Life support translate Turkish
1,292 parallel translation
Life support no longer functioning.
Yaşam desteği devre dışı.
The doctors, they're thinking of taking him off the life support.
Doktorlar... hayat destek ünitesinden çıkartmayı düşünüyorlar.
See, all I want is I just want a release so I can take him to the hospital because I think that when he sees the condition the baby is in, he will understand why they're gonna take the life support away.
Çocuğu için zırıldadı. Onun serbest bırakılmasını istiyorum böylece onu hastaneye götürebileceğim, sanırım bebeğin durumunu kendi gözleriyle görürse neden destek ünitesinden çıkartmak istediklerini anlayacaktır.
"l, Cosmo Kramer having just seen the movie The Other Side of Darkness and not wanting to be in a coma like that lady in the movie hereby want Jerry Seinfeld to remove my life support feeding machine, lung blower, et cetera, et cetera, et cetera."
"Ben, Cosmo Kramer... The Other Side of Darkness filmini yeni görmüş biri... olarak ve filmdeki kadın gibi komaya girmek istemediğim için Jerry Seinfeld'in solunum cihazı,... beslenme cihazı ve benzeri cihazları kapatmasını istiyorum."
I'll have to switch to auxiliary life support.
Yedek hayat destek ünitesine geçiyorum.
Here are the environmental controls, and life support functions.
Çevresel kontroller burada, ve yaşam destek fonksiyonları.
That's how much power went into life support.
Yaşam destek sistemi için, harcanan güç miktarı.
Life support is nearly gone.
Yaşam desteği neredeyse gitti.
- Everybody, go to your own life support!
Herkes başlıklarını taksın!
We may not have enough life support left to get back into the cargo bay for the nukes, much less to go down to the comet.
Kuyrukluyıldıza inmek bir yana, bombaları almak üzere kargo bölümüne geçmek için bile yeterli oksijenimiz kalmamış olabilir.
Rerouting life support.
Yaşam desteği kapandı.
Life support is marginal.
Yaşam desteği çok az.
Life support is...
Hayat destek sistemleri...
Target their ventral engines and life support.
Ön motorlarına Ve yaşam destek sistemlerine nışan alın.
Direct power to life support, rotational systems, and transportation.
Elimizdeki enerjiyi yaşam desteği yerçekimi ve nakliyeye yönlendirin.
Life support technicians, prepare for departure.
Yaşam destek teknisyenleri, kalkışa hazırlanın.
Anything more, and we'll start losing propulsion, deflectors even life support.
Daha fazlasını yapacak olursam, itiş gücünü ve hatta yaşam desteğini kaybetmeye başlarız.
Do you know how much time we have left on life support?
Yaşam desteği ne kadar dayanır?
Computer systems down, long-range com system is dead, life support nonexistent.
Bilgisayar yok, haberleşme yok, yaşam desteği yok.
Hooked up to a life support system?
Bir yaşam destek ünitesine bağlı olarak?
If the tests show no brain activity over the next few days you're gonna have to think about continuing life support.
Birkaç gün boyunca testlerde hiçbir beyin faaliyeti görülmezse... ... yaşam desteğine devam konusunu düşünmeniz gerekecek.
The other option is that we keep Zoe on life support until we can deliver the baby full-term.
Zoe'yi yaşam desteğinde tutarız ve bebeği zamanında dünyaya getiririz.
He's on full life support and breathing fine.
Tam yaşam desteği alıyor ve nefesi iyi durumda.
- There's no time. Once these lights flicker out, all the patients on life support are going to die.
— Zamanımız yok bir kez elektrik giderse tüm hastalar hayat desteğini kaybedip ölecek.
Well, that's great, but, right now, I'm more concerned with little things, like, oh, I don't know, say, life support?
Bu harika, ama, bazı şeylerden dolayı endişeliyim, aynı, bilmiyorum, söyleye bileceğim, yaşam destek sistemleri gibi.
I've shut down life support everywhere but Decks 1 and 5.
1 ve 5 Güverteler hariç heryerde yaşam destek sistemlerini kapattım.
Primary systems are on line, including life support.
