Certainly not me translate Turkish
225 parallel translation
- Well, certainly not me.
- Eh, bana olmadığı kesin.
Certainly Not Me.
Kimin kaybı daha fazla olur? Kesinlikle bu ben olmam.
Certainly not me.
Benim yapmadığım kesin.
Certainly not me.
En çok da ben.
- I'm certainly not... take more'n a man to frighten me.
- Kesinlikle korkmuyorum. Beni bir adamdan daha fazlası korkutur.
Maybe not to you, but it certainly is to me, if I have to make up a loss of $ 180,000.
Size göre olmayabilir ama 180.000 dolarlık zararı kapatacaksam bana göre öyle.
Well he asked me if I believed in ghosts and I said certainly not.
Hayaletlere inanıp inanmadığımı sordu, ben de kesinlikle inanmadığımı söyledim.
I'll not let The Furies slip away from me, and it certainly will if it's left to him and to her.
The Furies'i benden çekip almasına izin vermeyeceğim. Şüphesiz işe yarayacaktır, ikisine de kalmayacak orası.
Certainly not. You're the one to be put ashore. - Me?
- Kesinlikle olmaz, kıyıda sen bekleyeceksin.
Certainly not with me.
Özellikle de benimle.
Certainly it did. But that makes them suckers, not me.
Evet, geçti, fakat bu beni değil onları sülük yapar.
Well, you certainly liberate something in me and it's not maternal instincts, either!
İçimde bir şeyler uyandırıyorsun ama annelik içgüdüsü değil.
Well certainly not for me.
- Benim için etmez.
No, it certainly was not from me.
- Kesinlikle ben göndermedim.
Not you, not me, and certainly not Willard.
Ne sen, ne ben ve ne de kesinlikle Willard.
But certainly not by me.
Ama bunu bensiz yapacaksınız.
He is certainly not going to make a fool of me.
Kesinlikle beni aptal yerine koyamayacak.
Excuse me, monsieur, I'm certainly not laughing at you but at this, this costume.
Afedersiniz, bayım. Kesinlikle size gülmüyorum ama ama bu, bu kıyafetler.
I don't have any proof to show you, so you will certainly not believe me.
Sana gösterecek bir kanıtım yok, bana hiç inanmıyorsundur.
- Certainly not I. Me neither.
- Hiç. - Elbette ben değil.
She's not a hag, and she certainly doesn't look old to me.
O bir cadı değil, ayrıca bana göre hiçte yaşlı gözükmüyor.
Now, it may not make any difference to you, Lieutenant, but it certainly does to me.
Şimdi, sizin için farketmeyebilir, Komiser, fakat benim için farkediyor.
She tells me everything lf she wants to talk... she can talk to her own parents ; But certainly not you
eğer o mutsuz olursa... onunla olmam daha iyi olur o bana herşeyi anlatır sana herşeyi anlatsaydı... kendi ailesinden de bahsederdi ama belli ki bizen haberin yok
Certainly, to me, the day you can say that a sacrifice such as that is not worthwhile... is the day that you've destroyed all your real values... of what is worthwhile and what isn't.
Samimiyetle, bana göre o gün yapılan fedakarlıkların bugünden bakıldığında değmeyecek şeyler olduğunu söyleyebilirsiniz ve hatta değerlerimize zarar verdiğini de söyleyebilirsiniz ama neye değip neye değmediğini kesin olarak bilemezsiniz.
It's certainly something that my mother and aunt have not told me about.
Annem ve teyzem bana bu konuda pek birşey anlatmadılar.
I can't walk away from her, certainly not when she's willing to marry me
Onu bırakıp gidemem, özellikle de benimle evlenecekken. Bu onun hatası, Rohit.
Certainly, sir, if I were sure you would not get angry with me.
Evet efendim ama bunun sizi kızdırmayacağını bilirsem.
No, he most certainly did not dump me.
Hayır, hayır. Elbette beni terk etmedi.
Certainly not! Not me.
Hayır, kesinlikle tercih etmiyorum.
It's certainly not fun for Beth or me... or Charles.
Elbette Beth ve benim için de bir eğlence değil. Ve Charles için de.
Not to yourself, not to Julia, not to me... and certainly not to your son.
Not to yourself, not to Julia, not to me... and certainly not to your son.
They're certainly not in love with me.
Kesinlikle bana aşık değillerdi.
- Well, not from me, certainly.
Hele benden hiç değil.
Not me. Certainly not you.
Ben almam, hele sen hiç.
- Certainly not. That bike means a lot to me, it does.
O bisiklet benim için çok önemli.
My dear sir, it is painful for me to discuss it but I can say that all of this is done with most careful consideration and if the money is not paid on the 14th then there certainly will be no marriage on the 1 8th.
Sevgili bayım, bunu tartışmak bana acı veriyor, fakat diyebilirim ki, bütün bunlar çok dikkatli düşünülerek hesaplandı. Para ayın 14'ünde ödenmezse, o taktirde ayın 18'inde kesinlikle düğün olmayacak.
Certainly not by me.
Benim dokunmadığım kesin.
This is certainly a rough meeting. It's not going very well for me.
Bu zor bir toplantı ve pek iyi gittiği de söylenemez.
Certainly, Hastings, does not seriate them to me when to unmask it was appropriated in eve of the funeral one of Andrew Marsh.
Kesinlikle, Hastings. Ama Andrew Marsh'ın cenazesinden önce maskesini düşürmek imkansız olur.
Well, I certainly hope you're not going to try to pin this on me.
Şey, umarım bunun için beni suçlamayı düşünmüyorsunuzdur.
Sure it is, but not to me, and certainly not to the warden.
Kesinlikle öyle, fakat bana değil, ve kesinlikle müdüre de değil.
This is interesting speculation, but certainly not good enough, to persuade me to change the goals of the investigation.
Bunlar ilginç varsayımlar. Ancak soruşturmanın amacını değiştirmeyi gerektirecek kadar kesin ve açık değiller.
You certainly do not own me.
Kesinlikle bana sahip değilsin.
Certainly not from me.
Kesinlikle benden duymadınız.
Certainly he was not affectionate with me.
Kesinlikle bana karşı şefkatli değildi.
- Certainly, not me.
- Vallahi ben yapmadım.
- Well, it's certainly not for me.
Tabii ki, kesinlikle bana değil.
I'd look in the mirror and go, "I'm certainly not gonna shag me."
Aynaya bakıp şöyle derdim ; "Kendimi becermeyeceğim kesin."
You may not have turned the judge, Mr. Cage, but you certainly persuaded me.
Yargıcı ikna edememiş olabilirsiniz, Bay Cage, ama beni kesinlikle ettiniz.
And certainly not when you need me the most.
Hele de bana en çok ihtiyaç duyduğun anda.
Pardon me for being indiscreet, and I certainly don't mean to pry- - that is not the style of this show,
Patavatsızlık yaptıysam özür dilerim, aslında karışmak istemezdim yani bu şovun tarzı değil.