English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / For a while

For a while translate Turkish

22,160 parallel translation
Jefferson for a while.
Bir süre Jefferson'a.
I've been waiting for this day for a while.
Bu günü uzun zamandır bekliyordum.
Been stewing in his own juices for a while.
Kendi hâline bıraktık.
It looks like Drexel has been watching these guys for a while.
Görünüşe göre Drexel onları bir süredir izliyormuş.
I thought we agreed the Centre would stay quiet for a while.
Merkez'in bir süre sessiz kalması konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
We might get held up there for a while anyways.
Orada epey bir süre oyalanırız zaten.
Let him sit for a while.
Biraz otursun.
Well, I mean, you're welcome to crash with me for a while.
Demek istediğim, bir süreliğine benimle kalabilirsin.
Remember this morning, when we decided to keep things quiet for a while, and focus on colon health and soup?
Daha bu sabah fazla göze çarpmamayı, bağırsak sağlığımıza ve çorbaya odaklanmayı kararlaştırmamış mıydık?
Went to jail for a while.
Bir süre hapiste yattım.
And it worked for a while.
Ve bir süreliğine işe yaradı.
We're gonna be here for a while.
Bir süreliğine burada olacağız.
I did for a while.
Bir an pişman oldum.
- I have to go away for a while. - What?
- Bir süreliğine gitmek zorundayım.
I suppose they can do without us for a while.
Sanırım bir süre bizsiz yapabilirler.
For a while, at least.
En azından bir süreliğine.
Last time for a while, I'm afraid ;
Uzun bir süreliğine sonuncusu olacak.
I'm gonna leave you with your real family for a while.
Seni bir süreliğine gerçek ailenle yalnız bırakayım.
You better just stay put for a while.
Bir süre yerinde kalsan iyi olur.
Not for a while, okay?
Daha var, tamam mı?
I had them for a while because I didn't trust Rick.
- Bir suredir yanimda tutuyordum. Cunku Rick'e guvenmiyordum.
You've been asleep for a while.
Bir süredir uyuyordun.
Put him back in his box for a while.
Bir süre kutusuna geri koyun.
And it looks like I'm gonna be here for a while, awaiting your fearless leader's return.
Anlaşılan korkusuz liderinizin dönüşünü beklerken bir süre buralarda olacağım.
So, you're probably not gonna want to answer the phone for a while.
Muhtemelen bir süre telefona cevap vermek istemeyeceksin.
I just wanna watch him fake like he's a human for a while.
Sadece bir süre insanmış numarası yapmasını izlemek istiyorum.
So you may as well bloom, because it's gonna be dark for a while.
Bu yüzden çiçek açsan iyi olur çünkü bir süre etraf karanlık olacak.
I don't know, I haven't... I haven't been here for a while.
Bilmiyorum, bir süredir gelmemiştim.
Looks like it's been that way for a while.
Bir süredir öyle gibi.
For a while. Then you'll have to kill another, but that's OK.
Ardından birisini daha öldürmek zorundasın ama sorun değil.
He was dragged for a while...
Sürüklemiş anlaşılan.
Oh, right. Yeah, I've had it for a while.
- Aynen aynen, kısa bir süre önce aldım.
Travis stopped that for a while, you know?
Travis bir süre buna son vermişti.
We've been running on fumes for a while.
Epeydir bitmek üzereydi.
Because I heard if you stop doing drugs for a while, the first time you do them again, it's amazing.
Çünkü uyuşturucuyu bir süre bırakırsan tekrar başladığında muhteşem oluyor.
[female] I left for a while and came back.
Kısa bir süre ayrılıp geri döndüm.
Both work for an executive who's staying at our third point of reference, the Warwick Hotel, while in New York to speak at a conference held by reference point number four, the Global Financial Council.
İkisi de, dördüncü referans noktamız olan Küresel Finans Konseyi'nin düzenlediği bir konferansta konuşma yapmak için New York'tayken üçüncü referans noktamız olan Warwich Otel'de kalan bir yönetici için çalışıyor.
Sacrificing a checker to force your enemy in one direction while your forces lie in wait for the exquisitely satisfying double jump.
Bir taşını feda ederek rakibini tek bir yönde ilerlemeye zorlarsın bu arada senin taşların çifte atlama için hazır bekliyor olur.
Well, now, there is a face I haven't seen for a long while.
İşte uzun zamandır göremediğim bir surat.
For your little boy that I raised as my own, who had nightmares for six months after playing in a room for hours while his mum lay dead with a needle in her arm.
Kendi ellerimde büyüttüğüm küçük oğlun için, Odasında saatlerce oynadıktan sonra annesini kolunda iğneyle yerde ölü yatarken gördükten sonra 6 ay boyunca kabus gören.
Just for a little while.
Sadece bir süreliğine.
The defendant has a history of arrest for robbing high-end houses while working as a cater waiter.
Sanığın tutuklanma geçmişinde zengin evleri soyma girişimleri ike dolu.
Uh... told you, we're not gonna see him for a while.
Söylediğim gibi onu bir süre göremeyeceğiz.
So while you're waiting for the Doctor, I'm just gonna get you started on some paperwork and a sperm sample.
Dilerseniz doktorunuzu beklerken biz evraklarınızı doldurmaya başlayalım, sperm örneğinizi alalım.
I, uh... I have to go out, just for a little while, but you stay here with Auntie Cosima.
Bir süreliğine dışarı çıkmam gerek.
The ash cloud from that volcano is probably gonna darken the skies for a little while...
Yanardağdan gelen kül bulutu gökyüzünü uzun süre karartacağa benziyor.
It's been heading this way for a while.
Bir süredir zaten öyleydi.
Just let me sleep for a little while, then I'll take you to see them.
Biraz uyumama izin ver, sonra seni onları görmeye götüreceğim.
That is embarrassing, they're going to be talking about that one for a while...
Çok utanç verici.
Are you good down here for a minute, while I try and unfuck the situation?
Bu sorunu düzeltmeye çalışacağım, burada durabilir misin?
While you're signing, I have a stack of holiday cards for the staff.
- Boş vaktim yok ki. Hazır imza atıyorken, personel için kartpostal getirdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]