English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's gone now

He's gone now translate Turkish

849 parallel translation
This villain is now cured, so to speak, and he's now gone from the Kanima to a werewolf, and it was because of Lydia's love that pulled him out of that.
Bu suçlu, artık iyileştirildi ve kanimadan bir kurtadama dönüştü ve bu Lydia'nın ona olan aşkı sayesinde oldu.
You can come out now, he's gone.
Artık dışarı çıkabilirsin, adam gitti.
And now see what he's gone and bought you, dearie.
Bakalım sana neler almış, tatlım.
He's gone now.
Gitti.
Now that he's gone.
O, artık gitti. Yatağına gitsen iyi edersin.
Now he's gone, I do as I like.
Şimdi o gitti, istediğimi yapıyorum.
In that case, he's gone by now.
Yani gitmiştir.
I suppose he's gone now.
Herhâlde gitmiştir.
And now he's gone and I can never see him again.
Artık gitti ve onu bir daha hiç göremeyeceğim.
- He's gone now.
- Şimdi kaçtı işte.
- Yes, sir, he's gone now.
- Evet, şimdi kaçtı.
Now that he's gone, I'll be a new man, Fettes, and a better teacher.
Artık o olmadığına göre yeni birisi olabilirim Fettes, ve daha iyi bir öğretmen.
You've both been so very kind to me, but I'm not really a member of the family, except for marrying your son, and now he's gone.
İkiniz de bana karşı çok iyi yürekliydiniz ama oğlunuzla evlenmek dışında, ki o da artık yok ailenin bir üyesi değilim.
Now he's gone.
Şimdi de o öldü.
He's gone now.
Gitti artık.
He's gone now.
Gitmiş.
Now, he's gone to a lot of trouble getting these people into this fix. And if I was him, I wouldn't want anybody messing up my plans.
Bu insanlar bu kadar zorluk içinde olduğu için çok sıkıntılıdır ve onun yerinde olsaydım, hiç kimsenin planlarımı bozmasını istemezdim.
He's probably gone by now, but he'll be easy to trail.
ªimdiye kadar çoktan gitmiºtir ama takip etmesi kolay.
Now he's gone back to her and betrayed me.
Ve bana ihanet ederek ona geri döndü.
He's been gone for four days now and not a word.
Dört gündür ortalarda yok ve hiç aramadı.
Now that's he's gone, I reckon I'll be better off without him.
Artık o olmadığına göre, daha rahat olacağım sanırım.
Maybe now we know why he ain't gone for that ordinary stuff in town.
Belki de, neden şehirdeki sıradan kızlara pas vermediğini açıklıyor bu.
Tell me who it was, now that he's gone.
Şimdi gittiğine göre, kim olduğunu söyleyin bana.
He's been gone over an hour now.
Gideli bir saat oldu.
If he was here, he's gone now.
Buraya geldiyse bile şimdi çoktan gitmiştir.
I only had it put in to please Oscar, but now that he's gone there's no need for it.
Oscar'ı memnun etmek için koydurmuştum ama şimdi o gitti, buna da ihtiyaç yok.
Oh, he's gone now.
Oh, şimdi gitti.
You were fed up with Arthur, all you talked about was getting rid of him, and now that he's gone you go all soft and sentimental about him.
Arthur'dan bıktık usandık, hep ondan kurtulmaktan söz ettin, şimdi de, ardından onun hakkında sevecen ve duygusal sözler ediyorsun.
He was an old man who fished alone in a skiff in the Gulf Stream and he had gone 84 days now without taking a fish.
Küçük kayığıyla yalnız başına Golf Akıntısı boyunca balıkçılık yapan yaşlı bir adamdı. Bir balık yakalayamayalı 84 gün olmuştu.
If he put the jacket in there and it's gone now then somebody must have taken it out again.
Ceketi bu valize koymuştun ama şimdi kayıp Demek ki birileri onu oradan almış. Muhtemelen.
Now that he's gone, I kinda miss him.
Gittiğinden beri, sanki onu özledim.
Yes, Inspector, he's gone now.
Evet müfettiş.
Yeah. He's gone now.
Evet ama gitti.
" Now he's gone, and you're off doing military service.
Ama o olaydan sonra evden ayrıldı. Sen de askere gittin. "
He was here last night, but now he's gone.
O dün gece buradaydı, ama şimdi gitti.
HE'S GONE NOW.
Hayır, bir sorun yok.
But he caught me looking at it and it's gone now.
Ama bir kez, bakarken bana yakalandı ve o zamandan beri bir daha görmedim.
- He's gone home now.
- Eve yeni gitti.
But Atticus, he's gone and drowned his dinner in syrup... and now he's pourin'it all over.
Ama Atticus yemeğini şurupla doldurdu... şimdi de şurubu her tarafa döküyor.
Well, he's probably far gone by now.
Artık ortalıktan kaybolmuştur.
There was a great big matchbox, a-a-a huge one, and and Ian and I came to have a look at it and and then he sat on it, and there was this terrible noise, and he fell inside it and now he's gone!
Neler oldu? Kocaman bir kibrit kutusu vardı, en büyüğünden, ve Ian ve ben ona bakmaya gitmiştik Sonra o içine girdi, korkunç bir ses duyduk, ve o orada kaldı.!
Erik is all that's left for me in the world... and now he's gone.
Erik, benim dünyadaki her şeyim ve şimdi gitti.
If you hadn't heard that phone call to Paris, and if Melinda hadn't followed him to the train station, he'd now be long gone, with his passport.
Eğer Paris'le yaptığı telefon görüşmesini duymamış olsaydın ve Melinda onu tren istasyonuna kadar takip etmemiş olsaydı,.. ... pasaportuyla birlikte çoktan gitmiş olacaktı.
Now that he's gone, will you please explain that silly nonsense... about hanging up your gun and making up with the Baxters?
Şimdi o gitti, şu silahını duvara asma ve... Baxter'larla barış yapma saçmalığını açıkla..
He says this, I'll never forget it, now that Big Jim has gone to meet his maker he's decided...
Şöyle dedi, hiç unutmayacağım : Koca Jim hakkın rahmetine kavuştuğuna göre bununla kastettiği sayın yargıç... Koca Jim'in öldüğüydü.
Previously, he always came, and now he's gone.
Önceden, o her zaman gelirdi, ve şimdi gitti.
I don't want it, now he's gone.
Babam öldüğüne göre artık istemiyorum.
- Yes. He's gone to telephone now.
Evet, aramaya gitti.
Montgomery Brown, of course i do or i used to, but he's been gone a long time now.
Elbette tanıyorum! Ama o geri dönmedi yüzbaşım!
- Where's he gone now?
Nereye gitti?
Now, if Poljac's source of information is gone, and he loses control over Martha, he could make a sudden move.
Poljac'ın bilgi kaynağı öldüyse Martha üzerindeki kontrolünü kaybedeceği için ani bir hamle yapmış olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]