English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Interspersed

Interspersed translate Turkish

19 parallel translation
That's why this story will be interspersed with dashes, dots and sighs.
Bu yüzden bu hikaye çizgiler, noktalar, iç çekişler ile serpiştirilecek.
Interspersed among these have been some alarming references.
O sözlerinin arasında endişe verici bazı göndermeler vardı.
There are moments of lucidity interspersed with almost... deranged behavior.
Anlaşılabilir zamanları da oluyor ama genellikle çok tuhaf davranışlar gösteriyor.
It's mostly just photographs of, um, lesbian love scenes interspersed with video games and free sandwiches.
Çoğunlukla fotoğraflarla lezbiyen aşk tablolarıyla aralara serpiştirilmiş video oyunları falan ve bir de bedava sandviçler.
He's got gold fillings in adjoining right molars and interspersed in left molars.
Yan yana duran sağdaki iki azı dişte altın dolgu varmış.
Mostly boredom, interspersed with a dull, mindless, moronic evil.
Çoğunlukla can sıkıntısı. Aptal, kafasız, zeka özürlü bir şeytanın serpiştirdiği.
I ’ m actually feeling a sense of peace. Interspersed with moments of sheer terror, of course.
Aslında bir tür huzur hissediyorum korku dakikalarıyla karışmış bir şekilde, elbette.
We call that period solar maximum and those periods are interspersed about 5 years apart from periods we call solar minimum.
Bu döneme "solar maksimum" diyoruz. Bu dönemden 5 yıl sonra "solar minimum" dediğimiz dönem gelir.
Interspersed in here are books from different authors.
Burada bir kitaba farklı yazarları karıştırmış oldum.
And blizzards interspersed with driving rain. "
"Başka kim dayanır gecenin soğuna ve şiddetli yağmurla karışık tipilere âşıklar ve askerler dışında?"
No, all I've had is a constant series of disasters... interspersed with occasional catastrophe, an unending stream of total -
Tabii arada başka talihsizlikler, peş peşe gelen...
Spain is considered a mostly mountainous country, interspersed with picturesque plateaus and arid valleys.
İspanya dağlık bir bölge olarak kabul edilir ve... -... aralarında çok güzel ovalar ve vadiler vardır. - Çok ilginç.
There were several ice ages which were interspersed with heat.
Isı etkisine bağlı olarak, bir çok buzul çağı yaşandı.
Well, if you like dry, factual statements interspersed with painful moments of silence, it was bananas.
Acı dolu sessiz anların arasına serpiştirilmiş kart ifadeler hoşuna gidiyorsa efsaneydi.
But his periods of high value were interspersed with phases of no activity at all.
Ama değerli olma durumu bir şey yapmaması durumu ile değişti.
It's just me sitting and staring at the Internet or the television for long periods of time interspersed by trying to not do that.
Dönüşümlü olarak internet ve tvnin karşısında... bunu yapmamaya çalışarak zaman öldürüyorum.
I sunk into an uneasy slumber, interspersed curiously with erotic dreams.
Erotik rüyalar serpiştirilmiş kuşkulu bir uykuya daldım.
Waves consisting of 15 men each will be interspersed at one-minute intervals, liable to change at my jurisdiction.
Her dalgada 15 adam olacak ve her dalga arasında birer dakika olacak ve emirlerime göre değiştirebileceğim şekilde olacak.
Based on the numbers, and this is exciting, these specs are showing possible organic material, the general length of the Caldera's hull, equally interspersed solid masses.
Sayılara bakıldığında, ve bu heyecan verici bu özellikler muhtemel bir organik materyali gösteriyor Caldera'nın gövdesinin genel uzunluğu, eşit serpilmiş katı kitleler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]