English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Like you don't know

Like you don't know translate Turkish

7,657 parallel translation
You know what that's like, listening to a bunch of people memorialize someone they don't even know?
Bu duyguyu biliyor musun? Tanımadıkları birini anarken bir avuç insanı dinlemek?
You know, you two... you like to get your hands all over everything, don't you?
Siz ikiniz her şeye burnunuzu sokmaya bayılıyorsunuz değil mi?
Don't you know he's gonna fuck you like he fucked me?
Beni devirdiği gibi seni de devireceğini bilmiyor musun?
And I don't know about you, but I'd like to do it again.
Seni bilmem ama ben bir ara tekrar yapmak isterim.
I'm not even sure if I like him but, we've had a couple dates and I just, I don't know, I just feel as though I should be straightforward with you.
Ben bile ondan hoşlandığımdan emin değilim ama bir kaç kez buluştuk ve ne yapacağımı bilemedim. Bunu sana direk söylemeyi düşündüm.
Sounds like you don't know how much to pay a baby-sitter.
Galiba bakıcılara ne kadar ödendiğini bilmiyorsun.
Yeah, I know. I meant like "Don't fuck me, if you still have feelings for your ex,"
Eğer eski karına karşı bir şeyler hissediyorsan, sakın benimle sevişme.
You know I don't like that voice.
O sesi sevmediğimi bilirsin.
- Hmm-mm, I don't know if you'll like this one actually.
Bunu seveceğinden emin değilim.
I-I don't know, you know, I feel like...
Bilmiyorum.
Sounds like you don't know him as well as you think.
Sen de onu sandığın kadar tanımıyorsun.
Got the rest of your life like that to get whipped into a frenzy by the females. I don't know why you want to start now.
Kadınlar seni hayatının geri kalanında çıldırtacak zaten, neden şimdi başlıyorsun?
Mr. Douglas, I know you don't like your view, and as soon as a recovery suite is open, I'm going to move you.
Bay Douglas, manzaranızı beğenmediğinizin farkındayım. Şifa odası açılır açılmaz odanızı değiştireceğim.
Don't know that I'll ever come back to a hospital again after you blindsided me like that.
Beni o kadar hazırlıksız yakaladın ki bir daha hastaneye gidebilir miyim bilmiyorum.
I don't know if you started the "dogs like to hump people's legs" fad, but think about it, you started the shoes on the line, and the mullet.
Köpeklerin insanların bacağını becermekten hoşlanması seninle mi başladı bilmiyorum ama elektrik teline asılı ayakkabıları ve aslan yelesini sen başlattın.
I know you don't like me driving without a license.
Ehliyetim olmadan araba sürmemi sevmediğini biliyorum.
You know, it's funny. Some people don't like to kiss after garlic.
Bazı insanlar sarımsak yedikten sonra öpüşmeyi sevmezler.
It's just... hard, finding out you don't know someone like you thought you did.
Sadece..., tanıdığınızı sandığınız bir kişiyi hiç tanımadığınızı öğrenmek zor.
- I know you don't like party games.
- Parti oyunlarını sevmediğini biliyorum.
And what if you hate it? A-and if you do it for me and-and you don't like it, I don't know, you might blame me.
Ve bu işi benim için kabul edersen ve sonra hiç sevmezsen, beni söyleyebilirsin.
I don't know what you like to eat when you're upset.
Üzgün olduğunda ne yemeyi seversin bilmiyorum.
You don't know what that's like.
Bunun nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
You know, it's like who are these smiling people that we don't know?
Tanımadığımız gülen insanlar gibi değil mi?
I'll admit, you know, maybe Lolly and I don't share the same taste in film, but you know, it's not like we have to have everything in common.
Kabul ediyorum, belki de Lolly ile filmden aynı tadı alamıyor olabiliriz ama bu her şeyimizin benzer olması gerekiyor demek değil ki.
Well, I don't know anybody like you in New York.
New York'ta senin gibi birini tanımıyorum.
You know how you have those certain friends who you don't see for years and then when you see them again, I's like nothing's changed, and you can just pick right up where you left off?
Yıllarca görmediğin arkadaşların nasıl olabiliyor, ve onları gördüğünde hiçbir şey değişmemiş ve kaldığı yerden devam edebiliyorsun
You don't know him like I do, Eddie.
