Get in position translate Turkish
425 parallel translation
Get in position there.
Hizaya girin.
Get in position!
Yerlerinizi alın!
We better give'em a few more minutes to get in position.
Bir kaç dakika içinde pozisyonumu alırım.
Get in position for the shot.
Çekim için yerlerinizi alın.
Everybody get in position over here!
Orada konum almalıyız!
Did you hear the command? Get in position!
İşaretimi bekleyin.
Get in position.
Yerlerinizi alın.
Get in position. Line that son of a bitch up.
Pozisyonunu al, ve o orospu çoçuğunu devir!
You see... if i hadn't sent you away on tour to get experience... you wouldn't be in this position now.
Bakın... Eğer tecrübe edinmeniz için sizi o turneye göndermemiş olsaydım şimdi bu konumda olmayacaktınız.
Took a few days to get the sucker in position.
Pisliği hizaya sokmak birkaç gün sürdü.
In your position, you shouldn't get so engrossed.
Senin görevinde birisi öyle dalıp gitmemeli.
Sims, when you get to South Fork, if everything's all right shine your mirror steady at Mizzell's position like this for a half a minute.
Sims, South Fork Kasabasına vardığınızda eğer her şey yolundaysa aynanı Mizzell'in olduğu yere doğru yarım dakika şu şekilde sabit tutarak işaret ver.
They don't care who is Anastasia, so long as they get money and a better position in a world that is dead and buried, and should be!
Anastasia kimmiş umursamıyorlar, bu dünyada ölüp yakılmadan önce para ve daha... iyi bir mevki istiyorlar, öyle de olmak zorunda!
Do you realize that when you're in a room with a person, you not only get into a position where you can admire yourself in a mirror, but where the person with you can only see what you call your best angle?
Aynı odada bir başkası ile birlikte iken sen sadece bir aynada kendini beğenerek seyretme konumuna değil seninle birlikte olan kişinin ancak en iyi görüş açım diye adlandırdığını görebileceği konuma girdiğinin farkında mısın?
My problem is how to get him in a position to clout him on his cervical vertebra.
Benim sorunum onu nasıl bir punduna getirip, darbeyi ense köküne indireceğim.
If you don't get into a more liquid position, you'll be in serious trouble.
Daha akışkan bir duruma girmezsen, başın ciddi belaya girer.
They should be in position by the time you get there.
Sen varana kadar yerlerini almış olurlar.
Give every man an assigned defensive position he can get to in a hurry.
Sadece savunma pozisyonu almasını istiyorum. Ve elini çabuk tutmalı.
And we dug in on our position for the night, and did what we could for the wounded. Now, let me get this straight, Rutledge.
Ve gece için tertibatımızı aldık,... yaralılarla ilgilendik.
Say, you must be in a good position to get hoΙd of a buck for me for my nanny goat.
Dişi keçime bir teke bulduğun için halin vaktin yerinde olmalı.
Well, you're not gonna get me in that position.
Beni bu duruma düşüremeyeceksin.
Get a message to Pearl : "Have taken two torpedoes" - fill in our position "Will advise on damage."
Pearl'e bildir, "İki torpil aldık, pozisyonu doldurun, -" Hasarı bildireceğiz. "
You get in a good position where you can nip in.
Direkt içeri koşabileceğin iyi bir yer kap.
He's not in a position where he can get angry, is he?
Sinirlenecek konumda olmaması gerekir, değil mi?
We mustn't land ourselves in a disadvantageous position should devise a plan to get rid of Wu Chang Sheng
Şimdi kendimizi daha fazla alçaltmadan... Wu Chang Sheng'ı yok edebilecek bir plan kurgulamalıyız
By all the people that had the thought that put it to the point, to get us in a position to just be a tool, like, like a vehicle like everybody else.
Bizi bu hale sürükleyen insanların düşüncelerine göre, anla işte, biz aracı olduk biraz...
It was very, very long and heavy... and he only just managed to get it in position in front of the house.
Merdiven çok çok uzun ve ağırmış. Ve onu zorlukla evin önüne getirmeyi başarmış.
