English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Like your brother

Like your brother translate Turkish

880 parallel translation
Are you disappointed that I look like your brother's friend?
Kardeşinizin arkadaşına benzemem, sizi düş kırıklığına mı uğrattı?
You don't like your brother-in-law.
Eniştenden hoşlanmıyorsun.
Like your brother.
Kardeşin gibi.
Yeah, like your brother!
Evet, kardeşini öldürttüğüm gibi!
- Are you just like your brother?
- Sen de kardeşin gibi misin?
How come you never got an education like your brother Charley?
Neden sen de ağabeyin Charley gibi okula gitmedin?
Son, I'd be happy if you'd give me... something like your brother's given me.
Oğlum, kardeşininki gibi bir şey versen... mutlu olurdum.
He was no good, like your brother.
İyi biri değildi, aynı kardeşin gibi.
" Why don't you be more like your brother?
" Neden abin gibi yapmadın?
Frank, I like your brother.
- Frank, kardeşini sevdim.
You're just like your brother!
Sen de tıpkı ağabeyin gibisin!
How do you like your brother with his new little addition?
Yeni ekiyle kardeşini nasıl buldun?
Once you're well situated, you can get married, like your brother.
Eğer iyi bir yer bulursan, kardeşin gibi sende evlenebilirsin.
Not like your brother.
Ağbin gibi değil.
You should've been a priest, like your brother. You wouldn't worry about a job.
Ağabeyin gibi rahip olsaydın, iş konusunda endişelenmezdin.
♪ Pretty baby... ♪ I'd like to be your sister, brother Dad and mother too, pretty baby...
Güzel bebek... Hem kız, hem erkek kardeşin hem de annen ve baban olmak istiyorum, güzel bebek...
You came to see me because you are lonely... because it is lonely sitting like an outsider... in so happy a house as your brother's- - lonely riding on the moors with no one at your side.
Beni görmeye geldin çünkü yalnızsın... çünkü ağabeyininki gibi mutlu bir evde bir yabancı gibi oturmak yalnızlık... yanında kimse olmadan ata binmek yalnızlık.
If you don't mind, Dr. Watson, I'd like to have a little talk with your brother, sir.
Sorun olmazsa, Dr. Watson, kardeşinizle küçük bir konuşma yapmak isterim, efendim.
You don't seem like a product of the Dai family. Does your brother approve?
Dai ailesinden çıkma biri gibi durmuyorsun.
But to get your pleasure from not taking, From cheating yourself deliberately Like my brother did today,
Ama karşılık beklememekten zevk almak kardeşimin bugün yaptığı gibi bile bile kendini kandırmak çıkar sağlamamaktan, karşılığını almamaktan bir insanın bundan daha büyük kötülük yapamayacağını anlamıyor musun?
Here is your husband, like a mildewed ear blasting his wholesome brother.
Bu da şimdiki kocan. Bozuk bir kara tohum gibi, kardeşinin sağlığını kemirip yok etmiş. Kör müsün sen?
Wouldn't you and your brother like to come and have dinner with us sometime?
Kardeşinizle birlikte bir gün bize yemeğe gelir misiniz?
Miss Danaher, we'd like a word with your brother.
Bayan Danaher, ağabeyinizle biraz konuşmak istiyoruz.
Your brother doesn't act like a Hun, but like a Roman.
Kardeşin Hun gibi değil de Romalı gibi hareket ediyor.
Your brother is going through hard times, like most businessmen are.
Her işadamı gibi kardeşiniz de zor zamanlar geçiyor.
I can't cross your palm like my brother does... but I've got something just as good.
Kardeşimin yaptığı gibi sana rüşvet veremem ama senin için daha iyi şeyler düşünebilirim.
Like all of your kid brother's old pals.
Kardeşinin eski dostları gibi.
Vincent, you don't know how lucky you are... to have done one painting like that cypress in there... or those sunflowers that your brother showed me.
Vincent, ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun şu selvi tablosunu yapmış olduğun için veya kardeşinin gösterdiği ayçiçeklerini.
Your brother's very lucky to have a place like this all his own.
Kardeşin böyle bir eve sahip olduğu için gerçekten çok şanslı.
What would your brother say if I told him you tried a thing like that?
Bu yaptığını abine söylesem ne der?
Looking after your brother is like poking hot butter in a wildcat's ear.
Kardeşinle ilgilenmek Vahşi bir kediye sataşmak gibi bir şey.
When they hang in your arms like an old laundry bag... it's all over, brother.
Kollarınla sardığın zaman boş çuval gibi duruyorsa... o iş bitmiştir dostum.
But when your brother comes, I want you away from here... like a shot from a pistol. That fast.
Ama ağabeyin geldiğinde buradan hemen gitmenizi istiyorum fişek kadar hızlı.
A boy like that Would kill your brother
O çocuk senin ağabeyini öldürdü
Oh, Natalia, your brother and I would like to share a toast with you.
Oh, Natalia, kardeşin ve ben seninle kadeh kaldırmak istiyoruz.
Third, an old friend of ours is involved, a certain Charles... whose rap sheet makes your brother in law's look like a "good citizenship" award.
Charles adında eski bir tanıdığımız da işin içindeymiş. Kayınbiraderinin sabıka kaydının, onunkinin yanında esamesi bile okunmaz.
Your brother's like a revolution.
Erkek kardeşiniz tam bir devrim gibi!
Your old man's been blasted out of his wheels. And your king-sized brother's been twisted like a pretzel.
İhtiyar baban sandalyesinden havaya uçtu büyük boy kardeşinse kraker gibi un ufak oldu.
When your brother came at Easter we made a deal and he said : " Do what you like, whatever the cost.
Kardeşin Doğu'ya geldiğinde bir anlaşma yaptık ve " Ne istersen onu yap. Fiyatı ne olursa olsun
I was told about your courage, and I would like you to be my brother.
Senin, geleceği parlak bir çocuk olduğunu duydum ve kardeşim olmanı istiyorum. O yüzden, senin için geldim.
I'd like to meet your brother Pete.
Kardeşin Pete ile, tanışmak isterdim.
My brother, your presence fills me with emotion... because you're like me...
Senin kişiliğin beni duygulandırıyor çünkü sen de benim gibisin. - Çok naziksin. - Yetenekli adam.
Anyway, I like better the rurales than working for your brother.
Fakat yinede, kardeşin için çalışmaktansa köylü olmayı tercih ederim.
Well, I guess you're kinda stuck, with your brother takin'off like that.
Burada kalakaldın, sanırım. ... ağabeyin çekip gidince...
Now, uh, you figure that your brother had to walk around the side of the house like this.
- Şimdi... - Anlattığınıza göre, kardeşiniz evin bu kısmını bu şekilde dolaşmak zorunda kalmış.
I do not like you or your brother
Seni ya da kardeşini sevmiyorum
Would your brother go swimming on a rainy day like that?
Kardeşin öyle bir yağmurlu günde yüzmeğe gider miydi?
Just like your elder brother, get a Ph.D.
Tıpkı abin gibi doktora bile yapabilirsin!
That's like shooting at your own brother.
Kardeşine ateş ediyorsun!
Your brother's still like a big kid.
Kardeşin hâlâ koca bir çocuk.
It was a good idea not to let your little brother come to the funeral... and see Tommy like this. Yeah.
Küçük kardeşinin cenazeye gelmesine izin vermemen iyi bir fikirdi ve Tommy'i böyle görmemesi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]