English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll let you know

I'll let you know translate Turkish

3,161 parallel translation
I'll let you know.
Sana haber veririm.
I'll let you know.
Haber vereceğim.
Okay, I'll let her know that you called.
Peki. Aradığını söylerim.
- I'll let you know.
- Size haber veririm ben.
I'll let you know.
Size haber veririm.
I know a spot- - probably the only spot- - where they'll let you smoke.
Bir yer biliyorum. Muhtemelen sigara içmene izin verecekleri tek yer.
Go. I'll let you know if I need anything.
Bir şeye ihtiyacım olursa haber veririm.
If there's anything I can do, you know, short of giving her a ride, you'll let me know, right?
Onun için yapabileceğim bir şey varsa, haber ver olur mu?
If you still have a problem, let me know I'll wipe you off from the national team list
Hala sorunu olan varsa söylesin,... ulusal takım listesinden adını sileyim.
I wanted to let you all know that I will be throwing the annual Parks Department employee-appreciation barbecue.
Hepinizin bilmesini isterim ki yıllık Parklar Departmanı çalışanlarını takdir etme barbeküsünü düzenleme görevini üstlendim.
I will ask Victor if he knows anything or if he saw it and I'll let you know.
Victor'a soracağım, eğer bir şey biliyorsa ya da gördüyse onu, haber vereceğim.
I'll let you know.
Haber vereyim.
I'll let you know the booby outcome anon.
Göğüs işinin sonucunu sana hemen bildiririm.
I'll let you know.
Sana haber ederim.
- I'll let you know about my show.
- Gösterimle ilgili sana haber veririm.
I'll let you know.
Size bilgi vereceğim.
Yes, I'll let you know if he calls. Goodbye.
Tamam, ararsa haber veririm.
I'll let you know the how and where as soon as I can.
- Kiminle? Ne zaman, nerede buluşacağınızı yakında söyleyeceğim.
If I find anything, I'll let you know.
Bir şeyler bulursam sana haber veririm.
You need to start frisking men for knives again, I'll let you know. Now...
Şimdi...
I'll let Jake know it's from you.
Jake'e hediyenin sizden geldiğini iletirim.
I'll let you know when I hear from Sam, hmm?
- Sam'den haber aldığım zaman sana haber veririm.
I'll let you all know where I land.
Karar verince hepinize söylerim.
I can see you're in the middle of something very important here, so I'll let you know how it turns out.
Burada çok önemli bir işle uğraştığın belli o yüzden sana sonucu daha sonra söylerim.
I'll let you know if they hit me back.
Ben size de bildireceğim onlar beni geri ararlarsa.
I'll let you know if I get a hit.
- Eşleşme çıkarsa ararım.
I'll let you know.
Ölünce haber veririm.
I'll let you know about that.
Sana haber veririm.
My hormones are fine, thank you very much, but if I do get pregnant, I'll let you know.
Benim hormonlarım gayet normal işliyor, çok teşekkür ederim, ama merak etme eğer hamile kalırsam sana haber veririm.
If we find out anything, I'll let you know.
Bir şeyler bulursak size haber veririz.
I'll let you know when you can see him.
Onu görebileceğiniz zaman size haber veririm.
- But if I finish early, I'll let you know.
- Ama işim erken biterse sana söylerim.
I'll let you know how it goes.
Size nasıl geçtiğini anlatırım.
I'll let you know.
Seni haberdar ederim.
I'll let you know what happens.
- Ne güzel. Olanları sana anlatırım.
I'll let you know when I find Tye.
Tye'ı bulduğumda size haber veririm.
I hope you'll let me know if there's... anything I can do.
Yapabileceğim bir şey olursa bana haber verin.
I'll let you know if I find anything.
Bir şey bulursam haber veririm sana.
I'll let you know, Craig.
Seni bilmem, Craig.
I'll let you know once it goes down.
- İş bitince haber veririm. - Ben de orada olmak istiyorum.
Here we go. I'll be right back with some * * * and red pepper, and let me know if there's anything else I can get you.
Parmigiana ve kırmızı biberle birazdan geri döneceğim başka bir şey isterseniz de haber verin.
I'll-I'll call you and I'll let you know.
Arayıp haber veririm. Hayır, hayır, arama.
I'll let him know you're here.
Ona geldiğini söyleyeyim.
I'll let you know.
Haberin veririm.
I'll let you know when I'm ready.
Hazır olduğumda size haber vereceğim.
I'll let the other precincts know they should help you. - Well, I'll have to do it then.
Ben diğer karakollara size yardım etmelerini söylerim.
I'll let you know when.
Sana haber veririm.
I'll run them and let you know.
Araştırır ve sizi bilgilendiririm.
I'll let you know when we find it.
Bulduğumuz zaman size haber veririm.
If you're doing this hoping we'll withdraw our lawsuit, I'll let you know that we have no intention to do so.
Davamızdan vazgeçeceğimizi umuyoırsanız böyle bir niyetimiz olmadığını, bilmenizi isterim.
No, I don't, but if I hear from her, I'll let her know you called.
Hayır, yok. Ama ondan haber alırsam aradığını söylerim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]