Dog head translate Turkish
264 parallel translation
Head down Prairie Dog Creek.
Prairie Dog Creek'ten aşağı git.
Geographically... it's a rock shaped like a dog's head... barely 650 metres long... and about 200 metres wide.
Coğrafi açıdan 650 metre uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde köpek başı şekli verilmiş bir kaya parçası.
He has an uncanny instinct for things like that. The old head goes up like a bird-dog's.
Onun böyle olaylara karşı anlaşılmaz bir içgüdüsu var.
And that there hunted dog what you kept life in got his head so high that he made a gentleman.
Köpek gibi avlanırken beni hayata bağlayan kişiyi... bir beyefendi yapmak için uğraştım. Ve bu kişi sensin Pip.
Just so he will pat me on the head and say : "That's a good dog."
Böylece kafamı okşayıp : "Uslu köpek." desin diye.
You rock my dog again - and I'll bust your head open!
- Bir daha köpeğime taş atarsan kafanı parçalarım.
You dog-head!
Seni geri zekalı, it herif! Neden, seni var ya —
It was supposed to be only in Prairie Dog's head.
O güya sadece Çayır Köpeği'nin kafasında olacaktı.
Oh, no, no, you have to say "dog kennel" to Mr. Lambert because if you say "mattress" he puts a bag over his head.
Hayır, Bay Lambert'e "köpek kulübesi" demelisiniz. Eğer "şilte" derseniz kafasına torba geçiriyor.
I got under 100 head and nobody but a woman and my old dog to hold down that place.
100 baş hayvanım ve çiftliğimde dönmemi bekleyen bir kadınım var.
I can put a pillow over the dog's head and smother him.
Herifin başına bir yastık bastırıp işini bitirebilirim.
He's boss, head man, top dog, big cheese, head honcho...
O artık patron, usta, şef, kodaman, ensesi kalın...
The head dog said : "I suggest that due to poor hygiene here, our assholes be left at the door."
"Buranın kötü hijyen koşulları nedeniyle kıç deliklerimizi kapıda bırakmayı öneriyorum."
He's the top dog, the big man, numero uno honcho, the head cheese.
Patron o şef bir numara kodaman.
Shut your mouth, sea dog, before I take this chain and wrap it around your neck till your lousy head falls off.
Kes sesini deniz köpeği, yoksa şu zinciri alıp kafan kopup düşene kadar gırtlağını sıkarım.
Do I have to go to your house and shove your dog's head down the toilet?
Arabamı veriyor musunuz, yoksa köpeğinize işkence mi yapayım?
- Jimmy, get the dog off my head!
- Jimmy, köpeği başımdan çek!
I was chased by a 200-pound dog with a mouth as big as my head.
1oo kiloluk bir köpek peşime düştü, ağzı kafam kadardı.
Do you concede, having seen the photograph, that a dog could easily encompass the head of a child of Azaria's size in its jaws?
Bu fotoğrafa bakarak o köpeğin, Azaria boyunda bir çocuğu kolayca ağzına alabileceğini söyleyebilir misiniz?
Well, if that doll's head is not being forced into the dog's jaws, I would accept that.
O bebeğin başı köpeğin çenesine girmesi için zorlanmamışsa bunu kabul edebilirim.
Do you say this dog had its head half through the fly screen, shaking a bleeding baby?
Bu köpeğin, başı sinekliğin arasındayken kanayan bebeği salladığını mı söylüyorsunuz?
Jussi, take a good look at my dog tags - in case they shoot my head off.
Jussi, kafamı uçurma ihtimâllerine karşılık künyeme bir bakar mısın?
You know, ever since her dog, Rusty, died, the only comfort she has is patting your head till she falls asleep.
Biliyorsunuz köpeği Rusty öldüğünden bu yana tek tesellisi uyuya kalana dek... senin kafanı okşamak.
It'll shoot the fleas off a dog's back at 500 yards, Tannen, and it's pointed straight at your head!
Bir köpeğin sırtındaki pireyi 500 metreden vurabilirim Tannen ve şu anda kafana nişan aldım!
He missed my entire head and got my dog, Wilbur.
Benim kafamı ıskalayıp köpeğim Wilbur'u öpmüştü.
She discovered her dog with its head cut off.
Köpeğini başı kesilmiş halde buldu.
Q-tip-head dog.
Pamuk çubuğu köpek.
If I had a dog like you, I'd put a bag over its head.
Eğer senin gibi bir köpeğim olsaydı kafasına bir torba geçirirdim.
