English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Later that day

Later that day translate Turkish

241 parallel translation
But the records of atmospheric shock waves give not a hint of something booming out of the North Atlantic later that day.
Fakat ilerleyen saatlerde, atmosferdeki şok dalgası kayıtları Kuzey Atlantik'te patlayan hiçbir şeye işaret etmiyordu.
Later that day, a member of the congregation died of a snake bite.
Sonra o gün, cemaatin bir üyesi yılanın ısırığıyla öldü.
Later that day, I left for Mombasa... and the voyage home to Denmark.
O gün, daha sonra, Danimarka'ya dönmek üzere... Mombasa'ya hareket ettim.
Later that day, just as Monsieur Ross is phoning me, - there is a knock at his door.
O gün daha sonra Bay Ross tam bana telefon ettiği sırada kapısını çalar.
And then later that day, my cats and I will eat it all.
Ve sonra diğer gün kedilerimle birlikte hepsini yiyeceğiz.
"Later that day, as the welcoming sun caressed the curvaceous princess she found herself alone with Captain Courage."
"Günün ilerleyen vakitlerinde, güneş prensesin kıvrımlarını okşarken Scarlet kendini Kaptan Courage ile yalnız buluverdi."
Later that day, we set sail for America.
O günün ilerleyen saatlerinde, Amerika'ya doğru yelken açtık.
12 : 32 Later that day
Aynı gün. İleri ki saatlerde.
Later that day I was relieved to discover... that at least one eligible bachelor got his kicks off the runway.
O gün daha sonra, en azından bir tane münasip bekarın podyumlardan eteğini çektiğini öğrendiğimde rahatladım.
Later that day, the cream of New York... gathered to toast the maiden voyage of my bus.
Ertesi gün, New York'un seçkinleri otobüsümün ilk yolculuğu için toplanmıştı.
Later that day, Charlotte realized she was tired of listening to another man's weak justifications.
Günün ilerleyen saatlerinde, Charlotte, bir erkeğin....... kendini temize çıkarma çabasından yorulduğunu farketti.
He was supposed to stab me in the yard later that day. But when the food fight started, man, I couldn't believe it.
Aslında seni daha sonra bıçaklayacaktı ama şu yemek kavgası başladığında gözlerime inanamadım.
Later that day, the kamikazes came in.
Günün ilerleyen saatlerinde kamikazeler geldi.
Later that day, I met Miranda at my favourite thrift store, to dig for buried treasure.
O gün daha sonra saklı hazineleri bulmak için Miranda'yla en sevdiğim ucuzcuya gittik.
Later that day, three single New Yorkers arrived in the City of Angels.
O gün daha sonra, üç bekar New Yorklu Melekler Şehri'ne geldi.
Later that day I got to thinking about fairytales.
O gün masalları düşünmeye başladım.
Later that day, we were in our old position overlooking Foy.
O günün ilerleyen saatlerinde, eski mevzimizden Foy'a bakıyorduk.
Later that day, I got to thinking about relationships... and partial lobotomies.
Daha sonra ilişkileri ve lobotomi ameliyatlarını düşünmeye başladım.
and then sick again... when I realized that we'd shared a spoon at the yogurt shop later that day.
Ama sonra üzüldüm, ve sonra yine midem bulandı çünkü geçen gün aynı kaşıktan yoğurt yediğimizi hatırladım.
I learned later that Holmes had survived three attempts on his life that very day.
Daha sonra öğrendim ki, Holmes, o gün üç defa ölümden dönmüştü.
It was only later in the day that a workman found the frame in a little storeroom under the salon care.
Aynı gün, ilerleyen saatlerde bir çalışan, resmin çerçevesini kare salonun altındaki küçük depoda bulmuştu.
I have another one here... that proves he wasn't booked until the 23rd of December, one day later.
Burada bir tane daha var ki, o da bir gün sonra, 23 Aralık'a değin tutukluluğunun kayda geçmediğini gösteriyor.
Later, one day I half achieved it in a house in the Via Matteo, and that night I vomited.
Daha sonra, bir gün Via Matteo'daki bir evde elde edildim, ve o gece kusmuştum.
But there's always tomorrow and the day after that and sooner or later you're gonna talk to me
Fakat bir de hep yarın vardır ondan sonraki gün ve ondan sonraki gün vardır ey ya da geç benimle konuşacaksın
I recall that day also because I closed the consulate half an hour later.
O günü hatırlıyorum çünkü konsolosluğu yarım saat sonra kapatmıştım.
I'm sure he sabotaged the plane and left his job that day or later.
Uçağı sabote edip o gün veya daha sonra işinden ayrıldığına eminim.
It is on a day like this one, a little later, a little earlier, that you discover, without surprise, that something is wrong, that you don't know how to live and that you never will know.
Yine böyle bir günde biraz daha geç, biraz daha erken saatte hiç şaşırmadan, bir şeylerin yanlış olduğunu, nasıl yaşayacağını bilmediğini ve asla bilemeyeceğini fark ediyorsun.
It is on a day like this one, a little later, a little earlier, that everything starts again, that everything starts, that everything continues.
