English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Climate change

Climate change translate Turkish

386 parallel translation
Climate change, the domestication of fire, the invention of tools, language, agriculture all played a role.
İklim değişikliği, ateşin bulunması alet icatları, dil, tarım... Bunların hepsi bir rol oynadı.
Trapped deep inside these frozen walls is a record of climate change going back thousands of years.
Bu buz duvarların derinliklerinde hapsedilmiş olan şey binlerce yıl geriye giden iklim değişikliği kayıtlarıdır.
The sea would rise, the climate change.
Deniz seviyesi yükselir, iklimler değişir.
What makes the climate change?
İklimi değiştiren nedir?
The world has just been through years of catastrophic climate change that led to the extinction of one species in five.
Dünyanın yıkıcı iklim değişiminden henüz geçtiği ve beş türden birinin yok olduğu yıllardır.
The climate change the world has seen so f ar is mild compared to what is coming.
Dünyanın değişen iklimi, geliyor olanla karşılaştırıldığında, oldukça ılıman olduğu görünüyordu.
'Climate change and the world economy will also be on the agenda'in addition to Mr Bush's military policy of pre-emptive strikes.
'Sayın Bush'un "Tehdit edene saldır" politikasının yanı sıra...'... İklim değişikliği ve Dünya Ekonomisi de ajandada yer alıyor.
Climate change, terrorism, energy shortages that'll make what's just happened look insignificant.
İklim değişikliği, terörizm enerji kıtlığı, bu şimdi olanı önemsiz kılacak.
The levels have been rising over the last few years due to climate change but the Barrier would normally cope without a problem.
Seviyeler iklim değişikliği nedeniyle son bir kaç yıldır yükseliyor fakat bariyer bir problem yaşanmaksızın üstesinden geliyor.
He worked for the same environmental organisation as Rachel trying to raise awareness of flood risk due to climate change.
Rachel'le birlikte aynı çevreci organizasyonda çalışıyorlardı iklim değişikliğinin yol açacağı sel riskine dikkat çekmeye çalışıyorlardı.
Aftermath - a bilateral US-UK agreement agreeing to end the fight against global warming and to focus strategy on maximising economic, military and political influence in a world devastated by climate change.
Akıbet iki taraflı bir anlaşma, Amerika ve İngiltere küresel ısınma karşıtı savaşın sona erdirilmesini ve iklim değişikliği tarafından harap edilmiş bir dünyada ekonomik, askeri ve politik nüfuzu maksimize etmeye odaklanma hususunu kabul ediyor.
We give up fighting climate change.
İklim değişikliği ile savaşmaktan vazgeçiyoruz.
If the human race is going to survive climate change, you have to give it a hand.
Eğer insanoğlu iklim değişikliğinde hayatta kalacaksa, senin de yardımcı olman gerek
There is talk all over the scientific community about climate change
Bilim çevresinde iklim değişimi konusunda konuşmalar var.
Climate change.
Küresel ısınma.
- Climate change?
- Küresel ısınma mı?
Climate change is pushing the polar bear towards extinction.
İklim değişikliği kutup ayılarının neslinin tükenmesine neden oluyor.
Today we think of carbon dioxide as a dangerous gas, causing havoc through climate change.
Günümüzde karbondioksitin iklim değişikliğinde yıkıma yol açan tehlikeli bir gaz olduğu düşünülür.
Temperatures swung from minus 50 Celsius to plus 50 in just a few hundred years, as Earth endured the most extreme climate change in its history.
Yalnızca birkaç yüz yılda sıcaklık - 50'den 50 santigrat dereceye yükseldi. Dünya, tarihindeki en büyük mevsim değişikliğinin ıstırâbını çekiyordu.
If it wasn't for the ice age driving climate change in East Africa, we might not be here at all.
Güney Afrika'daki iklîm değişikliğinin müsebbîbi olan buzul çağı olmasaydı biz de burada olmazdık.
Konnie's trying to understand what's causing the ice to speed up and break off into the sea, and whether it's related to climate change.
Konnie, buzun neden hızlandığını ve denize yayıldığını anlamaya çalışıyor. Bunun iklîm değişikliğiyle bir ilgisi var mı?
If it is, then he will have made a direct connection between climate change and the disappearing glacier.
Hızlandırıyorsa, iklîm değişikliğiyle yok olan buzul arasında doğrudan bir bağlantı kurulmuş olacak.
We know this is leading to climate change and increasing temperatures on the land.
Bu durum iklimin değişmesine ve karadaki sıcaklıkların yükselmesine neden oluyor.
That death cycle of dependency on extraction of those resources set in motion a sequence of events that has led us to our modern crisis of global disturbance known as climate change, or global warming, if you will.
