English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Interviewer

Interviewer translate Turkish

167 parallel translation
( Interviewer ) Excellent answer!
Mükemmel bir yanıt!
- As an interviewer?
- Muhabir olarak mı?
Yes... yes but never a TV interviewer.
Evet, evet ama TV röportajları yapmadım.
- Why, the charm of the interviewer, of course.
Elbette görüşmecinin büyüsü.
If you wish to leave the Service and become a BBC interviewer,
Eğer memurluğu bırakıp, BBC için çalışmak istersen..
- She's a television interviewer.
Televizyon röportajcısı.
Interviewer :
Röportajcı :
How about your friend? The interviewer?
Peki ya senin arkadaşın, muhabir olan?
Mikalovich : How about your friend? The interviewer?
Peki ya senin arkadaşın, muhabir olan?
( interviewer ) These are the weapons of a modern-day gladiator a participant in the most rugged sport. :
Bunlar günümüzün modern gladyatör silahları. Karşınızda en zorlu spor dalı olan motor yarışlarına katılacak bir yarışmacı.
( interviewer ) How's it feel having a big sister around at the races to clean up after you, kelly?
Yarışlar sırasında arkanı toplayan bir kız kardeşin olması nasıl bir duygu, Kelly?
( interviewer ) kelly, there's been a Iot of criticism that you've been hot-dogging lately.
Kelly, son zamanlarda senin çok artistik takıldığın yönünde bir çok eleştiri var.
( interviewer ) But tragedy struck that sunny afternoon as the racers made their way up Widow's Mountain on the Iast stretch of the Oakside course.
Ancak bu güneşli öğle sonrası Widow Dağı'nın son etapı olan Oakside yolu'nda ilerleyen yarışçıların başına bir trajedi geldi.
" Television interviewer.
" Televizyon gazetecisi.
Interviewer says : "Mr. Scarangelo, what's your height?"
Mülakatçı sorar : "Bay Scarangelo, boyunuz kaç?"
The interviewer says : "What was that you did with your head like that?"
Mülakatçı sorar : "Başınızla ne yaptınız öyle?"
The point is that, for instance, Connie Chung, who is married, I believe, to Maury Povich, the well-known interviewer, doesn't say,
Sorun şu ki, mesela Connie Chung, ki sanırım kendisi ünlü muhabir Maury Povich ile evlidir, şöyle demez :
See, I just get pure shy with the interviewer cats. I get all nervous and I can't answer any of their questions like I'm a footballer and I get nerves on the big occasion.
Mülakat için başıma üşüşen, şu hıyarları görünce çok utanıyor ve futbolcuların büyük maçlara çıkmadan önceki ruh haline bürünüp, heyecanlanıyor ve titremeye başlıyorum.
You have to come back in ten days to see an interviewer.
Mülakat için bir hafta ile 10 gün arasında beklemeniz gerekiyor.
( INTERVIEWER ) And how seriously did you take this oath? Very serious.
Siz ve arkadaşlarınız bu yemini ne kadar ciddiye aldınız?
( INTERVIEWER ) Wasn't it a problem for you that you were working in a system that allowed Jews to be pushed out of this...?
Diğer önlemler bunu takip etti. Yahudilerin toplumdaki konumlarından dışlanmaları, servetlerini yitirmeleri evlerini kaybetmeleri sizin için bir sorun olmuyor muydu?
It's not an interviewer's comment.
Bu bir röportaJ cümlesi değil.
No actress-turned-interviewer could do it as real.
-... kimse gerçek görünmezdi. - Böcek gibiydim.
Not until the interviewer sits or he invites you to sit.
Görüşmeci oturana kadar veya sana otur diyene kadar oturmayacaksın.
It's not an interviewer's comment.
Böyle görüşme yapılmaz. Ne diyeceğimi şaşırdım.
Interviewer : Are you the model connection here?
Burada mankenlerle ilişkileriniz oluyor mu?
Interviewer : Can I ask where you two first met?
Nerede tanıştığınızı sorabilir miyim?
I took nursing students in what I did was to show them the worst scenes of medical gore that they might encounter and while they watched that they had to convince the interviewer they were talking to, who couldn't see what they were seeing,
Hemşirelik öğrencilerini aldık. Yaptığımız şey karşılaşabilecekleri en iğrenç tıbbi sahneleri onlara göstermek oldu. Bunu izlerken konuştukları kişiyi ki o, izledikleri şeyi görmüyor olacaktı, bir doğa belgeseli izlediklerine ikna etmeleri gerekecekti.
If that idiot interviewer hadn't asked her this question, She might have shown more of what's inside of her.
Eğer şu aptal muhabir ona bu soruyu sormamış olsaydı, belki de Lily içindekilerden daha fazlasını dışa yansıtacaktı.
I can talk about the interview, like... an interviewer.
Sanki bir gazeteci gibi röportajımdan bahsedebileceğim.
I'm the interviewer and I'm meeting you for the first time.
Elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Ben görüşmeciyim ve seninle ilk kez karşılaşıyorum.
INTERVIEWER : Was the book accurate? DOM MUTO :
"Postaneye gidip geliyorum, ne yani hayat bu mu?" derdi.
INTERVIEWER : So why Kennedy?
Peki neden Kennedy?
( INTERVIEWER ) Could you expand on that?
Bunu biraz açabilir misiniz?
Your interviewer called.
Seninle görüşecek adam aradı.
My interviewer called my cell phone.
Görüşme yapacak adam cep telefonumu aradı.
- My interviewer was really cool.
Muhabirim çok tatlıydı.
Look, I will handle the interviewer.
Bak, muhabiri halledebilirim
Hey, did you write your thank you note yet to the Brown interviewer?
Hey, Brown'dan görüşmeye gelene teşekkür notu yazdın mı?
They didn't correct their interviewer on his pronunciation of "Sarte."
Onlar kendi görüşmelerinde "Sarte." yi düzgün telaffuz edemediler.
"Split lens?" The interviewer in the background, focusing on Mandela...
"Ayrık objektifler mi?" Röportajı yapan kişi arka plandayken, kamera Mandela'ya odaklanıyordu...
Wow, you're a great interviewer.
Vay, sen harika bir muhabirsin.
Every interviewer's asked me anything you can imagine.
Gazeteciler, aklına gelebilecek herşeyi sorarlar bana.
Interviewer :
Seyirci çekmek için koyduklarını sanmıyorum.
INTERVIEWER : The creative act is done at that goddamn machine right here. See this fucking thing?
Sanki sizi korkutuyor gibiyim.
CHARLES BUKOWSKI : All right. INTERVIEWER : [INAUDIBLE].
Yatağın iki bacağını ve başlık kısmını kırmışız.
INTERVIEWER :
Bir Dağ Bir KAPLAN
INTERVIEWER :
- Bu o kadar da romantik değil, değil mi?
INTERVIEWER [OVER TV] : America is a nation of second chances.
Amerika ikinci şansların ülkesidir ve bu akşamki konuğumuz kadar bu anlayışa uyan bir konuğumuz olmamıştı.
INTERVIEWER :
Lex Luthor kendini saygı ve hayranlık duyulacak birine dönüştürdü ve başkan adayı oldu.
I just realized he's using an old interviewer's trick.
Seni geberteceğim!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]