Twice a day translate Turkish
597 parallel translation
Hes got to have his biscuits twice a day, and nothing but boiled water!
Günde iki kez bisküvilerini yemeli ve sadece kaynatılmış su içmeli.
If we must be factual, twice a day sometimes, maybe three.
Eğer daha kesin söylemek gerekirse günde iki ya da üç kez.
- She knows that, you tell her twice a day!
- Zaten biliyor, günde iki defa söylediğin için!
The Navy will give all navigators their bearings twice a day.
Deniz Kuvvetleri tüm seyrüsefer bilgilerini günde iki defa size verecek.
They must brush their teeth twice a day.
Günde iki kez dişlerini fırçalamalılar.
Liyan doesn't see me more than twice a day,
Liyan beni günde bir kereden fazla görmez.
She made me brush my teeth twice a day... so I wouldn't have to have them all pulled out.
Günde iki defa dişlerimi fırçalatırdı... hepsini çektirmek zorunda kalmayayım diye.
Our people risk their necks twice a day.
Benim adamlarım günde iki kez canını riske atıyor.
I hear they're slapping death in the face twice a day.
Yüzünü günde iki kez öldüresiye tokatladıklarını duydum.
When we're in France, where his father can't call twice a day....
Fransa'da babası onu günde iki kere arayamayacak ve...
Yes. When he drives his car through, twice a day....... he wants nobody in his way.
Evet, günde iki kez arabasını kullandığında yolda kimsenin olmasını istemiyor.
You should perform it twice a day, when he goes out and when he returns.
Bunu, dük çıkarken ve girerken olmak üzere günde iki kere yapmalısınız.
We changed our bill every night and sometimes twice a day.
Her gece faturamızı değiştirirdik ve bazan bunu günde iki kez yapardık.
You've been reminding me twice a day for 18 years.
18 yıldır günde iki kez hatırlatıyorsun.
I only come ashore twice a day when the tide goes out.
Kıyıya sadece günde iki kere, gelgit geçince geliyorum.
I HAD TO DRIVE THE CANYON TWICE A DAY.
Günde iki kere Kanyon'dan geçiyorum.
Four years in an African prison... takin'it up the ass twice a day by the fuckin'natives.
Afrika hapishanesinde dört yıl boyunca yerliler günde iki kere canıma okudu.
Do you always have to shave twice a day?
Hep günde iki kez mi tıraş olursun?
All the best people shave twice a day.
Klas insanlar günde iki kere tıraş olur.
Twice a day, he takes the money to his house.
Günde iki kez, evine para götürür.
Twice a day.
Günde iki sefer.
He peeks in twice a day when he passes by.
Buradan geçerken, günde iki defa onu gözetler.
Yes, twice a day.
Evet, günde iki kez.
Twice a day he brought her goat's milk.
Günde iki kere ona keçi sütü getirirdi.
She sends wedding gifts twice a day.
Günde iki kez gönderiyor.
The chamberlain ordered the wife of footman Bansaku Kariya to come and feed her twice a day.
Nazır hizmetli Bansaku Kariya'nın karısına günde iki kez gelip onu emzirmesini söylemiş.
But he feels like a god... because she's working for him... and he takes care of her twice a day... and she even went out and bought him an air conditioner.
Ama adam Tanrı gibi hissediyordu. Çünkü kız onun için çalışırdı ve adam günde iki kez kızı becerirdi. Kız adam için bir klima bile satın almıştı.
Feed's twice a day. Eight in the morning, four in the afternoon.
Günde iki defa yemek verilir... sabah sekizde, öğleden sonra dörtte.
I don't mind the cockamamie machine breaking down twice a day. But why the hell does it always have to be 500 yards away from the nearest hatch?
Makinenin günde iki kez bozulması umurumda değil, ama neden hep en yakın deponun 450 metre uzağında bozulur?
Agnelli eats twice a day, like you and me.
Agnelli bizim gibi günde iki kere yemek yer.
Those bandages ought to be changed twice a day.
O sargıları günde iki kez değiştirmelisin.
I get to milk you twice a day.
Seni günde iki defa sağarım.
I had to go before General Eisenhower and his commanders, who met for nothing else twice a day during those fateful days - 1, 2 and 3 June.
1, 2, ve 3 Haziranda, savaşın en kritik günlerinde hiç olmasa günde iki kez toplanan General Eisenhower ve kurmaylarından önde olmam gerekiyordu.
you ingest, once or twice a day, rarely more, a fairly precisely calculable compound of proteins and glucosides, in the form of a piece of grilled beef, strips of potato quick-fried in boiling oil, a glass of red wine.
Günde bir ya da iki kez - nadiren daha fazla -... bir parça ızgara biftek, patates kızartması ve bir kadeh kırmızı şaraptan oluşan hesaplanabilir ölçüde protein ve glukozit bileşimi yutuyorsun.
Hsieh En, you've to be extremely careful You've to be here twice a day
Hsieh En, sen gerçekten çok heveslisin 2 günde bir buraya gelebilirsin
And have 20 minutes massage twice a day.
Günde iki kez yirmişer dakikalık masaj yaptırın.
Yes, we receive bank statements on each company twice a day.
- Evet. - İki günde bir, her şirketin hesap kaydı elimize geçiyor.
Twice a day, two, day and night.
Günde iki kez, iki, gece gündüz.
It stops twice a day.
Günde iki kez uğrar.
Freddy Hill writes to me twice and three times a day.
Freddy Hill günde iki üç kez bana mektup yazıyor.
Twice a week Home Guard, and fire-watching every eighth day.
Haftada iki gün İç Güvenlik, her sekizinci gün yangın nöbeti.
We'll have two good meals a day and new clothes twice a year
Günde iki öğün yemek yiyeceğiz ve iki yılda bir yeni kıyafetler alınacak.
In Atlanta, I got fired for writing a yarn about a Confederate war veteran who said Grant could lick Lee every day of the week and twice on Sundays.
Atlanta'dayken Grant, Lee'yi haftanın her günü, Pazar günleri de iki defa yenebilir diyen bir Konfederasyon savaş gazisi hakkında hikâye yazdım diye kovulmuştum.
"One spray twice a day under the tongue."
"Bir günde iki kez dilinizin altına birer kere sıkın."
I'm sorry, but from now on we won't be able to see each other every day but just once or twice a week.
Üzgünüm ama bundan sonra her gün görüşemeyeceğiz. Haftada sadece bir ya da iki kez.
Freddy Hill writes me twice and three times a day.
Freddy Hill bana günde iki üç kez yazıyor.
Twice a day.
Her gün iki kez yapmak zorunda.
♪ There'll never be a day so sunny It could not happen twice ♪ Where is the man with all the money?
böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
♪ There must be someone who will buy ♪ There'll never be a day so sunny I know it could not happen twice ♪ Where is the man with all the money?
mutlaka bunu satın alacak birileri olmalı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
♪ I'm so high, I swear I could fly ♪ What a sky, a heavenly ceiling ♪ There'll never be a day so sunny It could not happen twice
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
Twice a day.
Ben dayanamazdım.
twice a week 52
twice a year 18
a day 327
a day or two 28
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
twice a year 18
a day 327
a day or two 28
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85