English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Living or dead

Living or dead translate Turkish

123 parallel translation
Hundred camels to which will bring back Mohammad living or dead!
Muhammed'i ölü ya da diri getirene 100 deve verilecek!
Didn't know if she was living or dead.
Oldü mü, kaldı mı bilmiyordum.
Not knowing whether she's living or dead.
Yaşıyor mu, öldü mü bilmemenin.
Ask anybody here if your big-city cops ever cared about us, living or dead.
Metropol polislerin, sağ veya ölü, bizi hiç umursamadı.
Living or dead? - Living.
Sağ mı, ölü mü?
Victory for every female living or dead... who has suffered under the temporary defeat of masculine insensitivity to their inner lives.
Bunu, ölü veya diri, bütün kadınlar için başaracağım. Bunu özel hayatlarında sürekli olarak erkeklerin... egoizmine yenilen kadınlar için yapacağım.
I want them all tied down, living or dead.
Hepsini bağlanmış olarak istiyorum, canlı ya da ölü.
Any resemblance between any real person... living or dead, is purely coincidental.
Bu dünyada ölümle yaşam arasında Rastlantısal olarak kalmış biri gibi.
I'm wondering If you're living or dead.
Ölü mü diri mi olduğunu merak ediyorum.
If you could have dinner with one person, living or dead whom would you choose?
Ölü ya da diri, biriyle yemeğe çıkma şansın olsaydı kimi seçerdin?
You find him. Living or dead.
Onu ölü ya da diri bulun.
If you could have dinner with one historical personage, living or dead... who would it be?
Tarihe mal olmuş, yaşayan ya da ölmüş bir kişiyle yemek yeme şansın olsaydı, Kimi seçerdin?
I DEFY ANY MALE, LIVING OR DEAD,
Yaşayan ya da ölü her erkek tarafından zamanla..
But I am posting a reward... $ 500 out of my own pocket... for knowledge of that dear child, living or dead.
Fakat kendi cebimden 500 $ lık ödül koyuyorum... o çocuk hakkında her hangi bir şey... bilen varsa ve söylerse diye.
Living or dead.
Ölü ya da diri.
It isn't good for people living or dead, except maybe...
Burası ne yaşayanlar ya da ölüler için uygun bir yer. Şeyler dışında...
All resemblance to people living or dead is purely coincidental and independent of the will of the author.
Yaşayan ya da ölmüş gerçek kişilerle olan benzerlikler tamamen tesadüfi ve yazarın isteği dışındadır.
Living or dead
Ölü ya da diriyken
Living or dead?
Yaşayan mı, ölü mü?
I don't want anything to do with her, living or dead.
Onun için bir şey yapmak istemiyorum, ister yaşasın ister ölsün.
You have to think of somebody, anybody, living or dead.
Yaşayan yada ölmüş herhangi birini düşünmek zorunda kaldın mı?
"If you could have lunch with anyone, living or dead, who would it be?"
"Birisiyle öğle yemeği yeme imkanınız olsaydı, yaşayan ya da ölmüş, kim olurdu?"
"The brave men, living and dead, who struggled here, " have consecrated it far beyond our poor power to add or detract.
" Burada çarpışan cesur gazi ve şehitler... onu bizim aciz gücümüzün çok ötesinde kutlu kılmışlardır.
I don't know who are happier, the dead or the living.
Kimler daha mutlu bilmiyorum, ölen mi yaşayan mı?
If we could delay or prolong the period in which the body is apparently dead while the heart is alive we'd have a living body with only the barest life-spark present.
Vücudun görünürde ölü olduğu, ama kalbin canlı kaldığı süreyi... bir miktar uzatsak veya geciktirsek... hafif bir yaşam kıvılcımına sahip bir vücudumuz olur.
Or Pop Henderson who has cataloged the dead for so long he feels closer to them than he does the living?
Ya da bu kadar uzun süre ölüleri sınıflandıran Pop Henderson onlara yaşayanlardan daha çok yakınlık duyuyor?
I need the body of a woman who recently died violently. If I succeed in transforming her into a living-dead woman... who or what could stand in my way?
Eğer kadını yaşayan ölüye çevirmeyi başarırsam kim ya da ne yoluma çıkabilir?
There's no man, alive or dead, who's gonna fault you for living.
