English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / For all i knew

For all i knew translate Turkish

229 parallel translation
For all I knew, you were lying in the gutter somewhere with a knife in your back.
Aklıma gelen tek şey, sırtında bir bıçakla bir hendekte yatıyor olabileceğindi.
For all I knew he had your gun.
Senin silahını aldığını anlamıştım.
For all I knew, you were in on the whole thing.
Söylemek zorundaydım, kesin olarak bildiğim herşeyin içinde siz varsınız.
It could have been Mars for all I knew.
Benim için Mars'a olan uzaklık gibi idi.
For all I knew, you were dead.
Bir elektro darbeye maruz bırakılıp sersemletilmiştim.
She might have been screaming for a week for all I knew.
Bir haftadır da çığlık atıyor olabilirdi.
But for all I knew, she could've been a karate expert or something!
Demek istediğim, karate ustası falan olabilirdi!
That, for all I knew, could last forever.
Bu sonsuza kadar sürebilirdi.
We have a security leak, gentlemen, and for all I knew it was one of you.
Güvenlikte bir delik var beyler ve bildiğim kadarıyla bu sizden biri.
For all I knew, you could...
Seni tanıyabildiğim kadarıyla...
Yeah, well, for all I knew, you were gonna...
Evet, eee, biliyordum, yapıcaktın...
I knew it. All that nonsense she spouted off the other night wasn't about her own feelings but Kang Gil Ja's love for my hotel.
Bunlar Tae Yang'ın kendi sözleri değil de Kang Gil Ja'nın oteldeki sözleri.
When you've experienced all the disgusting things I knew as a young girl, It's madness to hope for a true love of your own.
Fakat bir genç kız olarak, tüm yaşadığım iğrençliklerden sonra gerçek aşkı aramak, benim için sadece delilik.
I knew she hated me for that worst of all.
* En kötüsü de, bu yüzden benden nefret ettiğini biliyordum.
I wish I knew of some way to break it off without hurting him, but all I can do is wait for him to get tired of coming.
Onu kırmadan ondan ayrılmayı becerebilsem keşke... ama tek yapabildiğim onun gelmekten sıkılmasını beklemek.
They all knew what to do for the baby, and they said I didn't.
Bebekle nasıl ilgilenilmesi gerektiğini biliyorlar. Benim bilmediğimi söylüyorlar.
How many times as a child have I caught you in the blackcurrants when you knew perfectly well that I wanted all the blackcurrants for my own jam
Çocukken de kuşüzümlerini reçel için sakladığımı bildiğin halde kaç kere onları yerken yakaladım seni.
I knew that's what you been scratching for all along.
Bütün bunların hikaye olduğunu ben de biliyorum.
And the other day, when you drove up in that last straw I knew my goose was cooked, Here I had gone along figuring all the time that I was competing with your passion for fame,
Ve geçen gün, bardağı taşıran son damla, o arabada gelmendi sabrım tükenmişti.
I knew all about the plans he and Cody Clark had... for taking over Medicine Bend.
Medicine Bend'i ele geçirmek için Cody ile ne planladıklarını biliyordum.
You all took it for granted that I knew all there was about fishing. L
Balıkçılık hakkında herşeyi bildiğimi farzettiniz.
I decided for a walk. I told the guard - he knew all about it.
Yürüyüşe çıkmaya karar verdim.Muhafıza söyledim - onun her şeyden haberi var.
I knew he was innocent but because of my testimony, they sent him up for 10 years, that's all.
Masum olduğunu biliyordum. fakat benim tanıklığım üzerine, onu 10 yıl hapse yolladılar, bu kadar.
Of all the gods, I knew and I waited. Waited for you to come and sit by my side.
Tüm tanrılar arasından, ben bunu bildim ve gelmeniz için bekledim ve yanımda da oturmanızı.
Sometimes, it's unreal. "Oh Mr. Gaspard, " if only you knew what we did, what I did for the Resistance... " Go ahead, pal, tell me all about it.
Dehşet verici bulduğum şeylerden biri de Pétain destekçisi insanların çıkıp Direniş için ne yaptıklarını söylemeleri oldu.
Well, I saw you looking around for something and I wondered what it was. And all of a sudden I knew.
Şey, bir şey aradığınızı gördüm ve ne olduğunu merak ettim.
I wish my old man could see these. He never knew what it was all about, sitting there every night, hunched over those watches of his, squinting his eyesight away, and for what?
Bunların ne için olduğunu hiç bilmezdi her gece orada oturur, kamburunu çıkartıp saatlere bakar gözlerini şaşı yapana kadar bakardı, peki ne için?
I mean, ifwe knew for a fact there was an afterlife, and that the afterlife was bliss eternal, we'd all commit suicide in order to be able to enjoy it.
Derimki, oradaki gerçek yaşamdan sonra ve sonraki yaşamın sonsuz bir mutluluk olduğunu, eğer biz bilseydik, tamamiyle onu beğenebilmek için intihar ederdik.
