English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Get in the closet

Get in the closet translate Turkish

128 parallel translation
Now get in the closet.
Yürü bakalım dolaba.
I'll just get in the closet.
Ben dolaba gireyim bari.
I want you to get in the closet.
Dolabını içine gir ve orada kal.
Get in the closet.
Şu dolaba gir.
Get in the closet.
Dolaba gir.
Denise, get in the closet.
Denise, dolaba gir.
- Hey, get in the closet.
- Hey, dolaba gir.
I gotta be more sensitive. Baby, get in the closet.
Daha duyarlı olmalıyım.
Get in the closet.
Klozete gir.
Now get in the closet.
Şimdi dolaba gir.
How'd I get in the closet?
Bu dolaba nasıl girdim?
Just get in the closet.
- Hemen dolaba gir.
I don't want to play. Get in the closet.
Karına değdirmece oynamak istemiyorum!
You go get in the closet!
Git ve dolaba gir! Git ve dolaba gir!
- Get in the closet.
Dolaba gir.
Get in the closet.
- Dolaba gir.
Now get in the closet.
Dolaba gir hemen.
Come on, hurry up and get in the closet.
- Haydi. - Hayır. Acele et.
Now suppose you kind of get on the phone and kind of tell the butler to jump in a cab and bring that coat down here right away. It's in the closet.
Sanırım galiba bir telefon edip galiba kahyaya bir taksiye atlamasını ve paltoyu derhal buraya getirmesini söyleyeceksin.
Use anything in the closet until we can get you some clothes.
Sana kıyafet alana kadar dolapta bulduklarını kullanabilirsin.
I get my strongest feelin'... the point of origin is in the child's closet upstairs.
İçimde güçlü bir his diyor ki... bu olayın başlangıçnoktası çocuğun üst kattaki dolabı.
Just get the camera. It's in the closet.
Fotoğraf makinesini getir.
You know we have 6,000 "get well" cards in the closet?
Biliyorsun dolapta daha 6000 tane "Geçmiş Olsun" kartımız var.
Let's get it out in the open... out of the closet.
Hadi bunu biraz açalım... klozetin dışına çıkaralım.
They're in the closet, just get them.
Dolapta duruyorlar, oradan alırsın.
Since I'd be in jail or locked in a closet when I needed the money most... I gave Ginger the only key to the cash that could get me back alive.
En çok paraya hapisteyken ya da bir yere kapatılmışken ihtiyaç duyacağımdan... beni sağ salim oradan çıkarabilecek paranın tek anahtarını Ginger'a verdim.
If you can get to the Pan Pacific Hotel, there's clothes in my closet, $ 200 in the Bible.
Eğer Pan Pasifik Hotel'e gidersen, dolaptaki giysileri ve İncil'in arasındaki 200 $'ı al.
Joey, could you get the séance book? It's in the hall closet.
Koridordaki dolaptan ruh çağırma kitabını alır mısın?
- Well, that one week you discover a skeleton in the Lindley closet and the next, the aforementioned family just happens to get together for the first time in over a year.
- Bir hafta Lindley dolabında bir iskelet buluyorsun ve ardından, adı geçen aile bir yıl sonra ilk kez bir araya geliyor.
When I misbehaved, he'd lock me up in my room, or in the closet, and he said I couldn't get out until I felt sorry, and that he d let me die there.
Ben kötüyken, Beni karanlık bir odaya kitleyecekti ve beni klozete sokacaktı. Ben yaptığım şey için özür dileyene kadar beni dışarı çıkarmayacaktı, ve ölene kadar beni orada tutacaktı.
Uh... If you get a job, who's gonna feed me and protect me from the evil monkey in my closet?
Uh... bir iş istiyorsan, beni klozetimdeki şeytan maymundan kim koruyup besleyecek?
It'll get me away from the evil monkey that lives in my closet.
Bu beni odamda yaşayan şeytan-maymundan uzaklaştırır.
You get her in, you bolt the door, I'll be in the closet.
Sen Monica'yı içeri getir, sen kapıyı sürgüle, ben de tuvalette olacağım.
I believe he was in the closet screaming, " Get it out! Get it out!
Sanırım, dolabın içinde " Çıkart onu, çıkart onu!
Did you get the piss and the shoe prints in the closet?
Elektrik dolabındaki sidiği ve ayakkabı izlerini çektin mi?
See, we were actually just best friends, and Sass had only recently turned in her fag hag get-in-free card and come out of the closet.
Bakın, biz aslında çok iyi arkadaşız. ... ve Sass daha yeni eşcinsel olduğunu fark etmiş ve kabından çıkmıştı Boşa giden vaktini telafi etmeye çalıştığını bilmeliydim.
Bobby, if you get cold, there's a comforter in the hall closet.
Bobby, eğer üşürsen koridordaki dolapta bir atkı var.
I'm a total backseat, get-in-the-closet, jump-out-the-window dude, all the way.
Tamamen önemsiz, dolaba saklanacak veya camdan atlayacak biriyim.
Get back in the closet.
Gardıroba geri dön.
When my dad's not asking the maid for neck rubs, he tells me to get in a closet if I'm emotional.
Ben cinsiyet ayrımcılarını tanırım. Demek istediğim, babam hizmetçiden boyun masajı istemediği zamanlar, ne zaman duygusallaşmaya karar verirsem bunu dolapta, yapmamı söylerdi.
Get in the closet.
Evet.
Get in the fucking closet right now.
Kahrolası dolaba hemen gir!
You go get in the closet!
Git ve dolaba gir!
Get in the fucking closet right now!
Kahrolası dolaba hemen gir!
Thank God I finally get some time away from the evil monkey in my closet.
Tanrı'ya şükür, sonunda şu odamda bulunan canavar maymundan bir süre uzak kalacağım.
And I tried to get away from him, so I ran up the stairs into my parents'room and I hid in the closet.
Ondan kaçmaya çalışıyordum,.. ... bu yüzden ailemin odasına doğru merdivenleri hızla çıktım ve bir dolaba saklandım.
They're in the closet, go get them.
Dolapta, git al.
Maybe it's too early to get rid of them, but I... It's so hard seeing them in the closet.
belki bunlardan kurtulmak için biraz erken, fakat... onları çekmecede görmek bana zor geliyor.
They're sending mack out so frequently, He wanted to get a few gifts And keep'em in the closet
Mack'i öyle sık gönderiyorlar ki aldığı hediyeleri dolapta saklatıyor eve dönünce kızlara vermek icin.
We should shoot a hole in the closet so we don't have to open the door to get our coats.
Gardolaba da delik açmak lazım, böylece elbiselerimizi almak için kapısını açmamız gerekmez.
Bathroom's in there, and more blankets in the closet if you get cold.
Banyo orada. Üşüyecek olursan, dolapta başka battaniye de var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]