I told you that translate Turkish
13,451 parallel translation
Max, I told you that note wasn't for you.
Max, sana söyledim. O not senin için değildi.
I told you that if you wanted to give me a hand at the bar... that you're more than welcome.
- Barda yardım etmek istersen başımın üstünde yerin var demiştim.
What if I told you that I could cure ALS?
Ya sana ALS'yi tedavi edebileceğimi söylersem?
I told you that.
Sana söylemiştim.
I told you that I need him.
Ona ihtiyacım olduğunu söylemiştim.
- Shoot. - So, I think I told you that um... I'm trying to go back to school to become a therapist.
- Şey, sana söylemiştim diye hatırlıyorum ben... terapist olmak için okula geri dönmeye çalışıyorum.
I told you that in confidence during pillow talk.
Yastık sohbetinde sana güvenerek söyledim bunu.
What if i told you that there's A simple way to eliminate that pain?
Peki ya size bu acıyı yok etmenin basit bir yolu olduğunu söylesem?
I told you that we had to get on the Blue Line.
Sana mavi hatta binmemiz gerektiğini söylemiştim.
I told you that already.
Zaten söyledim ya.
I blamed Arthur. And I told her that he'd gotten, uh, involved in some bad shit, you know, some criminal shit.
Arthur'u suçladım ve onun pis işlere bulaştığını söyledim bilirsin işte, suçlu işlerine.
- I told you we can't do that. - Why? !
- Polisi arayamayız dedim.
I could really use that "I told you so" look right about now.
Şu an "ben demiştim" demene gerçekten çok ihtiyacım var.
No, I fucking told you already that I was with my father.
Hayır size zaten söyledim babamla birlikteydim.
Do you know how many times I've told that exact lie for her?
Onun için kaç defa bu yalanı söylediğimi biliyor musun?
Gertrude Marie Jaeger, you know I told you never to play by that silo.
Gertrude Marie Jaeger sana sakın o silonun yakınında oynama demiştim, biliyorsun.
That they're there to scare away the birds, that's what we tell people, but have I ever told you the real reason? No.
Evet, kuşları kaçırmak için varlar, insanlara öyle söylüyoruz ama gerçek nedenini anlattım mı sana?
You haven't told anyone that I'm here, have you?
Burada olduğumu kimseye söylemedin, değil mi?
I already told you that I don't want her.
Sana çoktan onu burada istemediğimi söyledim
Well, I wish we could be sitting down for other reasons, but I obviously know about your son's situation and the pictures that were posted online, but Dean hanson told me you think there might be more to this story.
Başka sebeplerden oturmuş olmamızı isterdim ama açıkçası oğlunuzun durumunu biliyorum ve resimler bağlantılı olarak bana ulaştı, ama Dean Hanson bana sizin bu olayla ilgili başka düşünceleriniz olduğunu söyledi.
I told'em you're working a lead on that other case.
Başka bir dosyadaki bir ipucunu araştırıyor dedim.
Because, you know, Olivia invited that friend of hers I told you about.
Olivia sana bahsettiğim arkadaşını davet etmiş.
I get that you don't trust the translators on the internet. But, your friend, the one with the restaurant... don't you think that he wasjust a little blown away when the monster wrote exactly what you've told them to?
İnternetteki çevirmenlere güvenmediğini anladım, tamam ama restoran sahibi olan şu arkadaşın canavar sana söylediği sözü birebir yazdığında biraz olsun şaşırmamış mıdır?
I thought I told you about that, that's from my uncle's house.
Anlattım sanıyordum, amcamın evinden onlar.
I'm the one who had it all figured out at 25 and looked you in the eye and told you that your son was dead.
Daha 25 yaşında gözlerinin içine bakarak her şeyi hallederek oğlunun öldüğünü söyleyen benim.
And I already told the kids that you are going on your fishing trip.
Ayrıca çocuklara senin balık tutmaya gideceğini söyledim bile.
Oh, I called my parents an hour after you told me that you were jacking off that French guy.
