His head translate Turkish
12,169 parallel translation
I'm looking for a tall man with a samurai bun on his head.
Samuray bandanalı ve uzun boylu bir adamı arıyorum.
He's just clearing his head somewhere, that's all.
Bir yerlerde kafasını dağıtıyordur, hepsi bu.
And suddenly, his head blew up.
Ve aniden, kafasından vuruldu.
His head blew up.
Kafasından vuruldu.
I'm not sure his head's in the game.
Bu aralar kafası karışık onun.
He closed his eyes and swayed his head exactly the same way Matthew used to.
Gözlerini kapatışı ve başını sallayışı tıpatıp Matthew'ün eski halleri.
- Mm. How is it that his head and face are still intact?
Yüzü ve kafası nasıl sağlam kalabilmiş?
And now condA © has returned. How that bourbon continues to keep his head, I don't know.
Hala bu Bourbon nasıl oluyordu kellesini koruyabiliyor merak ediyorum.
The nobles are already calling for his head.
Soylular çoktan kellesini istiyor.
Now, my boss has got his head so far up my fuckin'ass that I can barely sit down, and I don't blame him.
Şimdi ise, patronum o koca kafasını kıçımdan içeri öyle bir soktu ki, doğru, dürüst oturamıyorum bile. Bunun için de onu suçlamıyorum.
Are you putting those thoughts in his head?
Onun aklına bu düşünceleri sen mi sokuyorsun?
Somebody put a bullet in his head and dropped him at the border.
Birisi kafasına kurşun sıkıp sınıra bırakmış.
I'll talk to him, see where his head is at.
Onunla konuşacağım, kafasının nerede olduğuna bakarım.
~ He went for a walk, clear his head.
- Yürüyüşe çıktı, kafasını boşaltıyor.
He needs gas, food, a place to lay his head.
Benzine, yiyeceğe, başını sokacak bir yere ihtiyacı var.
There was a bump on his head.
Kafasında bir şişlik vardı.
Bud Allison says the hatchet was coming straight down for his head when the phone woke him up.
Bud Allison'ın dediğine göre telefon sesine uyandığında balta kafasına doğru geliyormuş.
Mr. Goodkin hit his head pretty hard.
- Durumları nasıl?
Guy juggling plates, you think the whole dinner set's gonna come crashing down on his head?
Hani adam tabakları çevirir bütün yemek seti kafasına düşecek sanırsın?
The Nazis sent us his head.
Naziler bize kafasını yolladılar.
A few days ago, I put a bullet in his head.
Birkaç gün önce kafasına bir kurşun sıktım.
You tell that punk I'm gonna rip those mission control glasses off his head and I'm gonna shove'em up his ass!
O serseriye söyle, kafasında ki görev kontrol gözlüklerini sökeceğim ve kıçına sokacağım!
That bloke that came in with the plastic bag and the gun parts, he was laughin'his head off, mate.
Silah parçaları ve poşetle gelen herif kıçıyla gülüyordur.
But I'd rather have him with his head in the game than banging it against a wall.
Ama kafasını duvara çarpmasındansa, toparlamasını tercih ederim.
And then you told him the best-case scenario was his head blown off. Yeah.
Sonra da sen kafasının patlamasının en iyi şey olduğunu söyledin.
You know, the geezer, the apple fell on his head.
Bu adam... Isaac Newton, ona ait olan yasa.
- For the shit that you poured over his head!
- Ne parası? - Başının üstünden döktüğün malın parası!
And he ran down to the basement to watch, and he slammed his head on the low ceiling.
İzlemek için alt kata koştu ve kafasını alçak tavana çarptı.
You are to deliver your Chosen One, a man named Alex Lannon, to me or bring me his head within the hour.
Alex Lannon isimli, Seçilmiş Kişi'yi bir saat içinde ölü veya diri teslim etmekle yükümlüsünüz.
You are to deliver your Chosen One to me or bring me his head within the hour.
Seçilmiş Kişi'yi ölü veya diri bir saat içinde bana getirmekle yükümlüsünüz.
HE SPENT DECADES TRYING TO WRAP HIS HEAD AROUND EINSTEIN'S THEORY OF TIME.
Onlarca yıldır Einstein'ın Zaman Teorisi hakkında çalışıyor.