Yine böyle bir gün biraz daha geç, biraz daha erken her şey en baştan başlıyor her şey en baştan başlıyor ve devam ediyor.
But then you came back, and later on the sixth day, in the evening, when we saw each other that started seeming like two days.
Ama sonra geri döndün ve sonra... altıncı günün akşamı birbirimizi gördüğümüzde... bu bana iki günmüş gibi geldi.
Then I found out later that what I had killed the other day was the legendary black lizard
Çok daha sonra anladım ki... o gün öldürdüğüm yaratık aslında... efsanevi kara kertenkeleymiş
If you hadn't said that, my career may have ended that day, instead of when it did, a couple of weeks later.
Eğer bunu söylemeseydin kariyerim o gün orada bitebilirdi gerçi bir kaç hafta sonra bitti ama.
With the election day so close I want to reverse that, so that win or lose I'll be able to say later on :
Seçimlere bu kadar az kalmışken bunu değiştirmek istiyorum, sonuçta kazansak da kaybetsek de sonradan şunu söyleyebilmeliyim :
Finally, realising that if there is no phone call the first day, there probably won't be one, or perhaps there will be one, but a day later,
Sonunda, fark etti ki ilk gün aramazsa, büyük ihtimalle aramayacaktı veya belki de arayacaktı, fakat ertesi gün,
Only the other day, Prime Minister Pitt called me an idle scrounger, and it wasn't until ages later that I thought how clever it would've been to have said,
Hemen sonraki gün, Başbakan Pitt bana "aylak hırsız" dedi, kaldı ki, bana...
We can table that for a later day.
Başka gün konuşuruz.
When they were revived a day later the computer adjustments made it appear that only 30 seconds had passed.
Bir gün sonra tekrar ayıldıklarında... ayarlamalar, sadece 30 saniye geçtiğini gösterecek şekilde yapılmıştı.
Then, a second later, something happened that changed us in a very deep and profound way from that day forward.
Ondan bir saniye sonra, bizi bugüne dek çok derin ve yoğun bir şekilde değiştiren bir şey oldu.
You know it's absolutely amazing to me to think to this day hundreds of years later that Sicilians still carry that nigger gene.
Biliyor musunuz, bugün oturup bu mevzuları konuşurken yüzyıllar önceki o Sicilyalılar'ın hala zenci geni taşıdığını bilmek çok acayip geliyor bana...
You just hope that, one day later they'll look back and say "Now I understand. Now I know why he did that."
Sadece bir gün geriye bakıp, "Şimdi anladım, neden öyle yapmış artık anlıyorum." demesini umarsın.
Later, when we all talked we realized that Reverend Jones had climbed Ffynnon Garw 5 or 6 times that day enough to make a young, fit man stiff and definitely too much for a man of 82.
Sonra, hep beraber konuştuğumuzda, anladık ki Saygı değer Jones o gün 5-6 kere Ffynnon Garw'a çıktı, Genç biri için kolay, 82 yaşındaki biri için çok zordur.
She was the first to walk even though I did it later that same day.
Ýlk yürümeye başlayan oydu, daha sonra aynı gün benim de yürümeme rağmen.
Then, a second later, something happened that changed us in a very deep and profound way from that day forward.
Birkaç saniye sonra bizi çok derinden etkileyecek ve değiştirecek bir olay gerçekleşti.
One day I learn that you're alive... a month later that your wife is alive.
Bir gün sizin hayatta olduğunuzu öğrendim bir ay sonra karınızın hayatta olduğunu öğrendim.
The ancient books told us that on this day, no sooner, no later... we were to enter the sanctuary and open this.
Eski kitaplarda bugün, ne daha öncesinde, ne de sonrasında mabede girip bunu açmamız gerektiği yazılıydı.
So later on that same day I developed a great hankering for some wild honey.
Aynı gün canım inanılmaz bir şekilde bal istedi.
Later that night, Miranda gave me the lowdown on her day.
O gece, Miranda bana günboyu yaşadıklarını anlattı.
Later that evening, as my birthday passed into the early hours of just another day I found myself alone on the street with Mr. Big.
Akşamın ilerleyen saatlerinde, doğumgünüm başka bir günün ilk saatlerine dönüşürken kendimi caddede Bay Büyük'le dururken buldum.
Later that night, Miranda gave me the lowdown on her day.
O gece, Miranda bana günboyu yasadiklarini anlatti.
Then three years later my husband ran off with some gal from the phone company and on the day that our divorce was finalized I stepped out of the courthouse and you know how you-you-you can see shapes in those big fluffy clouds?
Üç yıl sonraysa kocam telefon şirketinde çalışan sevgilisiyle kaçmıştı. Boşanmamız kesinleştiği gün mahkeme binasının dışına adım attım. Büyük, yumuşak, kabarık şekilleri olan bulutları bilir misiniz?
You know, the only idea that I have is that one day, maybe sooner, maybe later, I'm gonna make a great mom.
Bugünden çıkardığım tek düşünce er ya da geç bir gün harika bir anne olacağım.
If you opened late that day, your customers just came back later.
O gün dükkanı biraz geç açtın o kadar. Müşteriler sonra geri geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]