From the bar translate Turkish
1,454 parallel translation
- Yeah, from the bar.
- Evet, parmaklıktan.
And'it possible that one who has photographed out from the bar, he was not following Sinclair but was following you.
Barın dışında bu fotoğrafı her kim çekmişse Sinclair'ı değil de, seni takip ediyor olması mümkün.
Hey, that's the guy from the bar.
Hey, bu bardaki herif.
Can I get you something from the bar?
İçecek bir şey alır mıydınız?
Excuse me. We're from the bar. Yes, I remember.
Ava çıkmıştık da gelir misiniz diye sormak istedik
It's that bastard from the bar, isn't it.
Bu adamlar pisliğin teki biliyorsun di mi?
You ought to have known better than to steal from the Bar H.
H damgalı bir atı çalmayı daha iyi bilmeliydin.
- Do you need anything from the bar?
- Bardan herhangi bir şey isteyen var mı?
And when we help a drunk girl home from the bar, sure, we cop a feel a feel of her hair as we're pulling it back so she doesn't get vomit on it.
Bardan eve giderken sarhoş bir kıza yardım ettiğimizde, elbette ona biraz dokunuyoruz. Üstüne kusmasın diye geri çekiyormuş gibi yapıp saçına dokunuyoruz.
Two hours before Crystal Hoyle and Buck Winters robbed that bar in Wyoming, a call was made from the bar's pay phone to Venice, California.
Crystal Hoyle ve Buck Winters Wyoming'deki o barı soymadan iki saat önce, barın telefonundan Venice, Californiya'ya bir arama yapılmış.
Jimmy, make sure you get all of last night's credit card receipts from the bar.Okay?
Jimmy, Dün geceki kredi kartı sliplerini aldığından emin ol. Tamam mı?
Bar's down from the warehouse where I was working.
Bar çalıştığım deponun yolu üzerinde.
They will treat you reporting from Kigali, Rwanda, where tensions are high as the deadline for the U.N. - brokered peace agreement approaches.
Sizinle görüşecekler gerilimin yüksek olduğu yer Kigali-Ruanda'dan bildiriyoruz Barış antlaşmasının imzalanması için BM'nin tanıdığı son mühlet dolmak üzere.
A United Nations source reports that the U.S. And British representatives on the Security Council will lobby for the removal of all U.N. Peacekeepers from Rwanda.
Bir BM kaynağından alınan bilgiye göre, Güvenlik Konseyi'ndeki Amerikalı ve İngiliz temsilciler tüm BM Barış Gücü'nün Ruanda'dan çekilmesi için kulis faaliyeti yapacak.
The next time we can meet is after both the Iga and Kouga clans have been freed from their long-standing grudge.
Bir dahaki buluşmamızda Iga ve Kouga, aralarındaki nefrete son verip barış yapmış olacaklar.
As long as the Kouga-Iga Anti-War Pact from the Tenshou Era stands there will never be strife again.
Tensho Dönemi'nde yapılan Kouga-Iga barış anlaşması sürdükçe, Bir daha savaşın başlamasının yolu yok.
They were hanging from the iron bar of the swing.
Salıncak demirine asılı halde bulundular.
It was also the day when a shinobi-kashira from Kumo-kakure ( Hidden Cloud ) in Kaminarai ( Thunder ) country that had been in war against Konoha for a long time... came to seal the alliance treaty.
O gün ayrıca uzun zamandır savaş içinde olduğumuz Şimşek köyünden Kashira adlı bir shinobi köye gelmişti... bir barış antlaşması yapmak için.
As the Boys traveled further from their villages, the lush savannah landscape they grew up with along the river Nile soon gave way to a harsher, desert-like terrain which lacked food, water and shelter.
Çocuklar köylerinden uzaklaştıkça Nil Nehri boyunca uzanan ve büyüdükleri yer olan, verimli ovalar yemek, su ve barınak sorunu olan zorlu ve çöle benzer topraklar haline gelmişti.
From now on, call the bar, ask for Mikey.
Şu andan itibaren barı arayıp Mikey'i isteyeceksin.
Are you talking about that office above the bar just right across from City Lights?
Şehir ışıklarının karşısındaki ofisten mi bahsediyorsunuz?
It's clear from these cowardly and barbaric acts that we need to reestablish law and order in the face of this threat to our peace and freedom.
Elbetteki kralımıza karşı bu şekilde saçmalıklar bizi üzüyor olsa da.. barış ve özgürlük bizim de istediğimiz tek şey.
We can all smoke from the peace pipe.
Hep beraber barış çubuğu içeriz.
- They are from the bar, aren't they?
- Nereye?
I ran a bar in Netanya, but I don't mind starting from the bottom
Netanya'da bir bara denedim, ama kıştan başlamanın bir mahsuru yok bence.
She invited all the mothers and kids from Issawiya to come to a reconciliation party at the playground
Issawiya'lı tüm anne ve çocukları oyun parkındaki barış partisine davet etti.
I'm going around from one bar to the next. I wanted to say I'm sorry.
Bütün barlara sırayla bakıyordum özür dilemek için.
