English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Count

Count translate Turkish

24,155 parallel translation
Count yourself lucky.
Kendini şanslı say.
Well, maybe you donna count so well, but you're badly outnumbered.
Yani belki o kadar iyi sayamıyorsun ama sayımız sizden çok fazla.
Besides, my father always encouraged me to count my blessings.
Ayrıca, babam her zaman halime şükretmeyi öğretti.
May I count on your support?
Bana destek verecek misiniz?
- My father wishes to know if we can count on your loyalty.
Babam sadakatinizi bilmek istiyor.
- And I count my blessings every day.
Her gün tanrıya şükrediyorum.
You can always count on Elizabeth.
- Elizabeth'e daima güvenebilirsin.
Can I count on you?
Sana güvenebilir miyim?
Can you count?
- Sayabilir misin?
You know, I was kind of hoping to do a little more than just count cans on this internship.
Bu stajda kutuları saymaktan biraz daha fazlasını yapmayı umuyordum.
You remember those gas can I wanted you to count?
Saymanı istediğim şu gaz tanklarını hatırlıyor musun?
I'll count it into halves.
Bunu yarıya böleceğim.
Still I can count on her when thing's get tough.
Yinede zor durumlarda oan güvenebilirim.
- Alright, what's your ammo count?
- Cephanaleriniz ne durumda?
Did you forget Count Maxim Du Vernay brought his service shar-pei?
Kont Maxim Du Vernay'nin rehber köpeğini getirdiğini unuttun mu?
It's a combination of slithering, clever disguise, and not to write the book for you, but it would help if the Count had a wooden hand.
Sürünerek ilerleme ve akıllıca bir kılık değiştirme kombinasyonu yaptık. Kitabınıza karışmak gibi olmasın ama Kont'un tahta bir eli olsa çok iyi olurdu.
I've definitely lost count myself.
Sayısını ben de unuttum.
There's an open four-by-four hatch at the other end of that thing, Cabe, so... make it count.
Bu şeyin öbür tarafında dörde dört açık bir kapak var Cabe, yani...
Don't count on it!
Ona bel bağlamayın!
Head count!
- Sayım!
20 bucks I can guess the thread count.
20 kâğıdına bahse girerim örgü sıklığını tahmin edebilirim.
He stuck his neck out for me and my partner more times than I can count.
Kendisini benim ve ortağım içim sayamayacağım kadar riske attı.
Three, if you count Jason Leary, the man that Rosalyn Graham fell on.
Üç, eğer Jason Leary'i sayarsan. Rosalyn Graham'in üzerine düştüğü adam.
Doesn't count unless you go in with your eyes wide open.
Hastalığı tam anlamıyla öğreninceye kadar hiç bir şeyi umursamıyorsun.
Do you ever count how many choices you make in a day?
Gün içinde kaç seçim yapman gerektiğini biliyor musun?
Lost count of the times I tried.
Sayısız kez denedim.
I cant count the times I've been drunk, calling late at night, searching for the smallest bit of solace.
Ufacık bir teselli uğruna kaç defa içip içip gecenin bir yarısı aradığımı bilmiyorum.
But unless you got eyes on a body yourself, never count them for dead.
Ama cesedi gözlerinle görmeden öldüklerine asla inanma.
Otherwise the body count will become a hell of a lot more than just these three.
Yoksa ceset sayısı üçten çok daha fazla olur.
Oh, but only a two count.
Ama sadece ikiye kadar saydı.
Doesn't that count for anything?
Bu hiçbir şey sayılmıyor mu?
I'm gonna count backwards from ten.
Ondan geriye sayacağım.
Well, if you count the international kills, yes.
Uluslararası cinayetleri de sayarsan evet.
Well, the timeline and the body count probably don't matter as much as geography and the copying of the M.O.
Zaman çizgisi ve ceset sayısı muhtemelen coğrafya ve yöntemin taklidi kadar önemli değil.
Ok, I know we need to wait for the M.E.'s report, but I count 7 different entry wounds.
Adli tabibi beklememiz gerektiğini biliyorum, ama 7 farklı giriş yarası saydım. Kadında da en az 6 tane var.
Well, if you don't count all the ones I threw in the garbage.
Bütün o çöpe attıklarımı saymazsan tabii.
I think that should count as two pros.
Bence bu iki artı olarak sayılmalı.
How does that count as keeping an eye on him?
O nasıl gözetlemek oluyor?
I'm going to count to five and at the sound of each number, you will be deeper, safer.
Beşe kadar sayacağım. Her numarayı duyduğunda daha derinde ve güvende olacaksın.
Does that count for your stupid-ass...?
Şu sikik şeyin için uyar mı bu?
Does opening the mail count for your one little asshole thing, you goddamn cock?
Postaları açmak şu istediğin sikik şeye sayılıyor mu sik kafalı?
All teams, on my count.
Tüm birimler, işaretimle birlikte.
We count on computer networks to deliver our oil and gas, our power, and our water.
Bilgisayar sistemlerine,... petrol, gaz, enerji ve su nakli gibi konularında bağlı şekilde yaşıyoruz.
The fact that the entire town was actually constructed in a giant snow globe probably has an effect on your bar count.
Tüm kasabanın dev bir kar küresinin içinde olması sinyal çubuklarının sayısını etkiliyordur muhtemelen.
She's smarted off in front of other family and in front of friends too many times to count.
Başka ailelerin ve arkadaşlarımızın önünde bize defalarca saygısızlık etti.
Argh, man, I lost count again.
Ama adamlarımdan birini öldürdü.
Doesn't count, it's not real.
- O sayılmaz, gerçek değil.
We were sitting in his office, and Peter looked me in the eye and said, "Lloyd, you know how much " I count on your support. You have nothing to worry about. "
Onun odasında oturuyorduk, gözlerimin içine baktı ve Lyold, desteğinin ne kadar önemli olduğunu biliyorum endişelenmene gerek yok dedi.
They check your dispensing records, literally count every pill.
İlaç yazma kayıtlarına bakıyorlar, hapları tek tek sayıyorlar resmen.
Give us a count.
Sayım verin bize.
I did count them.
Saydım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]