( Paige ) I got his head. I got his head.
Başını tuttum.Başını tuttum.
It's like his head is made of coal.
Kafası kömürden yapılmış gibi.
Now, a year later, uh, last August or September, someone maybe put a bullet in his head.
Bir yıl sonra da. Ağustos sonu ya Eylül gibi birisi onu başından vurdu.
Luciano sees potential in Bonanno, a man not tied to the old-school Sicilian ways... and decides to offer Bonanno the opportunity to head his own family.
Luciano, Bonanno'daki potansiyeli görür eski Sicilya yöntemlerine bağlı olmayan bir adam ve Bonanno'ya, ailesini yönetme teklifinde bulunmaya karar verir.
And then he cut off his own head.
Sonra da kendi kafasını kesmiş.
Let's shoot him in the head and throw his body in the streets.
Kafasına sıkalım da sonra bedenini sokaklara atalım.
Rachel blew his fucking head up.
Rachel, onun o siktiğimin kafasını, uçuruverdi.
He just cut his fucking head off.
Onun lânet olası kafasını uçurdu.
Rasheed put a bounty on his own brother's head.
Rasheed kardeşinin kellesine ödül koymuş.
Right here, with his, um, head towards the living room.
Tam burada, kafası oturma odasına doğruydu.
It was like watching an eagle on the battlefield draw out the contents of a man's head though his eyes.
Bu, savaş alanındaki bir kartalın bir insanın gözlerinden geçerek kafasını delmesini izlemek gibiydi.
When Martun put his gun to the side of my head, did I throw you under the bus to save my own ass?
Martun silahını başıma dayadığında kendi kıçımı kurtarmak için seni otobüsün altına attım mı?
Yes. The head of his production company, Gene Vogel.
Evet, prodüksiyon şirketinin sahibi Gene Vogel.
What happened at the club, when that guy put his gun to my head... I've been spinning out, trying to make sense of it.
Kulüpte adam kafama silah doğrulttuğu zaman anlamaya çalışıyordum.
The head was too degraded to find evidence of his brain surgery, but after I fully reconstruct the cranium, I'm quite certain that...
Kafa, beyin ameliyatının izlerini bulmak için fazla hasarlıydı ama kafatasını yeniden yapılandırdıktan sonra oldukça eminim ki...
Then you can take this up to his royal butt-head.
O hâlde bunu kıç kafalı hazretlerine götürebilirsin.
He was hit with shrapnel in the head, and his intestines were coming out from a wound in his side, he asked what it was, and tried to put it back in, and we held him close.
Kafasına şarapnel ile vuruldu, Ve onun bağırsakları, kendi tarafında bir yara geliyordu O, ne olduğunu sordu ve geri koymak için çalıştı Ve biz ona yakın düzenledi.
He'd dig the bomb out of his own head if he had to.
Gerekirse bombayı kendi elleriyle deşip çıkarırdı.
Someone shot Tate in the head with a.22-caliber handgun and dumped his body off Mulholland Drive.
Birisi Tate'i başından 22'lik bir silahla vurdu ve cesedini Mulholland Yolunda bıraktı.
In the ensuing firefight, the whole thing blew up in his face, with the result that he now has the most valuable diamond in the universe lodged three inches inside his enormous head.
Başlayan silahlı çatışmada bütün her şey yüzüne patladı. Sonuç olarak, evrendeki en değerli elmas koca kafasının yedi buçuk santimetre içine girmiş oldu.
head 675
heads 381
headquarters 78
headline 24
heading 58
headed 299
headache 92
headphones 22
headstrong 17
headmaster 111
heads 381
headquarters 78
headline 24
heading 58
headed 299
headache 92
headphones 22
headstrong 17
headmaster 111
heads up 574
heading home 29
head of security 36
head out 16
head to toe 22
headed your way 16
heads or tails 61
headlines 18
head up 61
head shot 21
heading home 29
head of security 36
head out 16
head to toe 22
headed your way 16
heads or tails 61
headlines 18
head up 61
head shot 21
head down 98
head back 19
heading out 31
headmistress 58
heading north 21
heading south 26
heads down 44
heading east 20
headaches 102
head trauma 18
head back 19
heading out 31
headmistress 58
heading north 21
heading south 26
heads down 44
heading east 20
headaches 102
head trauma 18