Dead on translate Turkish
5,924 parallel translation
But your hand-boob coordination is dead on.
Ama el-meme koordinasyonun maşallah baya iyi.
Dead on.
Bitik mi?
It's archaic, but it's dead on.
Çok eski ama hala kullanılıyor.
He turns up dead on your doorstep.
ve ölüsü kapımda ortaya çıktı.
But brendan was already dead so there isn't any in his lungs, But we did find traces of it On the outer crest of his left nostril.
Brendan ölmüş olduğu için akciğerlerinde bir şey yoktu, ama sol burun deliğinin üzerinde kalıntılarını bulduk.
You can't swing a dead animal up on this Hill without hitting some genius who attended a Communist rally.
Kasabada kominist mitingine katılmış o kadar dahi varken istediğin birini alıp sallandıramazsın.
He sent a dead rat on last Sunday.
Geçen Pazar ölü bir fare gönderdin.
We say everything's designed to be seen dead front on, evenly lit.
Her şeyin önden görünecek şekilde yapıldığını ve eşit ışıkla aydınlatıldığını düşünüyoruz.
And, hey, only use the dead drop from now on.
Ve bundan sonra sadece zulandakileri kullan.
On August 6, 1931 Leon Bismark "Bix" Beiderbecke, one of the jazz era's most influential musicians, was found dead in his Queens apartment at the age of only 28.
6 Ağustos 1931'de caz tarihinin en etkileyici müzisyenlerinden biri olan Leon Bismark "Bix" Beiderbecke 28 yaşındayken, sevgilisinin dairesinde ölü bulundu.
" There are places on earth where it is easier to cross from the living to the dead and back again.
"Yeryüzünde yaşamdan ölüme geçişin ve tekrar geriye dönüşün daha kolay olduğu yerler vardır."
Dead right. It makes me think we should hold on to what's important.
Ölüm tamam.Önemli olan şeyleri tutmamız gerektiğini düşündürüyor.
If they were gonna kill you, you'd already be dead. I'm on my way.
Öldürecek olsalardı, şimdiye çoktan ölmüştün.
They got a dead federal agent in an underground freezer on the West Side of the compound.
Evin batısındaki yeraltı sığınağının içindeki dondurucuda ölü bir federal ajan var.
Well, we have a Russian submarine that's compromised our fiber optics array, dead at the bottom of the Bering Sea, with one of our assets on board begging us to save him.
Fiber optik kablolarımızdan veri çalan Bering Denizi'nin dibinde bir denizaltı ve mürettebatta onu kurtarmamız için yalvaran bir varlığımız var.
She was dead the moment she laid eyes on you.
Senin gözlerinin içine bakarak öldü.
These kids go missing on my watch, I'm as good as dead.
Eger çocuklar benim nöbetimde kaçirilirsa ben öldüm demektir.
Of course if you drop dead of a heart attack, I may have to kill her on general principle.
Tabii eger kalp krizinden gidersen genel ilkelere dayanarak onu öldürmek zorunda kalabilirim.
We don't carry names and addresses of dead bodies on us.
Üzerimizde cesetlerin isimlerini ve adreslerini taşımıyoruz.
Anybody who's on the surface at that point is dead.
Güneş doğduktan sonra yüzeyde kalan ölür.
I learned to rely on dead things.
Ölü şeylerle anlaşmayı öğrendim.
Strange thing- - she had molasses on the soles of her shoes when she was shot dead this morning.
Garip olan... bu sabah vurularak öldüğünde ayakkabılarının altında pekmez vardı.
Why is your penis on a dead girl's phone?
Penisin ölen kızın telefonunda ne arıyor?
Why is your penis on a dead girl's phone?
Penisin, ölen kızın telefonunda ne arıyor?
Sam, why is your penis on a dead girl's phone?
Sam, neden penisin ölü bir kızın telefonunda?
This is Ms. Thomas on her home-security system, dragging her nanny's dead, bloody body out of the house.
Ev güvenlik sisteminde gördüğünüz üzere Bayan Thomas dadılarının kanlı, ölü bedenini evden dışarı sürüklüyor.