Kaynakların çıkartılmasına olan bağımlılık Dünya'yı modern bir krize sürükleyerek iklim değişikliklerine ya da küresel ısınmaya sebep oluyor.
You see, we'll meet new friends and... see a lot of new faces and the change of climate will be good for us in a good many ways.
Görürsün, yeni dostlarla tanışacağız ve... bir kaç yeni sima tanıyacağız. Ve havamızın değişmesinde, bir hayli yöntemin olması bizim için iyi olacaktır.
But would they be so sensitive to a change in climate?
İklim değişikliğine karşı bu kadar hassas olabilirler mi?
One with such a violent change in climate.
Böylesine şiddetli iklim değişikliği olan bir tane üstelik.
So he's just hanging around, waitin'for the climate to change back a little.
O da iklim tekrardan biraz düzelene kadar etrafta takılıyor.
We sold bottled air to people whose doctors advised a change of climate.
Doktorun iklim değişikliği önerdiği insanlara, şişeyle hava sattık.
The professors demand an immediate change of climate but even then there's very little hope for a full recovery.
Profesörler derhal hava değişimi yapmasını istiyorlar. Bu bile tam bir tedavi için pek ümit vermiyor.
I'd like to change the climate for you, if I could.
Eğer yapabilseydim, senin için bölgeyi değiştirmek isterdim.
Change of climate, feeling shaky.
İklimi değişikti, güçsüz düşmüştün.
The pay is better and the change of climate will do me good.
Daha fazla para ödeyecekler ve hava değişikliği de iyi olacaktır.
No, the reason seems to be that there was a change in the climate, which became extra-dry about this time.
Hayır, sebebin iklimde yaşanan bir değişiklik olduğu ve o dönemde kıtanın çok kuraklaştığı gözüküyor.
That change in Australia's climate can be traced right back to a time some 45 million years ago when the continent first split away from Antarctica.
Avustralya iklimindeki o değişiklik bundan 45 milyon yıl kadar önce kıtanın Antarktika'dan ilk kez koptuğu dönemde başlıyor.
If things had gone a bit differently a small change of climate, say, or a new mutation or the accidental death of a different humble organism the entire future history of life might have been very different.
Eğer olaylar biraz daha farklı gelişseydi,... mesela ; küçük bir iklim değişikliği,... yeni bir mutasyon,... ya da bir organizmanın tesadüfi ölümü sonucunda dünyadaki tüm yaşam tarihi tamamen değişebilirdi.
I needed a change of climate for my health.
Hava değişimi sağlığıma iyi gelirdi.
Is this change in climate affecting your allergies?
Wormser, hava değişimi alerjini etkileyecek mi?
The whole background of geography, climate and animal life which accompanied man's change from a pre-human to a Homo sapiens.
İnsanoğlunun, insan öncesi dönemden insanlığa geçişini takip eden tüm coğrafya, iklim ve hayvanlar aleminin geçmişi.
When the levels of carbon dioxide in the atmosphere change... so does the climate.
"Atmosferdeki karbon dioksit oranı değişirse, iklim de değişir."
You see, one way to achieve the impossible is to change the climate.
Gördünüz, imkansızı gerçekleştirmenin bir yolu da iklimi değiştirmektir.
Burton... the political climate can change swiftly.
Burton... politik hava çabucak değişebilir.
- Had a change of climate.
- Öyle biraz hava değiştirdik.
Although it's funny you mention that,'cause I'm studying a climate-change scenario right now, where the polar ice caps melt...
Ama bundan bahsettiğin iyi oldu, Çünkü şu an iklim değişikliği konusunda çalışıyorum, Kutup buzlarının erime noktası...
But it would take a catastrophic change in the climate before this would happen.
Fakat bunun olması için iklimde... katastrofik bir değişim olması gerekliydi.
"This is going to change the climate " of talking about issues of sexuality in these United States. "
"Birleşik devletlerde seks sorunlarından bahsedilmesi hakkındaki hava değişecektir."
A major change in climate meant that water became scarce.
Büyük iklim değişikliği su kaynaklarını azalttı.
A change in one ingredient, like the level of methane, can mean a dramatic shift in climate.
Metan gazının seviyesi gibi faktörlerdeki en ufak bir değişimin iklim üzerinde çok dramatik sonuçları olabilir.
But it's a stark warning of what could happen if the world's oceans keep warming because of climate change.
Ancak bu durum iklimdeki değişim yüzünden okyanustaki ısınmanın artması durumunda neler olabileceğiyle ilgili net bir uyarı.
Climate change.
Hava ve suya dikkat etmeden bıraktığımız büyük miktarlardaki CO2 neye mal oluyor? İklem değişikliği.
We do not know how much our climate could or will change in the future.
İklimimiz gelecekte ne olur bilemiyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]