Including me translate Turkish
819 parallel translation
You bet, including me.
Buna ben de dahilim.
He who loves no one, who buys everything, including me.
Sevmeyi bilmez o... Sadece satın alır. Buna ben de dahilim!
Including me?
Ben de dahil miyim?
You'll need at least seven, including me
Ben de dahil olmak üzere en az yedi samuraya ihtiyacınız var.
There's quite a few people who don't agree with him, including me.
Ben dahil onunla aynı fikirde olmayan epeyce insan var.
Including me.
Ben de dâhil.
Three, including me.
3 olsun, ben de dahilim.
Including me?
Ben dahil mi?
Everything, including me.
Her şey işte, ben dahil.
Everything quietens down Including me
Buralar herkesi sakinleştirebilir beni bile.
Everybody and his Aunt Lillian's been through that bag... including me.
Herkes, hatta teyzesi Lillian bile o çantayı araştırdı. Ben dahil.
This is the position we are in, each one of us, including me, except that Wally's gone and we are here.
Ben dahil, hepimizin içinde olduğu durum aynı. Sadece Wally gitti ve bizler buradayız.
Oh, look, everyone's got problems, including me, so I'd just as soon not get mixed up in yours.
Bak, ben de dâhil herkesin sorunları var. O yüzden seninkilere karışmamayı tercih ediyorum.
You're not including me, I hope.
Umarım beni de dâhil etmiyorsundur.
You got 29 including me, Toller and Grange.
Senin ise ben, Toller ve Grange dahil 29.
- Including me.
- Ben dahil.
Including me, darling.
Ben de dahil, sevgilim.
We all are in our family, including me. I am sure about this.
Her zaman bana yardım edeceğine ve beni asla bırakmayacağına söz ver.
He wanted you and everybody here, including me, to work.
Sizin, ben de dahil buradaki herkesin, çalışmasını isterdi.
Nobody tries... including me.
Kimse umursamıyor, çaba göstermiyor. Ben dahil.
She phoned up half the town, abusing people... including me.
Kasabanın yarısını aramış, onları suçlamış, beni bile.
Ever since, my mother had to raise five children including me.
Sonra annem benimle birlikte beş çocuğa bakmak zorunda kaldı.
Including me and everybody else that might be here. The whole world needs to fart at the same time.
Ben ve burada olması gereken herkes de dahil tüm dünya aynı anda osurmalı.
Including me?
Ben de mi?
- Every pilot on the Galactica, - including me.
- Galactica'daki bütün pilotlar,
A lot of reporters, Apollo, including me, thought it was an even draw.
Apollo, diğerleri gibi ben de berabere kaldığınızı sandım.
But no one seems to notice, including me.
# Ama kimse farkında değil gibi. # Ben bile.
He wouldn't see anyone, including me.
Ben dahil kimseyle görüşmedi.
He, on the other hand, has adored me since I was born. Without being able say it to anyone, including me.
Aksine o, ben de dahil, kimseye itiraf edemese de doğduğumdan beri bana tapar.
And that's why she left everything to me, including the house.
Bana ev dahil her şeyi bırakmasının nedeni de bu.
Just write me out a check for $ 10,000... and everybody will be happy, including the gorilla... and I do mean you.
Bana 10.000 dolarlık bir çek yaz... herkes mutlu olsun. Goril dahil. Seni kastediyorum.
You said, "If there's ever anything you want from me including my right arm, don't ask, just take it."
"Sağ kolum da dahil olmak üzere benden her şeyi isteyebilirsin." demiştin.
Rick always told me to read everything, including the fine print.
Rick bana sürekli her şeyi okumamı söylerdi, dipnotlar da buna dahil.
When I do, everyone will hear me, including the United States Marshal.
Birleşik Devletler Mareşalı da dahil olmak üzere herkes beni duyacak.
- Including me? - including you.
- Ben dahil mi?
You owe me $ 2.40 for taxis, including the tip.
Bana bahşiş içinde olmak üzere $ 2.40 borçlusunuz.
Bring me the personnel files, the 66-1s... on Gately and the key staff, including yours.
Gately ve kilit personelin personel dosyalarını... ... ve 66-1'lerini getir. Seninki dahil.
They sent me to the finest schools, including dancing school.
Onlar beni en iyi okullara gönderdiler, dans okulu da bunlara dahil.
Please send me your bill, including, of course, your time lost here today.
Lütfen faturanızı gönderin bana elbette ki buraya gelmekle zaman kaybına uğramanız da dahil.
I couldn't prove you're wrong, of course, sir... but some fellow criminologists, including some behavior scientists... have begun to make me believe... we've all been putting too much emphasis on environment... and too little on heredity.
Hipotezinizi çürütemem efendim ancak bazı suçbilimci dostlarım ki aralarında davranış bilimci olanlar da var toplum etkisini abartıp genetik faktörleri gözden kaçırdığımız konusunda beni ikna etmeye başladılar.
Everything in it belongs to me, including you.
İçindeki her şey bana ait, siz de dahil.
Including me.
- Ben dahil.
As many times as I've had to answer that question it still shocks me a little to realize that Sebastian Venable the poet was quite unknown outside of a small coterie of friends, including his mother.
Bu soruyu bir çok kere cevaplamak zorunda kalsam da Sebastian Venable'nin, annesini içeren küçük bir arkadaş grubu dışında neredeyse hiç bilinmeyen bir şair olduğunun farkına varmak hâlâ biraz şaşırtıyor beni.
5,000 Hwan a month, including 1,000 Hwan for me.
Ayda 5,000 hwan, 1,000 hwan'ı benim payım.
Lucia showed me all the tourist traps on Capri... including the famous Blue Grotto... where the picturesque native boatmen sing the Italian hit parade.
Lucia bana Capri'deki bütün turist tuzaklarını gezdirdi. Pitoresk yerli kayıkçıların... en popüler İtalyan şarkılarını söylediği ünlü Blue Grotto da dahil.
Young Törless came to ask me about certain fundamentals of mathematics, including imaginary numbers, which are truly difficult for the untrained mind.
Genç Törless yanıma gelip eğitimsiz beyinlerin anlamakta güçlük çekebileceği sanal sayıların da dahil olduğu matematiğin bazı temel prensiplerini sormaya gelmişti.
They've known I need a wife and gave her to me. Including the suitcase.
Bir eşe ihtiyaç duyacağımı düşünerek bavulumun içine bir kadın koydular.
Then carefully, Hilary, remove absolutely everything that might remind me you were ever there including the yellow thing with blue bulbs you like.
Sonra bir zamanlar orada çalıştığını hatırlatacak her şeyi titizlikle ortadan kaldır. O sevdiğin mavi ampullü sarı şeyi de unutma.
You bore me, personally, and everything you do for me I find tedious, including this charade.
Şahsen beni sıkıyorsun. Yaptığın her şeyi sıkıcı buluyorum, buna bu saçmalık da dahil.
He made fun of me in front of everybody... including myself.
Herkesin gözü önünde benimle dalga geçti... Beni de katarak.
You can kiss your fuckin'future goodbye, including Harvard. Do you hear me?
Lanet geleceğine veda edebilirsin, buna Harvard da dahil.