Those scoundrels are in fact scheming... to get this position.
Aslında bu alçaklar bu pozisyonu... almak için entrika çeviriyorlar.
Then you arrive at this particular position where... ideally, logically and legally you are entitled... to have everything you need in order to get your thing on.
Ama öyle bir noktaya geliyorsunuz ki... müziğinizi yapabilmek için, mantıken ve kanunen... istediğiniz her şeyi elde edecek duruma geliyorsunuz.
- Get the passengers in crash position.
- Yolcuları kaza konumuna getir!
Get in first position.
Yerine geç.
- Get in position for the jump.
- Atlama pozisyonuna geçin!
Now, if only he can get it into the right position alongside the female's pouch in her second segment, all will be well.
Şimdi doğru bir pozisyon alıp spermi dişinin ikinci katmanındaki kesesine bırakabilirse her şey iyi olacak.
Get back in position.
Pozisyon al.
- Get that wagon over here! - Stay in position!
Burada pozisyonunuzu koruyun!
Get in shooting position!
Tekrar ediyorum. İşaretimi bekleyin.
You gotta get your feet in position.
Duruşunu ayarlamalısın. Ayaklarımı düzeltiyorum.
It's just a cover position, in case we get in trouble.
Bu sadece, başımızın belaya girme ihtimaline karşı koruma için.
When you come down, you'll find the P, you'll land here and get in this position.
İndiğinide P harfini göreceksin, şuraya inip bu pozisyonu alacaksın.
Get in that ready position. Yeah.
Pozisyonunu al.
Get them gates in position!
Kapıları kapatın!
Get back in the Jeep and assume the missionary position.
Jipe bin ve misyoner pozisyonunu hayal et.
I'll get the men in position.
Adamları yerleştireyim.
I just hate to see you put yourself in a position where you get hurt.
Sadece kendini incinebileceğin durumlara sokmandan nefret ediyorum.
I've got to get in a position to send a signal for help.
Yardım sinyali göndermen için pozisyon alman gerek.
See, if I get the manager's position at Kyoto National, then Steve is in line for my old job at our bank.
Bak, Kyoto National'daki müdürlük koltuğunu kapabilirsem bankadaki eski işimi alabilmesi için Steve'e bir fırsat doğar.
Now, it seems we were in a similar position on Monday when I thoughtfully suggested we get everybody together for an unadulterated emotional outpouring, but no.
Şimdi, öyle görünüyor ki Pazartesi günkü durum ile aynı durumdayız o gün herkes saf duygularını açığa çıkarsın diye bir araya toplanmamızı nazik bir şekilde önermiştim, ama hayır.
Doctor, in our current position, when that star explodes, you'll get to watch your experiment from the inside out.
Doktor, şu andaki halimizle, o yıldız patladığında... deneyinizi olayın tam içinden izleyeceğinize emin olabilirsiniz.
I'm in a humiliating position and I don't know how to get out of it?
Küçük düşürücü bir durumdayım bundan nasıl kurtulacağımı da bilmiyorum.
It was only when they could get somebody sympathetic to their cause in the position of one of the drivers of the Prime minister, was the abduction possible.
Kaçırma planlarını ancak Başbakan'ın şoförü gibi pozisyona sahip birini buldukları zaman uygulamaya koydular.
Get me in position.
Ateşe hazır konuma getir beni.
get in 2804
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in the water 30
get in here 819
get in the game 25
get in my car 17
get involved 31
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in the water 30
get in here 819
get in the game 25
get in my car 17
get involved 31
get in there 887
get into the car 25
get in the closet 17
get in the boat 29
get in the van 55
get into bed 27
get in the house 74
get in bed 25
get in your car 20
get in the fucking car 62
get into the car 25
get in the closet 17
get in the boat 29
get in the van 55
get into bed 27
get in the house 74
get in bed 25
get in your car 20
get in the fucking car 62
get in the truck 109
get in here now 22
get in the front 17
get in the back 84
get in the trunk 19
in position 106
position 102
positions 90
get in here now 22
get in the front 17
get in the back 84
get in the trunk 19
in position 106
position 102
positions 90