Onu benim kadar tanımıyorsun Eddie.
Caroline, don't act like you know more about gadgets than me.
Caroline makineleri benden daha iyi biliyormuşsun ayağına yatma.
They don't know what it's like until you're up there, telling the truth and being painted as a liar.
Tanık kürsüsünde doğruyu söylemene rağmen bir yalancı olarak suçlanana kadar bilmezler.
You don't know men like that or you do?
Yoksa öyle adamları tanımıyor musunuz?
I don't know if I can be with someone who would even consider being with someone like you.
Senin gibi biriyle birlikte olmayı düşünen biriyle beraber olur muyum bilmiyorum.
You don't know what it looks like or sounds like.
Ne görüntüsünü ne de sesini bilirsiniz.
I don't know, I thought we would, like, come here... the guy would be like, "I'm sorry... I just thought... " You know, there's been a mistake.
Buraya geldiğimizde... üzgünüm bir hata olmuş... bebeğinizin kalbi sağlam değil yada başka bir şey diyeceklerini zannediyordum.
I hope you don't feel like I've been trying to pressure you into that, you know,
Umarım seni buna zorladığım şeklinde bir hisse kapılmıyorsundur.
I don't know. I just got this feeling like Maybe you need to talk.
Bilmiyorum, ben sadece...
Oh, don't act like you don't know his name...
- Onun adını bilmiyormuş gibi davranma...
Are you saying you ain't following me like you don't know what I'm saying, or are you just repeating this bullshit about, you ain't been following me?
Ne dediğimi anlamadığın için mi "seni izlemiyorum" diyorsun yoksa "seni izlemiyorum" diye aynı palavrayı mı sıkıyorsun?
You don't know what it was like around here.
Buralarının nasıl olduğunu bilmiyorsun.
But if I'm being honest with you, Ava, since you got out, sometimes I feel like I don't know who you are anymore.
Ama dürüst olmam gerekirse Ava çıktığından beri bazen artık seni tanımıyormuşum gibi geliyor.
Since you got out, sometimes I feel like I don't - know who you are anymore.
Çıktığından beri bazen artık seni tanımıyormuşum gibi geliyor.
You don't know what it's been like.
Yerinde olmak nasıl bir şey bilmiyorsun.
You know I don't like long good-byes.
Biliyorsun Uzun vedalardan hoşlanmam.
Well, it's easy to say the townspeople, but, like, everything you've been taught is true from the day you were born, like, I don't know, racism or something like that, can be every bit as oppressive as some outside force.
Kasaba halkının demek kolay ama ama doğduğumuz günden beri size öğretilen her şey doğrudur ırkçılık ya da onun gibi bir şey mesela dış bir güç kadar zulmedici olabilir.
You don't know what it's like to lose a child!
Bir çocuk kaybetmenin ne demek olduğunu bilmiyorsun!
Please don't blame what he did to Annelise on me because you know things like this happen. That's not what I was saying.
Adamın Annelise'e yaptıklarından beni sorumlu tutma lütfen çünkü böyle şeylerin olabileceğini sen de biliyorsun.
And I see I'm a have to fatten you up,'cause I don't know how you think you gonna have my grandbabies with hips like that.
Ve bakıyorum da seni şişmanlatmamız gerekecek çünkü bu kalçalarla bir toruna sahip olamam gibi.
- Well, right now, because you don't know whether it is or not, it exists in both states, like Schrodinger's cat.
- Şu an canlı mı değil mi bilmediğin için iki ihtimal de mevcut durumda. - Schrödinger'in kedisi gibi.
I get why you don't like me, you know?
Beni niye sevmediğini anlıyorum, tamam mı?
As much as I'd love to tell you "I told you so," I don't know. Kinda like our chances here, guys.
"Sana söylemiştim." demeyi ne kadar çok istesem de bilmiyorum, durumumuzu sevdim ben gençler!
Hear the guy out. [SIX] I know you don't like it.
Biliyorum sevmediniz.
I know you don't like him, ma'am, but he is risking his life for this.
Efendim, ondan hoşlanmadığınızı biliyorum ama bu iş için hayatını riske atıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]