If he were to make it across, he'd have to focus and keep his tires dead center on the boards.
Karşıya geçerse, odaklanıp lastiklerini tahtaların merkezinde tutmak zorundaydı.
Why waste extra time on some worthless dead drug user?
Neden ölü bir uyuşturucu bağımlısı için fazla zaman harcasınlar ki?
Why would anyone go to so much trouble... just to keep watch on the dead?
Kim ölüleri izlemek için bu kadar zahmete girer?
You're going to be as dead as a fish on a slab any second now, all floppy and making smells.
Birazdan tahtadaki bir balık kadar ölü olacaksın, bıngıl bıngıl ve pis kokulu.
Thought you might not change your mind just cuz your friend's dead. So I got a lil'lady with a flower tattoo on her back.
Arkadaşının ölümünün fikrini değiştirmeyebileceğini düşününce sırtında çiçek dövmesi olan bir genç hanım getirdim.
Mike's got me dead to rights on two murders.
Mike, iki cinayetten içeri tıkar beni.
All she wanted was to hold a baby, but instead it looked like she was about to have another dead kid on her hands...
Tek yapmak istediği eline bebek almaktı ama bunun yerine ölü bir bebeği alacakmışa döndü.
Everyone on that list. Everyone on that Dead Pool. It doesn't matter if they're wendigos, or werewolves, or whatever.
O listedeki herkesi, ölüm havuzundaki herkesi wendigo, kurt adam ya da başka bir şey olması fark etmez hepsini kurtaracağım.
So the idea is, what if you kill someone on the dead pool, but you can't send the proof?
Yani soru şu ; ölüm havuzundaki birini öldürüp de... -... kanıt gönderemezsen ne olur?
Tell him number one on the list is dead.
ÖDEME YAPILMASI İÇİN GÖRSEL DOĞRULAMA GEREKLİ. Ona listenin başında yer alan kişinin öldüğünü söyle.
Especially when there's a dead pool with your name on it.
Özellikle de senin de adının bulunduğu bir ölüm havuzu varken.
Just know that everyone like us, everyone with some kind of supernatural ability is on the dead pool.
Şimdilik, bizim gibi olan herkesin, doğaüstü güçleri olan herkesin... -... ölüm havuzunda olduğunu bil yeter.
You're still number one on the dead pool.
- Ölüm havuzunun başında sen varsın hâlâ.
They get to be a name on our dead pool.
Bizim ölüm havuzumuzda yer alacaklar.
Three people still on the dead pool.
Hâlâ ölüm havuzunda olan üç kişi.
And I carried you, carried your corpse... into your room, and I put your dead body... on your bed, and then you just- -
Seni taşıdım. Senin cesedini odana taşıdım ve ölü bedenini yatağına koydum sonra sen...
Come on, then - Team Not Dead!
Hadi o zaman, Yaşayan Takım.
I swear on my dead grandma, Shakuntala Devi.
Ölü büyükbabam Shakuntala Devi üzerine yemin ederim.
When they arrive, they'll find your dead body on the floor and Rose's pretty corpse beside it.
Geldiklerinde, yerde senin cesedini bulacaklar ve tabi ki Rose'un tatlı bedeninin hemen yanında.
He puts it on Crosley's desk and says, dead serious,
Crosley'nin masasına koydu ve ciddiyetle şöyle dedi :
And then once he was dead, he was put on ice.
Öldürüldükten sonra da buzlu küvete konulmuş.
So we're relying on the map of a dead guy?
Ölü bir adamın haritasına güveniyoruz?
Add another 503 who died later from injuries sustained on the battlefield, plus 61 missing and reported dead.
Daha sonra savaş yaralarından ölen 503 askeri de ekle. Kayıp ve öldü denilen 61 kişi daha.
Anybody who's on the surface at that point is dead.
O sırada dışarda olan ölür.
I'm on a lot of drugs right now, can you not tell me I'm dead?
- Şu an kafam çok güzel, ölümden bahsetmesen, olmaz mı?
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230