Ölü ya da diri, hiçbir erkek yaşıyorsun diye seni suçlayamaz.
Light and dark, hot or cold... living... or dead... mankind is attracted by the polarities.
Karanlık ve aydınlık, soğuk ve sıcak... ölüm... yada yaşam... insanoğlu kutuplar tarafından çekiliyor.
I charge you on your living soul, Lucy Seward, that you do not die or think of death until this great evil which has fouled your life is true dead himself!
Yaşayan ruhuna emrediyorum Lucy Seward sakın ölme ya da ölmeyi aklından bile geçirme. Taa ki hayatını mahveden o büyük kötülüğün kendisi ölene dek.
I am not living for dead people anymore, Mother. Not for your sister or my father. Not even for you.
Ben ne kız kardeşin, ne babam ne de senin için yaşıyorum.
Is it the dead man or the living man?
Yaşayan mı ya da ölen mi?
Just as we no longer believe that the stars control our fates or the spirits of the dead haunt the living.
Aynı, yıldızların hayatımızı kontrol ettiğine, ya da... ölülerin ruhlarının yaşayanları takip ettiğine inanmadığımız gibi.
Who are more numerous, the living or the dead?
Hangisi daha çoktur, hayat mı yoksa ölüm mü?
Dead or alive, you " re living trash!
ÖIü ya da diri sen yaşayan bir çöplüksün!
Either to let her go on living wherever she is and never know what happened or she can be dead, and I get to find out everything.
Ya onu rahat bırakacağım, yaşamına devam edecek ve ne olduğunu asla bilmeyeceğim ya da ölmüş olabilir ve ben her şeyi öğreneceğim.
What kind of joke? We'll both go and lay down on the living room floor and pretend we're dead or sick.
Salonda yere yatıp ölü taklidi yapacağız.
"Once called, Eyghon can also take possession of the dead..... but its demonic energy soon disintegrates the host..... and it must jump to the nearest dead or unconscious person to continue living."
"Çağrıldığında, Eyghon ölülerin bedenlerine de hükmedebilir ama şeytani güç zamanla bedeni parçalar ve yaşamaya devam edebilmesi için en yakındaki ölü ya da baygın kişiye geçmesi gerekir."
Or how about puttin'a dead cow in his living room?
Ya da oturma odasına ölü bir öküz koyalım?
Not knowing whether you're lying dead in a ditch somewhere or living it up.
ÖIüp kaldın mı, bir çukurda çürüyor musun yoksa kendini mi kaybettin bilmeden yaşamak.
LIVING IN A STATE OF PANIC EVERY TIME HE DISAPPEARS, NOT KNOWING IF HE'S ALIVE OR DEAD.
Her kayboluşunda panik yaşayarak, öldü mü kaldı mı bilmeden.
I only hope the person who would stop his living isn't born yet. Or is already dead.
Tek sevindiğim, onu sivri zekalıktan kurtaracak birinin daha doğmuş olmaması ya da çoktan ölmüş olması...
What if we've been exposed to some radiation,... or some virus that's gonna mutate us into the Night of the Living Dead?
Ya radyasyona maruz kaldıysak,... ya da bizi Yaşayan Ölülerin Gecesine transfer edecek mutasyonu geçirmemize neden olan bir virüs kaptıysak?
A wise man doesn't mourn the living or the dead, since we have never been, me... nor you...
Akıllı bir kişi tutmaz yasını ne dirinin, ne ölünün, Zira hiçbirimiz asla, ben... ne de sen...
You may not marry the living or bury the dead.
Yaşayanları evlendirip ölüleri gömemeyeceksiniz.
Dead or alive, you're living trash!
ÖIü ya da diri sen yaşayan bir çöplüksün!
" I don't judge the living or the dead.
" Yaşam ve ölüm hakkında hükümler vermem.
I don't judge the living or the dead.
Yaşayan ölüleri yargılamıyorum.
Who can be pope, king or sultan, and presides over living and dead?
Papa, kral ya da sultan kim olabilir, yaşama ve ölüme kim hükmedebilir?
Anybody bearing a Muslim name, dead or living, three generations back in the line, must be erased.
Müslüman adıyla olan diri veya ölü dede, ata her şeyi yok edeceğiz.
Bring him dead or living.
Ölü ya da diri getir buraya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]