I thought all you knew was how to cook for our master, but apparently you were also adept at finding a suitor for your daughter.
Bütün bildiğinin Efendimiz için yemek pişirmek olduğunu sanıyordum, Ama görünüşe bakılırsa kızına talip bulmakta da oldukça mahirsin.
I'm here at lunch with you which I knew was the reason you invited me and all I'm sitting here for is to get guilty with you, right?
Burada beni neden davet ettiğini bildiğim bir sebepten dolayı oturmuş birlikte yemek yiyoruz ve ben seninle birlikte suçlu olmak için yemek yiyorum, değil mi?
Amanda, it'd be a lot easier for me to get General back in the house if I knew what these bad dreams were all about.
Amanda, şu gördüğün karabasanların neyle ilgili olduğunu bilirsem General'in evde bulunmasını sağlamam çok daha kolay olacak.
Every time I saw it, I'd run like hell, but I knew that one day we'd have to settle this thing once and for all.
Tamam, şimdi Bundy bu bizim özel sosumuz, ve bu en son koyulmalı..
And the next thing I knew, all three were on me and I was fighting for my life.
Sonrasında hatırladığım şeyse, hepsinin tepeme çullandığı ve hayatımı kurtarmak için dövüştüğümdü.
And I had to ask myself why you did that, and got charged for it and all, when you knew it was gonna rain.
Ve ben yağmur yağacağını bildiğiniz halde, bunu niçin yaptığınızı ve bu ve her şey için niçin para ödediğinizi kendi kendime sormam gerekiyordu.
Well, I said I knew a guy that roadied for him a few years ago, that's all.
Birkaç yıl önce onun tur organizatörünü tanımıştım, hepsi bu.
I always knew all that stuff how he had been a hit man for the mob in Chicago... and in New Orleans and stuff... and how he was icing people at a pretty young age, but, uh... you know, I didn't know all that stuff about his dogs.
Chicago'daki çetenin kiralık katili olduğunu her zaman biliyordum... ve New Orleans'daki falan... ve çok genç yaşta insanları öldürdüğünü de ama ah... yani, köpekleri hakkındaki şeyleri bilmiyordum.
For all you knew, I'd drowned.
Hepinizin bildiği, ben boğulmuştum.
- All I've done? All the good things you've done for me that I never knew.
Benim için yaptığın ve hiç bilmediğim bütün o güzel şeyleri.
Well, for me, the first time, it happened so fast, I hardly knew I had honed at all.
Benim için ilk kez o kadar hızlı oldu ki, höndüğümün bile farkına varamadım.
I knew there was a reason for all of this.
Her şeyin bir sebebi olduğunu biliyordum.
So for three centuries I've guarded the house on All Hallows Night, when I knew some airhead virgin might light that candle.
Böylece 3 yüzyıl boyunca cadılar gecesinde evlerinde nöbet tuttum, İşgüzar birinin mumu yakmasını engellemek için.
All these years because you took it for granted that I knew?
Onca yıl boyunca, bu kadarını bilmem gerektiğini mi düşündün? Bunu nasıl yapabildin?
It was, uh... all very romantic, very intense probably because we both knew that I would be leaving in two weeks and we kept in touch for a while but we never managed to get together again.
Oldukça romantikti. Çok yoğundu. Muhtemelen ikimiz de iki hafta sonra gideceğimi bildiğimiz içindi.
I knew you were right all along, Woody. Never doubted ya for a second.
Başından beri haklı olduğunu biliyordum, Woody.
I knew their fearless leader for all of 20 seconds... before he dropped dead on my stairway.
Korkusuz liderlerini merdivende düşüp ölmeden önce sadece yirmi saniye için tanımıştım.
All these years, I've been trying to convince myself that I knew what was best for our village.
Bütün bu yıllar boyunca, köyümüz için en iyisinin ne olduğunu bildiğime kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
For all my brave talk, I knew it was just that.
Tüm cesur laflarıma rağmen, buraya kadar olduğunun farkındaydım.
He forgives me for all that he knew I would do.
Yapacaklarımı bildiği için beni bağışlamış.
I knew that since the whole village also knew they were coming, they would all be at the station and my school friends would see me and my brother and sister, meeting our parents for the first time in five years.
Bütün köy de onların geleceğini bildiği için hepsinin istasyonda olacağını.. ... ve okul arkadaşlarımın beni, ağabeyimi ve ablamı beş yıldır ilk defa ailemle buluşurken göreceğini biliyordum.
I mean, I could have invited somebody else if I knew it was an open free-for-all.
Herkese açık bir eğlence olduğunu bilsem ben de birini davet ederdim.
I knew I'd be on the dig all day and was pressed for time, when she suggested flowers.
Bütün gün kazıda olduğum için zamanım sıkışıktı, onun için bana çiçekleri önerdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]