English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I never left

I never left translate Turkish

1,333 parallel translation
When Gloria was a baby, I never left her alone.
Gloria bebekken hiç yalnız kalmazdı.
I never left her side. Except when Miss Carlisle came in.
Bayan Carlisle'ın gelişi dışında, yanından hiç ayrılmadım.
The last ship I was on, I never left the cargo hold.
Kaldığım son gemide yük ambarından çıkamamıştım.
- I never left the room.
Odayı hiç terk etmedim.
I never left the floor during a game.
Ben hiçbir maçı yarıda bırakmadım.
Feels like I never left.
Hiç ayrılmamışım gibi geliyor.
I never left the table!
Masadan hiç ayrılmadım!
I never left.
Bir daha ayrılmadım oradan.
I became my old man... And I never left.
Annemle ilgilenebilmek için babamın rolünü üstlendim ve hiç ayrılmadım.
I never left my office, not even for a coffee.
Ofisimden kahve içmek için bile ayrılmadım.
I told you, I never left my cabin.
Size söyledim, kamaramdan hiç çıkmadım.
Well, I suppose the moment's come to say never would I have imagined when I left Santa Barbara with just a few mementos- -
Sanırım artık sırası geldi. Santa Barbara'dan ayrılırken yanıma aldığım hatıranın...
But the thing is, I've never even left the North Pole.
Şu ana dek Kuzey Kutbu'ndan hiç ayrılmadım.
Finally, I had to put my foot down or my guy here would never have left...
Sonunda ayağımı yere basmak zorunda kaldım. Yoksa adamım hiç bırak- -
Kraven. I'll never understand why Viktor left him in charge.
Neden Viktor'un yönetimi Kraven'e verdiğini asla anlayamayacağım.
I've never left the kids...
Daha önce hiç çocuklardan ayrılmadım- -
I guess I never realized when you left, you left people behind.
Sanırım arkanda insanlar bıraktığını hiç düşünmemiştim.
The day after Richie leaves the band... for I don't... never really sure what reason, he just left the band.
Richi gruptan ayrıldıktan sonra... gruptan neden ayrıldığını gerçekten hiç bilmiyordum.
I never should have left.
Onu asla yalnız bırakmamalıydım.
"The way you left, I thought you'd never look back at this house again"
Sen buralara gelir miydin? Bir daha gelmez diyordum. Ne oldu?
I hope you know you never left my heart.
Umarım benim hayatımdan asla çıkmadığını biliyorsundur.
- Well, I never really left.
- Hiç gitmedim ki.
DANNY : I'll bet he never left town.
Bahse varım şehri terk etmemiştir.
I mean, I never should have left Luke to see you that night.
Yani, o gece seni görmek için Luke'u bırakmamalıydım.
I guess I never realized when you left, you left people behind.
Sanırım gittiğinde insanları da bıraktığını hiç düşünmemiştim.
I've never left a soul behind.
Hiçbir yolcuyu arkamda bıraktığım olmadı.
I'd have never left if I didn't think she'd be all right.
İyi olacağını düşünmesem onu asla bırakmazdım.
I ain't never left Baltimore except that Boys'Village shit one day.
Baltimore'dan hiç dışarı çıkmadım ben, bir günlüğüne Boys Köyü olayı hariç.
They say they drove up on the accident... called 911 and never left until help arrived.
Kazanın üstüne geldiklerini söylüyorlar 911'i aramışlar ve yardım gelene kadar ayrılmamışlar.
Gave me a great job when I left school, and I don't know, Darcy was never too keen.
Okulu bırakınca bana iş verdi. Darcy hiçbir zaman çok istekli değildi.
I should have never left that bunker.
O sığınağı asla terk etmemeliydim.
She never left the room. I swear it!
Odadan hiç ayrılmadı, yemin ederim
I left many messages. You never answered.
Hiç cevap vermedin.
I've never left nobody in the hospital filled with nothin'.
Kimseyi hastanede terk edip gitmedim.
If I just left the job... and never spoke with you... it would have been... sin.
Eğer işi bırakırken... sizinle hiç konuşmasaydım... benim için... günah olurdu.
I wish you never left.
Keşke hiç gitmeseydin.
My mother and I left the village and never went back.
Annem ve ben, köyü bırakdık ve asla dönmeyeceğiz.
That's it, I'll never vote for the left again.
Bir daha sol partiye oy vermeyeceğim.
And my dad left home when I was 4, so, you know, I never really got to know him.
Ve ben 4 yaşındayken babam evi terk etti, o yüzden onu hiç tanıyamadım.
I've never even left the smithy.
Demirci dükkanından bile hiç ayrılmadım.
It's like I never really left.
Sanki oradan hiç ayrılmamışım gibi.
I left Tiffany's that night knowing that I'd never be straight and that it was time to tell everyone.
Heteroseksüel bir erkek olamayacağımı bilerek Tiffany'den ayrıldım artık herkese söyleme zamanı gelmişti.
I never will believe that I left you that way I did.
Düşünmemişim böyle bırakacağımı seni.
I've never left this place, although someone did try to help me once.
Buraları hiç terketmedim... bir defasında, birisi bu konuda yardım etmeye çalıştığı halde.
When I telephoned you, Madame Joilet, you said this dancer Anna Stravinska left after the performance on December 3rd and you've never seen her since.
Size telefon ettiğimde Bayan Joilet, Anna Stravinska adlı dansçının 3 Aralıktaki gösteriden sonra gittiğini, ve bir daha da görmediğinizi söylediniz.
I wish I had never left it there.
Keşke bırakmasaydım.
It's like I never left.
Sanki hiç gitmemişim gibi.
'Cause I never really left... because we both know that you can't fire people.
Çünkü hiç ayrılmadım ikimiz de biliyoruz ki sende çalışanları kovma yetkisi yok.
I told you, when he left my table, that was it. I never saw him again.
Dedim ya, masamdan kalktıktan sonra onu bir daha görmedim.
If this is a CIA-sanctioned hit, then that means... that Mr. Ed never left the CIA... and this whole casino thing is a cover, a CIA front.
Eğer bu CIA tasdikli bir cinayetse, demektir ki Bay Ed CIA'den hiç ayrılmamış ve bütün bu kumarhane olayları CIA'i örtmek için bahane.
- How about you? - Chicago, but I went to college here and just never left, like everybody else, I guess. - Oh.
- Chicago, ama üniversiteyi burada okudum... ve sanırım herkes gibi bir daha terkedemedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]