- We believe that their withdrawal from the peace negotiations and the recent surge in bombings and kidnappings are directly related to AKD.
- Biz, onlar olduğuna inanıyoruz geri çekilme için barış görüşmeleri ve son günlerdeki bombalama ve adam kaçırma olayları doğrudan AKD bağlantılı olduğunu gösteriyor.
So I hear you're here all the way from Africa for the big medical convention.
- Görüşürüz. Barış. - Barış.
Demand peace from the cylons?
Cylonlardan barış talep etmek mi?
Am I swine, Harry, that in an otherwise empty joint the owner must make a show of relocating further away from me?
Ben domuz muyum Harry? Yoksa neden boş barın sahibi, benden uzağa gitmek için, yerini değiştirir ki?
Worked it from her at this very bar in idle chatter... having a sister who whored at the Yellowbird in Gunnison, and only then alleged the supposed owed $ 11.
Barda çene çalarken Gunnison'da... Yellowbird'de çalışan ablasından söz etmiş. Sen ancak ondan sonra 11 dolarlık borç konusunu ortaya atmışsın.
Last night... I was at a bar across the street from my hotel.
Dün gece otelin karşısındaki bardaydım.
I don't care if you have come back from the grave, get out of my pub!
Mezarından çıkmış olman hiç umrumda değil. Hemen terk et barımı!
You are wearing a ceremonial piece of clothing from each of the bending nations.
Şu anda dört ulusu da temsil eden öğeler barındıran bir tören kıyafeti giyiyorsun.
You are also barred from the Railway Arms until I decide otherwise.
Ayrıca ben aksine karar verene kadar bar da yasak.
We owe these people the peace and stability that comes from Thanagarian rule.
Bu insanlara Thanagar yönetiminin sağladığı barış ve refahı borçluyuz.
She's probably in the room, drinking from the mini bar.
Herhalde odasında mini bardaki meyve sularını yudumluyordur.
And if the Jews sincerely want peace with the Arabs and Muslims, then they should stand away, keep away from the Al-Aqsa mosque.
Eğer Museviler Araplarla ve Müslümanlarla barışı samimiyetle istiyorlarsa, El Aksa Camii'den uzak durmalıdırlar.
As I have just recently fired all of the "Yummy Bartenders," from now on, the bar is serve yourself.
"Yakışıklı Barmenler" in hepsini az önce kovduğum için bundan sonra içkiler self servis.
The best I can do is lodge a formal complaint with the embassy and bar him from returning.
O zaman yapabileceğimin en iyisi elçiliğe şikayette bulunup ABD'ye dönmesini engellemektir.
The Air Nomads detached themselves from worldly concerns and found peace and freedom.
Hava göçebeleri kendilerini dünyevi meselelerden arındırmış, barışı ve özgürlüğü bulmuş insanlardır.
Yeah. I took it from behind the bar.
Evet, barın arkasından aldım.
I bring a peace offering from the groom.
Damat tarafından bir barış teklifiyle geldim.
And I found one, the Yard Bar, three blocks from where Corporal Price was murdered.
Ve bir tane buldum. Yard Bar diye bir yer. Onbaşı Price'ın öldürüldüğü yerden üç blok ileride.
Chain travels around the bar, teeth move away from the operator around the top and come back on the bottom.
Zincir döner, dişler yukarıdan gidip aşağıdan geri dönerler!
I called it from across the bar, even without the cripple braces.
Destekleri olmamasına rağmen barın oradan tanıdım onu.
'All waiters and bar staff are sealed off from the media centre.'
"Bütün garson ve bar personelinin medya merkezine girişi engellendi."
And after that, the erection of structures up from the foundations, starting with the central portion of the city, working its way out to the different radial sectors and then out to the final housing sectors, and then, to the agricultural belt, and then to the recreation areas.
Sonrasında, şehrin merkez kısmından başlayarak, dışarıya doğru farklı dairesel kesimler şeklinde mimari temellerin üzerinde binalar yükselir. Dışarı doğru, nihai barınma kesimlerinden tarımsal kuşağa ve istirahat ve etkinlik alanlarına kadar devam edilir.
You know, if we inherited this war from anybody, it was Bill Clinton who decided... who was a helluva lot more proactive in the Mid East peace process than this president ever even dreamt of being...
Biliyor musun, eğer bu savaştan bir çıkarımız olduysa o da Bill Clinton'ın verdiği karar.. adam çok iyiydi ve Orta Doğu'nun barışında şimdiki başkanın hayal bile edemeyeceği kadar iyi önlemler almıştı...
We took ginger ales from the mini-bar and then we replaced them with ones from the store.
Mini-bardaki zencefilli gazozları aldık ve sonra mağazadan aldıklarımızla değiştirdik.
from the bottom of my heart 69
from the very beginning 50
from the future 31
from the heart 21
from the start 66
from the past 16
from then on 61
from the hospital 23
from the moment i saw you 17
from the store 18
from the very beginning 50
from the future 31
from the heart 21
from the start 66
from the past 16
from then on 61
from the hospital 23
from the moment i saw you 17
from the store 18