English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / At the wedding

At the wedding translate Turkish

1,660 parallel translation
Yeah, that or the thing that happened at the wedding.
Ya ondan, ya da düğünde çıkan olay yüzünden.
- What happened at the wedding?
- Düğünde ne oldu?
- You're the one at the wedding being...
- Nedenini biliyor musun?
Little freak tried to kiss me at the wedding.
O küçük ucube düğünde beni öpmeye çalıştı.
At the wedding?
Düğünde?
speeches at the wedding.
düğün konuşmaları.
We've had some lovely conversations at the wedding and.
Düğünde hoşça sohbet ettik ve...
I just mean at the wedding, I'm sure I'll casually bump into them...
Demek istediğim, düğünde istemeden de olsa karşılaşabiliriz.
So, why aren't you at the wedding?
Neden nikâh töreninde değilsin?
We can celebrate tonight at the wedding.
Bu akşam düğünde bunu kutlayabiliriz.
I'll see you at the wedding.
Düğünde görüşürüz.
Then see you at the wedding!
O zaman düğünde görüşürüz.
That I wish he was here at the wedding with us.
Keşke bizimle birlikte burada, düğünde olsaydı.
- At the wedding reception!
- Düğün törenine!
I know why she stood you up at the wedding chapel.
Seni neden evlilik şapelinde beklettiğini biliyorum.
.. at the wedding dais.. with the dream of two children..
.. düğün günlerinde, iki çocuğun hayaliyle..
At the wedding.
Düğün günümde.
I shouldn't have had those beers that day at the wedding, man.
Düğünde o biraları içmemeliydim adamım.
I just want to apologize for what happened again at the wedding.
Düğünde olanlar yüzünden tekrar özür dilemek istemiştim.
You would dishonor my sister by leaving her at the wedding altar?
Kız kardeşimi mihrapta bırakıp onu küçük mü düşürecektin?
I found it on the floor at the wedding.
Düğünde yerde buldum.
- That'll look good at the wedding.
- Bu beni düğünde harika gösterecek.
And I'll see you at the wedding, sweetie.
Düğünde görüşürüz, tatlım.
See you at the wedding.
Düğünde görüşürüz.
Do we... have to serve food at the wedding?
Düğün'de yemek ikram etmek zorunda mıyız?
Yes. We have to serve food at the wedding.
Evet, düğün'de yemek ikram etmek zorundayız.
I was at the wedding, the wedding party.
Düğünde ve sonrasında yapılan partideydim.
- The wedding at Uncle Kazým's.
- Kazım amcalarım düğünü.
Keith, it's impossible to fit all the Dudemeisters at one table without our wedding looking like Oktoberfest.
Keith, düğünümüzü Oktoberfest'e dönüştürmeden, Dudemeisterlar'ı aynı masada oturtma şansımız yok.
Keith, it's impossible to fit all the Dudemeister at one table without our wedding looking like Oktoberfest.
Keith, düğünümüzü Oktoberfest'e dönüştürmeden, Dudemeisterlar'ı aynı masada oturtma şansımız yok.
Mr. Satoyama's life... ended at the age of 32, within days of his wedding.
Bay Satoyama'nın hayatı düğününe birkaç gün kala 32 yaşında sona erdi.
Look at me in my one-of-a-kind wedding gown... -... marrying the love of my life. "
Hayatımın aşkıyla evlenirken giydiğim türünün tek örneği olan gelinliğin içinde bana bakın. "
The cufflinks I wore at my wedding.
Kendi düğünümde taktığım kol düğmeleri.
And, now, here we are at Kevin's second wedding, and the rules are different, and things that we thought to be true turned out not to be.
Ve şimdi, burda, Kevin'ın ikinci düğünündeyiz, kurallar farklı, Ve, doğru olduğunu düşündüğümüz şeylerin, aslında öyle olmadığını gördük.
Now, just look at that, like she's walking down the aisle on her goddamn wedding day.
Şuna bak, Sanki düğünündeki geçit töreninde yürüyor.
On our wedding night, we were so busy running back to the honeymoon suite that we never really got a chance to have a first dance.
- Tamam. - Yedi at. Yedi.
I really wanted you to have your family at the wedding.
Gerçekten ailenin düğünde yanında olmasını isterdim.
So are all of these energetic, young wedding helpers staying at the house?
O zaman tüm bu enerjik ve genç düğün yardımcıları evde mi kalıyor?
Mom, does it bother you at all, Carol doing so much stuff for the wedding?
Anne, Carol'ın düğün için bu kadar uğraşması seni hiç rahatsız etmiyor mu?
And how does this relate to our wedding and the fact that you left me at the altar?
Bunun düğünümüzle ve beni mihrapta terk etmenle ilgisi ne?
Somebody has to play the organ at your wedding.
Birinin düğününde orgu çalması lazım.
You should be at home thinking of a way to pay us back instead of getting drunk the night before your own wedding...
Düğününden bir gece önce içki içip sarhoş olacağına evde oturup bize olan borcunu nasıl ödeyeceğini düşünmeliydin...
At least for the wedding night.
Ev azından gerdek gecesi.
You've seen the love in her eyes, now look at her wedding invitation.
Ona olan aşkın gözlerinden belli, şimdi davetiyeye bak.
And this is coming from the woman who reserved two rows for her parents'exes at our wedding.
Konuşana da bak, annen ve baban düğünüme eski sevgilileriyle birlikte geldiler. Ver şunu bana.
I would never be going to his wedding where I would finally meet his entire family at the reception.
Asla düğününde bulunamayacak ve resepsiyonda sonunda tüm ailesiyle tanışamayacaktım.
Bizarrely enough, one of the things is I always wanted Andrew to be my best man at my wedding.
Önemli şeylerden biri de garip bir biçimde her zaman için Andrew'nun düğünümde sağdıcım olmasını istememdi.
Oh. EI, you sure you're okay registering for our wedding here at the Buy More?
Bütün evlilik alışverişini Buy More'dan yapmak istediğine emin misin?
She'll start organising the wedding straight away, she'll be at the Garage Sales day in day out.
Hemen düğünü organize etmeye başlayacak. Her gün garaj satışlarına gidecek.
well, hunter was at the lodge for a few days, you know, setting things up before the wedding.
Hunter kulübeyi hazırlamak için bizden birkaç gün önce gitmişti.
No, Tony is the last person I want at our wedding, okay?
Hayır, düğünümde istediğim son kişi Tony, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]