulüm şu anda.
Mmm, at the moment, we enjoying some corn.
Şu an mısırın keyfini sürüyoruz.
- I think she deserves a little privacy at the moment. - So, you do know...
Sanırım biraz mahremiyeti hak ediyor.
At the moment, it's my job to look after Lord Beerus.
Şu anda Efendi Beerus'a göz kulak olmak benim işim.
Of course I know at the moment it only consists of Sorbet, but we'll rebuild it stronger than ever!
Tabiki şu an sadece Sorbet'ten oluştuğunu biliyorum, fakat her zamankinden daha güçlüsünü oluşturabiliriz!
But do the girls need to be out at the moment?
Ama kızların bir anlığına dışarıda olmaya ihtiyaçları yok mu?
I'd get these glasses, but I'm a little buzzed at the moment.
Bu bardakları almak istiyorum, ama şu an kafam biraz güzel.
I have, Henry, since you so kindly pointed out. From the moment Hamilton slaughtered his men at Helles.
Madem ısrarla belirtiyorsun Henry Hamilton'un adamlarını Helles'te katlettirdiği andan beri hoşuma gidiyor.
The moment we arrive at Nassau, you're free to go anywhere you want.
Nassau'ya vardığımız anda dilediğin yere gitmekte özgürsün.
You ought to show your colors at just the right moment to get them to strike theirs.
Tam zamanında dalgalandıracaksın ki teslim olsunlar.
I know you know this is significantly more complicated than the quantity of tits I have access to at any given moment.
Bu durumun başkalarıyla düşüp kalkmaktan çok daha karmaşık olduğunu bildiğinin farkındayım.
I mean, at this moment, the Brummel family and family-to-be... is proximal.
Şu anda Brummel ailesi ve gelecekte kurulacak aile olarak yakınlaşıyoruz.
The other day I had a moment with Eleanor.
Geçen gün Eleanor'la atıştık.
No, I'm right at the moment.
Hayır, şimdilik bu kadarı kafi.
Okay, this is that moment when Daddy's about to hit Mommy at the dinner table, so I'm gonna go ahead and excuse myself.
Pekala, babacığın anneciği yemek masasına yatırdığı an bu an. Yani ben izin isteyip kaçıyorum.
And from that moment on, they were attached at the hip, they went everywhere together.
Ve o andan itibaren birbirlerine bağlandılar ve her yere birlikte gittiler.
Peter used to say that every successful company could look back at a defining moment early on where they would have died had it not been for the courage and the tenacity and maybe the insanity of one visionary person who put it all on the line
Peter derdi ki, her başarılı şirket neredeyse iflas ettikleri dönüm noktalarını hatırlarsa başarılarını her şeyini riske atan vizyon sahibi bir adamın cesaretine, azmine hatta çılgınlığına borçlu olduğunu görür.
And, uh, I could never deny what I felt at that moment and hanging on to it gets me passed the things that I don't understand.
Ve, ah, ı ı hissettim inkar asla. O anda. Ve buna asılı me şeyler geçti alır.
And this game has received so much attention that even the president is expected at any moment.
Maça çok büyük ilgi var Başkanın bile her an gelmesi bekleniyor.
Two... and at this moment, the most important...
İki... ki bu zamanın, en önemli olan şeyi...
At that moment, everything that Hitchcock was about, everything that cinema is about, comes together in the most beautiful way, which is...
O anda Hitchcock'a ve sinemaya dair her şey büyük bir zarafetle bir araya gelir.
I once made the mistake of not talking to you at such a moment, and I do not intend to repeat that error.
Bir keresinde böyle bir durumdayken seninle konuşmamakla hata ettim. Hatamı tekrarlamaya niyetim yok.
- [Laughs ] - [ Laughs] So, like, normally, this is the moment where I would pound my drink and then smash it against the wall, but I'm kind of at a loss here.
Normalde şu sıralarda içkimi çakıp sonra kadehi duvara patlatırdım ama şu an ne yapacağımı bilmez haldeyim.
The moment he looks at you as he looked at me.
Bana baktığı gibi baktı sana.
For example a fridge fell from a cargo plane at the precise moment of the victim's predicted demise.
Mesela tam kurbanın ölümü öngörüldüğü anda kargo uçağından buzdolabı düştü.
Assuming you're beat, at least for the moment, I wouldn't give them the satisfaction of watching you unravel.
Dayak yediğini düşünürsek, en azından o an ben olsam onlara seni bülbül gibi şakırken izleme tatminini yaşatmazdım.
I've liked you since the moment that I met you, since we got into the river, we took all our clothes off, and you smiled at me.
Seninle tanıştığım andan itibaren senden hoşlandım. Nehire girdiğimiz zaman, kıyafetlerimizi çıkardığımızda, bana gülümsemiştin.
We didn't know it yet, but that exact moment, my sister was at the supermarket, and she started bleeding bad.
O zaman bilmiyorduk ama o sırada kız kardeşim marketteydi ve kötü bir şekilde kanamaya başlamıştı.
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the party 41
at the time 529
at the 118
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the party 41
at the time 529
at the 118