He's so young translate Turkish
210 parallel translation
I bet he's read it. Quite a responsibility for somebody so young.
Bu kadar genç biri için büyük bir sorumluluk.
Kihachi was so handsome when he was young.
Kihachi gençliğinde çok yakışıklıydı.
Oh, he's so young and so poor.
Çok genç ve çok yoksul. Onu hiç tanımam sayılır.
So the young gentleman's going to play to me, is he?
Demek bu delikanlı da bana figüranlık yapacak, öyle mi?
Oh, he's so young.
Yapacak, daha çok genç.
It is the duty of a slave to please her master, and if he be young and handsome, so much the better.
Eğer sahibi genç ve yakışıklı olursa çok daha iyi.
He said he's not drinking, so he'd stay outside. It's rare for a young man these days.
Dışarıda kalacağını söyledi çünkü içmiyormuş, nadide bir adam.
And he's so young
Çok da genç.
So people think he's young under the mask So women take him for a dandy and let him whisper dirty things to them
İnsanlar maskenin altında genç biri olduğunu düşünsün kadınlar onu züppenin teki sansın ve kulaklarına ayıp şeyler fısıldamasına izin versin diye.
So he can go away. Take up a new life, take a new name and live like a nice old man should without a young wife he can't hold.
Yeni bir yaşam kurabilir, yeni bir isim alabilir ve iyi yaşlı bir adam gibi yaşayabilir tutamayacağı genç bir karısı olmadan.
- He's so young.
- O kadar genç ki!
It's just... that young man Sadao, he tried to kiss me, so...
Aslında sadece... Genç çocuk beni öpmeye çalıştı. Ben de...
It was also early in the morning around the first of this month. It was still pretty dark, so he couldn't see very well, but he says he saw an older man and a young yakuza type having a very heated exchange by a pond outside the village.
O sabahın erken saatlerinde, hava henüz karanlıkken, köyün dışındaki gölün yanında serseri bir genç ile yaşlı bir adam tartışıyorlarmış.
But he's young and strong, thanks be to God, so he got over it.
Fakat genç ve kuvvetli. Tanrının izniyle atlatacaktır.
But he was drunk, and he's so young.
Ama o çok genç, hem de sarhoştu.
He's so young.
Çok genç biri.
He's so young.
Daha çok küçük.
He's so young that my heart breaks.
Gençliği kalbimi dağlıyor.
He's so young.
Çok genç.
Well, he said that she's young enough, so that she'll forget about it in time.
Çok genç olduğunu, zaman içinde, bunları tamamen unutacağını söyledi.
He's the young man who gave you so much trouble.
Başınıza iş açan buydu işte.
He's still so young.
Kendisi çok genç daha.
- He's so young...
- Daha çok genç...
He's so young, but he's already a VIP.
Çok genç ama çoktan VIP oldu bile.
He's so young, but he's already a VIP.
Çok genç ama çoktan VIP olmuş bile.
So, that young man's been sniffing round Arlena, has he?
Evet, demek bu genç adam da Arlena'nın etrafında dolaşıyordu.
He's particularly kind to young girls, so you watch out, Rosa.
Özelikle de, genç kızlara karşı. Bu yüzden, dikkatli ol, Rosa.
He's so young, I can't believe it.
Ufacık çocuk, inanamıyorum.
I think, "Oh, Stingo, he's so young. " He's a talented American. "You know. " He doesn't have any real, real problems, but... "
Stingo'yu hep gerçek problemleri olmayan... genç ve yetenekli bir Amerikalı olarak düşünmüştüm, ama...
HE'S SO YOUNG.
Çok gençmiş.
- Oh, God, he's so young.
- Tanrım, o daha çok genç.
Sýrrý Bey was so young when he undertook to build this house.
- Bu eve giriştiğinde, Sırrı Bey'in daha sakalı yokmuş.
But you know, in the older days, if a king wanted to get married he had to win a wife in a tournament, but this young king's far too feeble to even take part so Bhishma fought in his place.
Fakat bilirsin, o zamanlarda, eğer bir kral evlenmek isterse dövüşü kazanarak bir kadını hak etmeliydi, fakat bu genç kral, dövüşemeyecek kadar kuvvetsizdi. Bu yüzden Bhishma onun yerine dövüştü.
He's so young and fresh.
Genç ve taze.
When he was young he felt very guilty about his angry feelings so guilty that he hid them deep inside until they became an illness.
Küçüklüğünde öfkelendiğinde kendini çok suçlu hissetmiş öyle suçlu hissetmiş ki bu bir hastalığa dönüşene kadar hislerini içinde saklamış.
It's a children's story about a young shepherd boy who gets lonely while tending his flock so he cries out to the villagers that a wolf is attacking the sheep.
- Yalnız başına sürüsünü otlatan çoban hakkında bir çocuk hikayesi. Bir gün çoban "köylüler yetişin kurt geldi" diye bağırmaya başlamış.
He's so young. Hmm...
Ne de genç.
He asked if it would be imprudent of him to settle so early... whether she was too young or whether he was beneath her.
Bu kadar erken evlenmenin uygun olup olmayacağını sordu. Ayrıca Harriet'in ona göre çok genç ve üst sınıftan olup olmadığını da.
he's so young.
Çok genç!
He's not so young.
O kadar genç değil.
- But he's so young.
- Ama çok genç.
When a young man's body is blown appart, he loses an arm or a leg... or half of face, as we've seen so often it. It's immediate.
Genç bir adamın vücüdu parçalandığında, kolunu, bacağını veya yüzünün yarısını kaybettiğinde ki bunu çok gördük bu acil bir durumdur.
When he lost her so young, he created an image in his mind.
Onu erken kaybedince, kafasında kendine göre yeni bir anne yaratmış.
- Yes, she's so young, he's so...
- Evet, Cecile çok genç, oysa...
There are so many young girls in the house, what if he woos one of them?
Evde genç kızlar var, ya onlara kur yapmaya çalışırsa?
- Our little Mikey. - So, what's up? - He's a very spirited young man.
Küçük Mikey'imiz çok canlı bir genç adam.
- He's so young, what could he do?
- O daha çok küçük, ne yapabilir ki?
Long ago, a young man's parents were ill, so he jumped.
Çok önce, genç bir adamın ailesi hastaydı, ve o atladı.
Those feelings about how he died so young.
Genç öldüğü için buruk olmalısın.
So when the boy agreed, he presented him with a photograph of the young man's fiancé... at a bachelor party, on some guy's table, fucking herself with a beer bottle.
Çocuk kabul ettiğinde ; ona, nişanlısının bir bekarlığa veda partisinde adamın tekinin... masasında kendine bira şişesi sokarken çekilmiş bir fotoğrafını göstermiş.
He's so young.
Ne bileyim Rıfat daha çok küçük.
he's so cute 178
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so little 16
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so little 16
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's solid 19
he's so cool 26
he's so old 20
he's so good 24
he's so 52
so young 116
young 1055
younger 104
young man 1667
young blood 22
he's so cool 26
he's so old 20
he's so good 24
he's so 52
so young 116
young 1055
younger 104
young man 1667
young blood 22
young girl 46
young love 41
young one 29
young master 235
young lady 1202
young girls 24
young guy 16
young fella 42
young and old 19
young fellow 27
young love 41
young one 29
young master 235
young lady 1202
young girls 24
young guy 16
young fella 42
young and old 19
young fellow 27