I see him translate Turkish
14,952 parallel translation
I don't know about you, but every time I close my eyes I see him burning, I can see him screaming and his skin crackling and the smell of his burning hair.
Seni bilmem ama ne zaman gözlerimi kapatsam onun yanışını görüp bağırışlarını ve derisinin çatırdağını duyup yanan saçlarının kokusu alıyorum.
But when I see him working with you and really on these very basic conceptual... ability for conceptual thinking, it makes it very clear how... how great the deficits were.
Ama onu sizinle çalışırken izleyince, bu çok temel kavramsal... düşünme becerisini görünce... noksanlarının ne kadar büyük... olduğunu iyice anlıyor insan.
If I see him, I call you.
Onu görürsem sizi ararım.
- Can I see him now?
- Onu görebilir miyim?
- I see him.
- Onu görüyorum.
I see him. I see Frank.
Onu görüyorum, Frank'i görüyorum.
I see him. I see him.
Görüyorum.
I see him. Look at these guys. It's like kids playing hide and seek.
Pezevenk saklambaç oynuyor sanki.
I'll ask him when I see him.
Onu görünce sorarım.
I'ma whip him good the next time I see him.
Onu İlk gördüğümde güzelce bir kırbaçlayacağım.
It's vital that I see him.
Çocuğu görmem çok önemli.
I see him!
Onu gördüm!
- I see him once every two months, sometimes.
Onu bazen iki ayda bir görüyorum.
I kind of figured that I'd lose him if I tried to make him see it from my side, so I didn't.
Eğer onu benim penceremden bakması için zorlasaydım onu kaybederdim, o yüzden zorlamadım.
Please, Brahms, I want him to see it.
Lütfen Brahms, onun da görmesini istiyorum.
I used to tell him I could still see things when I couldn't.
Göremediğim halde hala görüyorum derdim.
But now I see I should have helped him.
Ama şimdi görüyorum ki ona yardım etmeliydim.
When I look at him, I just see all the Michaels I've ever known.
Ben ona baktığım zaman, Şimdiye kadar tanıdığım tüm Michael'ları görüyorum.
When I look at him, I see all the glorious roles that he has played.
Ben ona baktığım zaman, Oynadığı tüm görkemli rolleri görüyorum.
I still see your shadow a little bit on him.
Gölgeni hâlâ onun üstünde görüyorum.
Conner's very specific when it comes to food, and it brings me great joy to see him love the treats that I prepare.
Conner yemek konusunda çok titizdir ve hazırladığım yemekleri beğenmesi beni çok mutlu eder.
Would I be able to see him now?
- Onu görebilir miyim?
I'm the one who gets to decide whether or not he has to see him anymore.
Onunla görüşüp görüşmeyeceğine karar verecek kişi de benim.
I want to see him.
Onu görmek istiyorum.
Because you see right now they thinking that I'm the one that killed him.
Çünkü şu anda onu benim öldürdüğümü düşünüyorlar.
I wanted to see him.
Onu görmek istedim.
I'm going to see him.
Onu göreceğim.
I don't want to see him in here again.
Onu tekrar burada görmek istemiyorum.
Tell Dennis, I'd like to see him.
Dennis'e onunla görüşmek istediğimi söyle.
I don't want to see him ever again.
Onu bir daha asla görmek istemiyorum.
That is why I want you to be the first to see him... speak to him, to touch and feel.
İlk önce sizin onu görme, onunla konuşma, dokunma ve hissetmenizi isteme sebebi bu.
Oh, I ever see him again, he's dead.
Onu bir daha görürsem, ölmüş bil.
I can't stand to see him licking his penis.
Penisini yalamasına dayanamıyorum.
I owed him a rather large sum of money, you see, and I had no immediate means of payment, but I was horrified by the notion of disposing of such a delightful woman.
Ona yüklü bir borcum vardı ve ödemek için acelem de yoktu. Ancak böylesi hoş bir hanımdan kurtulma düşüncesi beni dehşete düşürdü.
And I trusted him... so I didn't see it.
Ona güvendim bu yüzden gerçeği göremedim.
I just wanted him to see me.
Tek istediğim beni görmesiydi.
If you see Ren, tell him that I loved him too.
Ren'i görecek olursan benim de onu sevdiğimi söyle.
I want him to see the band.
Grubu izlemeni istiyorum.
Can I come see him?
Onu görmeye gelebilir miyim?
I thought if I could see his house... meet someone who loved him as much as Mama and me... somehow I would know he was okay.
Eğer onun evini görebilirsem benim ve annem kadar onu seven biriyle tanıştığını bilirsem ve bir şekilde onunla mutlu olabilir diye düşünmüştüm.
I don't see my dad enough to dishonor him.
Babamı ona ayıp edecek kadar görmüyorum ki.
Like, I-I could see his face. I could catch him.
Yüzünü falan görebilsem onu yakalayabilirim.
I'll go through all the cars exiting, see if I can find him.
Bütün çıkışları araştıracağım, bakalım onu bulabilecek miyim?
Linda, i want to see him.
Linda, muhabiri göreceğim.
I just had to see him one last time.
Onu son bir kez görmem gerekiyordu sadece.
I just... wanted to see him.
Ben sadece... Onu görmek istedim.
I went to see him.
Onu görmeye gittim.
If she wants him, let him stay a while, then I'll see.
Oğlunuzu isterse, oğlunuz bir süre burada kalsın, gerisine bakarım.
I told you I'm not gonna see him again.
Onu bir daha görmeye gitmeyeceğimi söyledim.
Maybe I'd like to see him again.
Onu tekrar görmek isteyebilirim.
I didn't want you to see him differently.
Onu farklı biri olarak görmeni istemiyorum.
i see 10118
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see how it is 35
i see your point 119
i see love 28
i see what you mean 147
i see nothing 55
i see it in your eyes 21
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see how it is 35
i see your point 119
i see love 28
i see what you mean 147
i see nothing 55
i see it in your eyes 21