Found translate Turkish
144,797 parallel translation
We should have found the Witness and slit his goddamn throat when we had the chance.
Fırsatımız varken Tanık'ı bulup lanet boğazını kesmeliydik.
Then you make a return splinter to'89, we put the Word back where we found it,
Sonra 1989 yılına gidip Söz'ü bulduğumuz yere koyacağız.
Wandered around while you were asleep, found the office.
Sen uyurken dolanıp ofisi buldum.
The happiest moment of my life... is the day I found out I was gonna be a father... being with you there, in that house.
Hayatımın en mutlu günü seninle birlikte o evdeyken baba olacağımı öğrendiğim gündü.
I found this.
Bunu buldum.
They've found a way to conceal their movements.
Hareketlerini gizlemenin bir yolunu buldular.
They found him.
Onu buldular.
James and Cassandra have found their son.
James and Cassandra oğullarını buldu.
I found him.
Onu buldum.
When you returned without him, I knew I'd found the very weapon I needed to eliminate the Guardians.
Onsuz döndüğünde, Koruyucuları ortadan kaldırmak için gereken silahı bulacağını biliyordum.
I found an oil seep.
Petrol sızıntısı buldum.
Well, I just might have found him.
Onu bulmuş olabilirim.
- You found something?
- Bir şey buldunuz mu?
We found seven other murders with the same M.O. in seven Pacific Rim countries, none of which are part of Interpol.
Pasifik'e kıyısı olan yedi ülkede aynı yöntemli yedi cinayet bulduk, hiçbiri de Interpol'de yok.
Inspector Jin found Yian Chen's computer at her office.
Müfettiş Jin Yian Chen'in bilgisayarını ofisinde bulmuş.
Another body was just found.
Bir ceset daha bulundu.
Looks like the unsub found the closest woman to his victim type and improvised from there. Yeah.
Evet.
I think we just found Natalie.
Sanırım Natalie'yi bulduk.
We also found his lair... some knives, purple orchids, and a lot of blood.
Sığınağını da bulduk. Bıçaklar, mor orkideler ve bir sürü kan var.
Monty, have you found records indicating that Michael Huang traveled to Taiwan or any of the other countries the unsub killed in?
Monty, Michael Huang'ın Tayvan'a ya da şüphelinin cinayet işlediği diğer ülkelere gitme kaydı var mı?
Lee Kern, an 18-year-old high school senior from San Diego, California, was identified as the victim when Federales found his cellphone still in his possession in Delgado Square completely covered in red paint.
Kurban San Diego, California'dan 18 yaşındaki lise son öğrencisi Lee Kern, polis telefonunu ve kırmızı boyayla kaplı cesedini Delgado Meydanı'nda bulmuş.
I also found some traces of sand on Lee's body, a possible secondary transfer.
Lee'nin cesedinde kum da buldum, muhtemelen bir yere daha taşındı.
Mexican authorities found his car at a parking lot just outside the dog track.
Yetkililer arabasını köpek yarışı pistinin otoparkında bulmuş.
And the we found his body staged under a bridge in Tijuana.
Cesedi de Tijuana'da bir köprünün altına yerleştirilmiş.
And, Jack, we also found something else interesting.
Ayrıca ilginç bir şey daha bulduk Jack.
I found it here, too.
Burada da bulduk.
What else have you found?
Başka ne buldun?
I found one ex-member who wrote a blog that outlines some of the spells.
Eski bir üye büyülerden bazılarıyla ilgili bir blog yazmış.
I found Miguel, and he's dead.
Miguel ölmüş.
They needed a sinner, so they found a gambler at a dog track.
Günahkar gerektiğinde köpek yarışı pistinde kumarbaz buldular.
We found it in the trash. The baseball signed by Thurman Munson.
Çöp kutusunda Thurman Munson imzalı beysbol topu bulduk.
So Barb, you found the body?
Barb, cesedi sen mi buldun?
I was at my boyfriend's last night and when I got back this morning I found her like that.
Dün gece erkek arkadaşımdaydım sonra sabah buraya döndüm ve onu bu şekilde buldum.
I went down to pick him up, and, well, look who I found.
Onu almaya gittim ve bak kimi buldum.
We found it in the trash.
Çöp kutusunda bulduk.
I've looked everywhere and the brooch is nowhere to be found.
- Koydum. Her yere baktım. Broşu hiçbir yerde bulamadım.
She just found out her best friend was murdered.
En iyi arkadaşının öldürüldüğünü daha yeni öğrendi.
- Guess what I just found out?
- Tahmin et ne buldum?
I just found out that our girl winslow received this citation for driving without a license a couple months ago.
Bizim kız Winslow birkaç ay önce ehliyetsiz araba kullanırken yakalanmış.
Winslow, our technology expert found an app on your phone called tinker spy.
Winslow, bilişim uzmanımız telefonunda Tinker Spy isimli bir uygulama buldu.
My dog was digging in the neighbor's trash, and when I was cleaning up, I found brains in there.
Köpeğim komşunun çöpünü eşeliyordu ve temizlerken orada biraz beyin buldum.
Somebody must've hacked my profile and found it.
Birisi profilimi hackleyip bulmuş olmalı.
One day, a poor woodcutter and his wife found a crane caught in a trap.
Bir gün, fakir oduncu ve eşi tuzağa yakalanmış bir turna kuşunu fark ederler.
Now, I've been doing some digging, and I think I found the memory we couldn't access yesterday, from the kitchen.
Biraz araştırma yaptım ve sanırım dün mutfaktayken ulaşamadığımız anıyı bulduğumu sanıyorum.
And they found Walter, but he wasn't like them.
Sonra da Walter'ı buldular, ama o onlar gibi değildi.
What I found was a fallout shelter, built to sustain thousands.
Bulduğum bir yeraltı sığınağıydı, Binlerce kişi sığdırabilecek gibi.
Indra was with them when they found the bunker.
Sığınağı bulduklarında Indra da onlarlaydı.
I just found out.
- Daha yeni öğrendim.
We found the Skaikru armory.
Skaikru'yı kuşanmış bulduk.
You found this place when nobody else believed you.
Sen bu yeri kimse sana inanmazken buldun.
We found shavings from some kind of titanium alloy.
Bir çeşit titanyum alaşıma ait parçalar bulduk.
foundation 27
found it 395
founder 40
found him 88
found you 54
found something 80
found one 30
founded 19
found them 38
found her 49
found it 395
founder 40
found him 88
found you 54
found something 80
found one 30
founded 19
found them 38
found her 49