Ana sistemler devrede, yaşam desteği devrede.
No propulsion systems, no weapons, no life support.
Pardon anlayamadım? Metne ait başka bir cümleye daha eriştim.
Shut down life support.
Şu anda Işınlama Odası 2'deler.
No, I don't want to risk shutting down their life support.
Hayır, Yaşam destek sisteminin kapanması riskine girmek istemiyorum.
Okay, I'm taking power from life support.
Tamam, yaşam destek sisteminden, güç aktaracağım.
We recycle the energy- - use it to power everything from life support to replicators.
Dönüştürülmüş enerjiyi- - yaşam destekten tutunda, sentezleyicilere kadar her şeyde kullanırız.
Life support is failing.
Yaşam desteğini kaybediyoruz.
Life support has fallen to critical levels.
Yaşam destek sistemi kritik seviyeye düştü.
Stasis chambers- - independent life support for each unit.
Evet. Dondurma ünitesi- - herkese bağımsız bir hayat destek ünitesi.
Computer, cut life support to all decks and reroute available power to the stasis units.
Bilgisayar tüm yaşam destek sistemini kes ve gücü dondurma ünitelerine aktar.
He reinitiated life support and woke the crew.
Hayat destek sistemlerini çalıştırarak müretebatı uyndırdı.
Deck 1 1 is losing life support.
Güverte 11, yaşam desteğini kaybediyor.
It will be given to the subcommittees on life support and agriculture.
Yaşam destek ve çifftlik alt komisyonlar.
Yeah? Well, the life-support machine called and.... Stupid.
Yaşam destek makinesi aradı.
It took him over a year to modify the old life-support system into a transmitter.
Yaşam desteğini vericiye dönüştürmek bir yılını aldı.
And Tain was able to modify that life-support system and create a subspace transmitter. Yes.
Bu asteroid bir hapishaneye dönüştürülmden önce
Well that makes sense,... for a plant to support human life there must be some sort of Carbon - based vegetation, right?
Bu mantıklı,... insan hayatını destekleyecek bir bitkinin karbon tabanlı olması gerekir, değil mi?
I am the form of human being whose entire life... with a child to support... depends on her tits and this balloon... and the capabilities of her physical grace... and imaginary inventiveness... with which I can appear to express something of interest... in the air... which some other dumb bitch would be unable to imagine... or would fall down trying to perform.
Bende kendine ve bakması gereken çocuğuna bakma derdinde olan ve bunun içinde hayal gücünü fiziksel çekiciliğiyle birleştirip sırf ilgi çekebilecek bir şey yaratma uğruna diğer başka aptal bir fahişenin yapamayacağı veya yapmaya çalışırken düşeceği... havada asılı balon numarasıyla hayatını sürdürmeye çalışan bir kişiyim tamam mı?
Starboard cargo porthole's blown. We could go in with the EVAs, but there's not much left in the life-support packs.
EVA'larla gidebiliriz, ancak oksijen tankları tükenmek üzere.
Something to do with life-support systems... alternate atmospheres, that's all I know.
Alternatif atmosferde yaşam destek sistemleri gibi şeyler. Sadece bunu biliyorum.
In two decades, the earth will be unable to support human life.
Yirmi yıl içinde Dünya, insan yaşamını desteklemez hale gelecek.
With the support of the Queen Mother, your life may be spared.
Ana İmparatoriçe'nin tavassutuyla belki canın bağışlanabilir.
We've crossed paths here and there over the years and he was even loaned out to B5 for a while when the place first went online to troubleshoot the alien sector and work out the life-support systems, analyze the...
Geçmişte yollarımız pek çok kez kesişmişti. Hatta ilk açıldığında B5'te de görev yapmıştı. Yabancı Mahallesi'ndeki koşulları ayarlamak ve...
At best, I can keep him going for the next 24 hours on life support.
Yaşam desteğiyle en fazla 24 saat dayanabilir.
Tricylic life-support systems.
Üçlü yaşam destek sistemi.
support 90
supportive 34
support system 18
support systems 16
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26
supportive 34
support system 18
support systems 16
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26