Has she translate Turkish
30,490 parallel translation
Has she told you?
Sana anlattı mı?
Has she been fed?
Karnı doyuruldu mu?
How long has she been lying here?
Ne kadar süredir burada yatıyor?
I'm all she has.
Tek sahip olduğu şey, benim.
She has to write her report.
Rapor yazması gerekiyormuş.
She has red flu, but the blood is not working.
Kızıl gribe yakalandı ama kan bir işe yaramıyor.
She may have the red flu, but she also has malaria.
Kızıl gribe yakalanmış olabilir ama aynı zamanda sıtması da var.
She has all the symptoms.
- Tüm belirtiler mevcut.
She has lunch every day with Rosalind and Sarah.
Rosalind ve Sarah ile her gün öğle yemeğini yiyor.
- I give you double what she has.
- Onun verdiğinin iki katını veririm.
Yes, she has, and it's your fault.
Evet, sahip oldu ve bu senin hatan.
She has nothing to do with this.
Bununla hiçbir ilgisi yok.
She has something to say.
Sana bir şeyler söyleyecek. Ne?
Well, she has evidence that it was... in a temple somewhere in the mountains, but they can't locate it.
Kanıtları bulduğunda... Dağın bir yerinde tapınakta, ama yerini belirleyemediler.
Well, I hope you're gonna enjoy London and everything she has to offer.
Umarım Londra'yı seveceksinizdir. Sunduğu her şeyi.
She has done for a long time.
uzun zamandır bitik.
No, she has no idea.
Hayır, bilgisi yok.
Laurel has a condition where she needs a... burst of dopamine.
Laurel'in biraz dopamin şeyine ihtiyacı var mutluluk hormonuna.
Lily's not feeling well so she has to cancel.
Lily biraz hastaymış, iptal ettiler.
She has them at home already. But she wants them for right now, so...
Ama şu anda istiyor.
- Mm-hmm. - Mom! But she has this stomach virus...
Bağırsakları çok fenaydı -
I found out she has diabetes...
Diyabet olduğunu öğrendim.
She has gone abroad.
Yurtdışına gitti.
Mrs Poldark has a fragile disposition, and doubtless she's been under some strain of late.
Bayan Poldark'ın kırılgan bir yapısı var. Ve şüphesiz, son zamanlarda stres altında.
She has family matters to attend to.
- İlgilenmesi gereken aile meseleleri var.
She has?
Ertelemiş mi?
" She has been unwell and would prefer to meet you at Trenwith,
" Kendisi durumu beğenmiyor ve siz de uygun görürseniz,
Well, she has signed a power of attorney so that I may act on her behalf.
Eh, onun adına hareket edebilmem için bir vekaletname imzaladı.
See what she has for you now!
Bak bende ne varmış!
My God, she has no credibility in this country.
Bu ülkede hiçbir inanılırlığı kalmadı.
She has leverage over you.
Sana karşı bir kozu var.
Now I can't be certain, but I bet she has a story to tell about the involvement of a certain DEA agent with Los Pepes.
Şimdi emin olamam tabii ama bahse varım, narkotik ajanlarından birinin Los Pepes'le olan ilişkisine dair anlatacak bir hikayesi vardır.
Sam Fox has sex appeal, but the big move here is that she's hysterically funny and everyone likes her.
Sam Fox'ın cinsel çekimi yüksek ama asıl önemli olan çok komik olması ve herkes tarafından sevilmesi.
- I can't really smell things. - Sam, she has allergies.
- Sam onun alerjisi var.
And she has all kind of issues and...
Bir sürü sorunu var.
She's a hero because she has a need.
O bir kahraman çünkü bir gereksinimi var.
You know, I'd say that she has room in her life for both of us.
Aslında ikimiz için de hayatında yeri var.
She has invited you as well as Francoise and Daniel.
Seni Francoise ve Daniel'ı da davet etti.
- I think, uh, she has cold feet.
- Bence kız ürktü.
- Linda has itches she needs to scratch.
Linda'nın tatmin edilmesi gereken arzuları var.
She has a way. I...
Onun metodları var...
- What, she has some sort of evil eye thing?
Ne yani, üçüncü gözü filan mı var?
And now she has me.
Şimdi beni de biliyor.
She has been fully prepared. You need not worry.
Siz hiç merak etmeyin, tamamen hazır.
Looks like old Vera got attacked by the only family she has.
Görünüşe göre yaşlı Vera tek ailesi tarafından saldırıya uğramış.
That means she has the ghost gene?
Bu onda da hayalet gen var mı demek oluyor?
She's a 46-year-old Hispanic female in Houston with transient global amnesia who has repeated, unexplained, short-term memory loss.
46 yaşında İspanyol kadın. Houston'dan tekrarlayan geçici global amnezi ve açıklanamayan kısa süreli hafıza kaybı şikayeti nedeniyle transfer edilmek istiyor.
But unfortunately she can't tell us exactly where the mother ship has gone.
Ama ne yazık ki ana geminin... tam olarak nerede olduğunu söyleyemiyor.
She has a column in the Hearst papers.
Hearst gazetesinde bir köşesi var.
She only has about 90 minutes to live.
Yaşamak için son 90 dakikası var.
Debbie told me she has amazing friends.
Debbie bana inanılmaz arkadaşları olduğunu söyledi.
has she said anything 16
shep 106
sheriff 2207
sheets 47
shelf 30
shelly 392
sheet 21
sheldon 1450
shed 33
sherlock 737
shep 106
sheriff 2207
sheets 47
shelf 30
shelly 392
sheet 21
sheldon 1450
shed 33
sherlock 737
sheila 679
shelby 502
sherlock holmes 135
shell 112
shelter 71
shen 37
sheri 60
sheridan 68
shepherd 619
sherman 325
shelby 502
sherlock holmes 135
shell 112
shelter 71
shen 37
sheri 60
sheridan 68
shepherd 619
sherman 325
she's my sister 210
sherry 217
shelley 195
sheena 27
she is my sister 22
shells 40
she's my cousin 38
she's a teacher 19
shepard 104
she's crazy 250
sherry 217
shelley 195
sheena 27
she is my sister 22
shells 40
she's my cousin 38
she's a teacher 19
shepard 104
she's crazy 250