And listen, love, I hope that when you're tucked up tonight all snug and warm... underneath your tear-sodden fuckin'duvet... and your ankle-length Emily Brontë winding sheet... that you spare a thought for me with me head in a puddle of cold dog's piss.
Ve dinle tatlım, umarım bu gece gözyaşlarınla ıslanmış yorganının altında... ve bileklerine gelen Emily Brontë çarşafının üzerinde... rahat ve sıcak bir şekilde kıvrılmışken, soğuk köpek sidiği gölüne düşmüş... başımı düşünmeye de zaman ayırırsın.
I ain't got time to throw a line over that dog's head!
O köpeğin boynuna tasma takacak zamanım yok!
If you touch one hair on my little dog's head- -
Eğer köpeciğim başındaki bir tek kıla dokunursanız- -
I'll blow this dog's head off his body.
Köpeğin kafasını uçururum.
Shoot me? Like the dog I found with a bullet in its head?
Altı ay önce kafasında bir kurşunla bulduğum köpek gibi mi?
After that, we head to D.C. To play dog-and-pony for the FDA.
Ondan sonra D.C.ye FDA'dan izin alma törenine.
That looks like a dog with a glove on his head.
Kafasına eldiven geçirmiş bir köpeğe benziyor.
With that blow to the head, the deputy might have identified... mcgruff the crime dog as his attacker. What about what the sheriff saw?
Memur, kafasına aldığı o darbeyle polis köpeğini de saldırganı olarak tanımlayabilir.
First, it's "Dog Who Puts Hat on Master's Head."
İlk olarak "Köpek Kimin Şapkasını Sahibine Giydirdi"
Suddenly the mad dog... stuck his head round the mountain.
Aniden kafasını dağa gömdü. Bıçak gibi dişleri vardı.
He can stick his head in the dog's mouth.
San Bernar'ın ağzına kafasını sokuyor.
So he called his dog Max and he took some red thread and tied a big horn on top of his head.
Rahatsız Etme! Böylece köpeği Max'ı çağırmış eline kırmızı bir iplik almış ve kafasına koca bir boynuz bağlamış.
Well, James, you did shoot the head of the English department's dog and steal his most prized piece of memorabilia.
Sadece İngilizce Bölümü Başkanı'nın köpeğini vurdun ve en değerli hatıralı k eş yasını çaldın.
They took a dog and put a horse head on it!
Bir köpeği almışlar, üzerine at başı koymuşlar!
Like when a prairie dog sticks his head in and out of the ground.
Hani ağaçkakanlar kafalarını açacın gövdesinden çıkarıp tekrar sokarlar ya.
All we gotta do is get in the dog's head.
Köpeğin aklına girmek zorundayız.
See, Demon's got it in his head that he's the alpha dog.
Şeytan kendini lider köpek olarak görüyor.
[Russell] You'd watch that dog when he was working, watch his tail and his head, and he'd pick up the scent and go after them.
Köpeği çalışırken izleyebiliyordunuz, kuyruğu, kafası, bir koku alıp peşinden gidiyordu.
Who is a dog? Just you wait'till I take my slippers off, I'll have them t'your head!
Şu terlikleri çıkarıp... başını yarmam lazım!
Any time someone in the squad started getting a big head some other cop would put dog crap in his locker.
Ekipten birinin burnu ne zaman büyümeye kalkarsa başka bir polis dolabına köpek pisliği koyar.
He must be a mad dog to shoot a goddamn good-looing gal like that in the head.
Böyle kahrolası güzel bir kızı başından vurması için, adamın kafayı yemiş olması lâzım.
For Christmas, I tied wool reindeer horns to my dog's head.
Yılbaşında, köpeğimin kafasına yünden geyik boynuzları bağladım.
- You're a dog, you dog-head piss-fart!
- Köpek sensin, köpoğlu!
head 675
heads 381
headquarters 78
headline 24
heading 58
headed 299
headache 92
headphones 22
headstrong 17
headmaster 111
heads 381
headquarters 78
headline 24
heading 58
headed 299
headache 92
headphones 22
headstrong 17
headmaster 111
heads up 574
heading home 29
head to toe 22
head out 16
headed your way 16
head of security 36
heads or tails 61
head up 61
headlines 18
head shot 21
heading home 29
head to toe 22
head out 16
headed your way 16
head of security 36
heads or tails 61
head up 61
headlines 18
head shot 21
head down 98
head back 19
headmistress 58
heading out 31
heading north 21
heading south 26
heads down 44
heading east 20
headaches 102
heading west 18
head back 19
headmistress 58
heading out 31
heading north 21
heading south 26
heads down 44
heading east 20
headaches 102
heading west 18