Just hanging out translate Turkish
863 parallel translation
Just hanging out.
Biraz buraya gelmek.
We`re just hanging out here.
Sadece buralarda takılıyoruz.
Just hanging out with another dancer.
Sadece bir süreliğine başka bir dansçıyla kalıyorum.
- Oh, just hanging out.
- Takılıyorum.
I live with my mother in the Bronx. And y'all just hanging out like this at...
- Ben annemle Bronx'ta oturuyorum.
Just hanging out. Right there inside.
- Ve böyle takılıyorsunuz.
We're just hanging out.
Sadece takılıyorduk.
We're just hanging out.
Sadece arkadaşız.
Well, do you ever feel like, uh, kicking back? You know, just hanging out someplace after class?
Derslerden sonra, bir yerde bacak bacak üstüne atıp, vakit geçirmek istiyor musun?
I'm just hanging out, Jess.
Buradayım Jess.
Just hanging out.
Oyalanıyorum.
We used to stay up, you know, all night, just hanging out.
Geç saatlere kadar yatmazdık. Öylesine takılırdık.
That TV over there, since you've been here has a woman with her breast just hanging out.
Sen buraya geldiğinden beri TV'de göğüsleri açık bir karı var.
We're just two cool guys, just hanging out...
İki sakin insanız, öyle takıIıyoruz...
Just hanging out, handcuffed to steering wheels.
Hiç, direksiyonlara kelepçeli yaşıyorum.
We were just hanging out, having a couple beers and I got a splinter.
Biz sadece digip gelirdikt bir kaç bira içerdik ve bir gün elime kıymık battı.
We're just hanging out by the spoons.
Hiç, kaşıklarla muhabbet ediyoruz.
But I'm not helping, I'm just hanging out.
Ama size yardım etmiyorum, öylece konuşuyorum sadece.
- I don't mean just hanging out.
- Bundan bahsetmiyorum asıIma gibi.
Okay. Okay. I'm just hanging out with Simone.
Tamam, sadece Simone'a takılıyorum.
just hanging out, feeling guilty..... really honed my brooding skills.
Yüzyıl boyunca... takıldım, suçlu hissettim, kara kara düşünme yeteneğimi geliştirdim.
I'm just hanging out in this hellhole because of George.
Bu cehennem deliğinde George yüzünden takılıyorum.
- No, just hanging out with a friend.
- Hayır, bir arkadaşla takılacağım..
Maybe he's just hanging out somewhere.
Belki sadece bir yerlerde takılıyordur.
We're just hanging out waiting for your daughter. We're just hanging out waiting for your daughter.
Biz sadece burada takılıp kızınızı bekliyoruz.
Two girls are just hanging out.
İki kız takılıyor. Devam edin.
Just hanging out.
Takılıyoruz öyle ya.
- I was just hanging out at his place.
- Biraz önce onun dairesinde takılıyordum.
We're just hanging out. Like always.
Biz sadece herzaman ki gibi takılıyoruz.
But, if you're just hanging out with someone and fall into bed with them... it's not like you're really involved.
Ama biriyle dışarıda takılır ve onunla yatarsan bu, onunla bir ilişkin olduğu anlamına gelmez.
I just feel like you and I got off on the wrong foot, and, I don't know, I kinda feel like I'm getting this... vibe, I guess from you, like, who is this chick hanging out with my friend Sam?
Seninle ilk karşılaşmamız kötü olmuştu, ve senden, nasıl söylesem, değişik bir... elektrik alıyorum, hani sanki, "Arkadaşım Sam'le takılan bu hatun da kim" gibi.
Putte's sister is always knocked up, and she just sits there playing, her big belly hanging out.
Putte'nin kız kardeşi hep gebe. Karnı burnunda öylece oturduğu yerde çalıyor.
I'm trying to get Buddy out of jail, and I just can't have you hanging around.
Buddy'yi hapisten çıkarmaya çalışırken etrafta dolaşıp durmana izin veremem.
Uh... I just wanna say it's been really far out hanging out with you guys.
sizinle birlikte olmanın güzel olduğunu söylemek istedim.
You've just been hanging out in the bushes?
Sadece çalıların arasında bekledik.
Just, like, hanging out, man.
Vakit öldürüyorum dostum.
They want your bare butt hanging out just so you don't get up and bother them.
Çıplak kıçının oratada olmasını istiyorlar ki ayağa kalkıp onları rahatsız edemeyesin.
Homer, you can't just keep hanging out with these Colobus monkeys.
Homer bu Colobus maymunlarıyla takılmaya devam edemezsin.
- Just hanging out.
- Takılıyorum.
Just a couple of single guys hanging out.
Birkaç bekar toplanıyoruz.
- Just been hanging out.
- Sadece buralarda dolaşıyordum.
I was gonna pop this guy hanging from the light but he's just working out.
lşıktan sarkan şu adamı haklayacaktım ama sadece çalışıyor.
Otherwise, I mean, that's just it for us hanging out together.
Yoksa, beraber olabilmemiz için.
I just felt like hanging out and reading.
Sadece burada takılıyorum ve okuyorum.
No, I would say more of a low-pressure, low-key kind of just a couple of friends hanging out.
Hayır. Daha çok, baskısız, düşük düzeyli arkadaşların beraberce dolaşması gibi diyebiliriz.
- We've just been hanging out.
- Sadece takılıyoruz.
Maybe you're just hanging around checking out the game... asking me wrong questions.
belkide siz buralarda takılıp oyunu kontrol ediyorsunuz... bana yanlış sorular sorarak.
He just stood there, casual, happy, hanging out.
İlgisiz ve mutlu bir şekilde öylece orada durdu.
C'mon Berg - - you know I, I love hanging out with you and stuff, I just - - you know, I don't... feel that way... about you.
Seninle takılmayı seviyorum. Ama senin hakkında hiç öyle düşünmedim.
Just hope he's not hanging out with drug dealers and delinquents in school.
Okulun belalılarına ve uyuşturucu satıcılarına bulaşmamasını umacağız.
I was just, you know, hanging out.... you know, relaxing...
Hayır. Hayır. Ben sadece vakit geçiriyordum.
hanging out 87
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
outstanding 214
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
outstanding 214
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299