Bana o Fransız herifle kırıştırdığını söylemenden hemen sonra... bizimkileri arayıp anlatmıştım.
I already told you that, but you're not listening.
Bunu zaten söyledim ama beni dinlemiyorsun.
Now that you mentioned Costco, what if I told you you could save, um...
Costco'dan bahsettiğiniz için size tasarruf edebileceğiniz -
- I posted that photo because you told senora Carlson that you were worried about me - because I looked totally pregnant. - Sorry for being a good friend.
- O fotoğrafı koymamın sebebi Carlson hocaya hamile gibi göründüğümü ve benim için endişelendiğini söylemişsin.
Well, like, Melanie didn't want to work with you after you told James and Victor that I had a pack of condoms in my locker.
Melanie seninle çalışmak istemiyordu çünkü James ve Victor'a dolabımda bir paket kondom olduğunu söylemişsin.
Because you told everyone in volleyball practice - that I was a horse-faced bitch.
Çünkü voleybol antrenmanında herkese benim için at suratlı orospu demişsin!
I told you not to call her that!
- Ben de sana ona sürtük deme dedim! İyi.
You know I literally haven't heard from you since you told me you never loved me and that I was "a spoiled brat whose life would never amount to being anything other than someone's wife."
Bana, beni hiç sevmediğini ve birinin karısı olmak dışında bir şey olamayacak şımarık bir züppe olduğumu söylediğinden beri senden haber almadım.
Have I told you how happy I am that you're here tonight?
Sana bu gece burada olduğun için ne kadar mutlu olduğumu söyledim mi?
Now, I've been told that you have prepared a statement.
Bir duyuru hazırlamış olduğunuz söylendi bana.
I never told you that.
Bunu anlatmamıştım
That's the same "good" I got after Charles Bradley told everyone you showed him your knickers.
Bu, Charles Bradley'in herkese ona külodunu gösterdiğini söyledikten sonraki "İyiyim." demene benziyor.
I've been told you put your body between that slave catcher's bullet and your family. And your Moses...
O köle avcısının kurşununa ailen için kendini siper etmişsin diye duydum ve senin Moses'in..
Wish you would have told me that before I blew up the bodies.
Keşke cesetleri havaya uçurmadan önce söyleseydin.
- Thought I told you to keep that thing on a leash.
O şeyi kapalı tutacaksın dediğimi hatırlıyorum.
- Well, I haven't seen it yet, but I've been told it's damning enough that they're planning on arresting you as early as tomorrow.
- Daha görmedim ama sizi yarın en erken saatte tutuklamaya karar vermelerine yetecek kadar yeterli bir kanıt.
I was told that you're organizing an escape route for orphans.
Yetimler için kaçış planı yaptığını bana söylediler.
I'm told that you plan to investigate the plight of the Armenians on the Turkish coast.
Bana sizin Osmanlı'da yaşayan Ermenilerin durumunu araştırdığınız söylendi.
I'm going to tell you something... that nobody ever told me.
Sana, daha önce kimsenin bana söylemediği bir şey söyleyeceğim.
That company I told you about, they said they'd follow it up with...
Sana bahsettiğim şirket peşini bırakmayız dediler...
First, I told you yesterday and the day before that I understood the risks.
İlk olarak, sana risklerin farkında olduğumu dün ve ondan önceki gün söylemiştim.
I believe that he used "I told you so" in all its myriad constructions.
Yaptığı her yorumun sonunda "Ben sana demiştim" dedi.
Then he should have told you that I left my conclave swearing to never kill again.
Keşke konseyimden, can almamak için ant ederek ayrıldığımı da söyleseymiş.
I told you, while you were gone, that I almost got married, right?
Sana sen yokken neredeyse evlendiğimi anlatmış mıydım?
- That he's very scary, but I could have told you that.
- Çok korkunç olduğunu. Bu kadarını söyleyebilirim.
i told you that in confidence 28
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you i would 20
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you i would 20