Ignore me translate Turkish
845 parallel translation
Hey, Lydia. You look... like you're going to ignore me.
Beni görmezden gelecek gibi görünüyorsun.
You told me that you weren't going to believe anything and just going to ignore me. But I'm really grateful for the help you gave me.
Bana inanmayıp önemsemediğini söylesen de yardım ettiğin için teşekkürler.
I'm such an odd freak that even if you ignore me and not take care of me...
- Dooly mi? Kayıtsızca ihmal edeceğin tuhaf biri de olsam iyi yaşayıp büyüyeceğim.
So, that I'll grow big as a dinosaur that you'll never be able to ignore me.
Bir dinozor kadar büyüyeceğim ki beni görmezden gelemeyeceksin.
- He can't very well ignore me now, can he?
Araba alacak kadar parası vardı.
First, you used to ask me about things, then you told me, now you ignore me.
Eskiden bana soru sorardın, sonra emir verdin, şimdi umursamıyorsun.
Just ignore me, please.
Tamam boşver.
You're looking for a fault in me, anything so you can ignore me.
- Bende bir hata arıyorsun. Beni görmezden gelmek için her hangi bir şey.
- Then why in the world do you constantly ignore me? - Oh, no.
- Hayır.
How can you ignore me like some stray dog?
Karşında konuşan bir sokak köpeği mi?
You can't ignore me.
Beni görmezden gelemezsin.
But even if he chooses to ignore me... with or without his help, I think I know how we can save them.
Beni reddetse bile... yardımı olsun ya da olmasın, çocukları nasıl kurtaracağımı biliyorum sanırım.
When I look nice, you ignore me. And now with this stuff on my face...
İyi göründüğüm zaman görmezden geliyorsun, şimdi de yüzümde...
- Oh, shit. Ignore me, I hope you didn't say what I thought you did. You shouldn't use that kind of language, Irmie.
Sen küfür etmezdin Irmia.
You keep me waiting and then ignore me.
Beni bekletiyor sonra da ihmal ediyorsunuz.
I mean, they couldn't ignore me if we do what he says.
Arthur'un söylediğini yaparsak bana aldırmazlık edemezlerdi.
Well, for a start, at the office where I work - I can be sitting at my desk all day - and the others totally ignore me.
Öncelikle, çalıştığım büroda bütün gün otursam bile diğerleri yokmuşum gibi davranır.
Once there are two... they get together and ignore me.
Eğer iki kişi olurlarsa birlik olup beni dışlıyorlar.
You ignore me, for quite a while.
Bir müddet bana aldırmıyorsun.
Lady, listen to me. Don't ignore me!
Görmezlikten gelmiyin beni!
You're not gonna ignore me when I speak directly to you?
Seninle konuşurken beni görmezden gelmeyeceksin ya?
Just ignore me, Stan.
Bana aldırma, Stan.
I'm still alive, so don't ignore me.
Hala yaşıyorum. Beni yok sayma.
Sweets. You couldn't ignore me if you tried.
Tatlışım deneseniz de beni görmezden gelemezsin.
They ignore me.
Bana aldırmıyorlar.
I know that seniors don't normally hang out with freshmen, so if I see you around school, and I say hi and you ignore me as usual, it's OK.
Biliyorum normalde son sınıflar birinci sınıflarla takılmaz. Yani seni okul civarında gördüğümde selam verirsem sen de her zamanki gibi beni görmezden gelirsen, önemli değil.
Go ahead, please. Ignore me.
Lütfen beni görmezden gel.
Don't ignore me.
Beni duymazlıktan gelme!
He would ignore me and act as if I weren't there.
Beni umursamaz, orada değilmişim gibi davranır.
That's what he does when he wants to ignore me... sticks his head in those things.
İşte karşılığında yaptığıda bu, kafasına o şeyleri takıp, bana hiç aldırmıyor.
Don't you think that you can ignore me?
Sakın beni umursamayacağını düşünme?
Help me. I hate when you ignore me.
Beni gözardı etmen hiç hoşuma gitmiyor.
- How could you ignore me like that?
- Beni böyle nasıl görmezlikten gelirsin ha?
Peg, can we cut out the usual charade of I forbid you and you totally ignore me?
Peg. Benim sana yapma dediğim senin de beni duymazdan geldiğin bildik oyunu bırakalım, olur mu?
But I do not see how we can achieve our task if you ignore me.
Ama beni görmezden gelirseniz, sonuca nasıl varacağımızı göremiyorum.
or they find me on the streets. I try my best to ignore them... but they keep...
Görmezden gelmeye çalışıyorum ama beni takip ediyorlar.
You displease me greatly, and I ignore the both of you.
Canımı çok sıkıyorsunuz, o yüzden sizi göz ardı ediyorum.
I don't know why you pay me if you ignore my judgment.
Kararıma saygı duymuyorsan, bana neden para ödüyorsun?
I turned away to ignore him, and he kicked me!
Onu umursamamak için döndüm, o zaman da tekme attı.
You tell me to ignore gossip, but you believe it yourself.
Dedikoduya aldırma diyen sensin ama buna kendin inanıyorsun.
And you have taught me... to ignore all relationships for the dispensation of justice
Ve siz bana adalet dağıtmak için bütün ilişkileri gözardı etmemi öğrettiniz.
I tried to ignore him, but he kept after me, kept calling up.
Onu duymazdan gelmeye çalıştım, ama peşimi bırakmadı..... sürekli arıyordu.
Your Majesty advised me to ignore what the newspapers wrote about me.
Majeste, gazetelerin hakkımda yazdıklarını görmezden gelmemi söylemiştiniz.
You can either ignore it or you can help me to stop it.
Sen de bunu gözardı edebilirsin ya da durdurmak için bana yardım edebilirsin.
You astonish me.In the midst of all your theorizing, you ignore the facts.
Sana şaşıyorum. Senin teorinin bütünü, gerçekleri yok sayıyor.
It is impossible for me to ignore that you're in a different category from any person I have ever tried or am likely to try.
Davasına baktığım ve bakacağım herkesten farklı bir kategoride olduğunuzu göz ardı etmem imkansız.
Either you don't give a damn about her, so you ignore her, or you do care - the more normal reaction - in which case you should have tried to meet me.
Onu umursamasan da, görmezden gelsen de ilgilensen de, normal şartlarda benimle tanışmak istemen gerekirdi.
That's like telling me to ignore your fly being open.
Fermuarının açık olduğunu görmezlikten gelmeme benzer bu.
Now there will be new owners that will ignore me.
Şimdi, beni görmezden gelen yeni sahipler olacak.
Uh, look, I know we saw each other, so it'd be kind of stupid for me to ignore you, right?
Birbirimizi gördük. Seni görmezden gelmem tuhaf olur. Hayır, gerçekten olmaz.
- You taught me to ignore pain.
- Acıyı unutmayı bana siz öğrettiniz.