English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Mak

Mak translate Turkish

7,660 parallel translation
I really do want to get to know you.
Sizi gerçekten tanımak istiyorum.
Like Coulson's been saying, know your enemies.
Coulson'un söylediği gibi, düşmanını tanımak lazım.
- We don't need to get to know each other.
- Birbirimizi tanımak zorunda değiliz.
Because I don't want to lug yours around.
Çünkü seninkileri taşımak istemiyorum.
Now, Toby, I'll need help hauling him if he can't walk.
Şimdi Tobby, eğer yürüyemiyorsa taşımak için yardımın lazım olacak.
Dominic wants to know his enemy before making a move on him.
Dominic harekete geçmeden önce düşmanını tanımak istiyor.
If you don't mind having some company this weekend... I'd love to meet them and... Get to know you.
Eğer bu hafta sonu misafir kabul edersen gelip onlarla tanışmak ve seni daha iyi tanımak isterim.
I think it just became too much for him, carrying that secret around.
Sanırım bu ona çok ağır gelmiş, bu sırrı taşımak yani.
There are things for all of us that even all the time in the world wouldn't be able to erase.
Hepimiz için bir şeyler var. Dünyadan bunu kazımak her zaman mümkün olmaz.
And call me crazy, but I think I was meant to know you.
İstersen bana deli de ama sanırım kaderimde seni tanımak var.
I was just trying to get to know you a little bit.
Ben sadece seni biraz tanımak istedim.
Um, a woman could have killed Helen and put the cord around her neck, but there's no way she would have been strong enough to haul her body up in the air.
Um, bir kadın olabilir Helen öldürmüş ve kordon boynuna, ama o-cekti yolu yok yeterince güçlü olmuştur cesedi taşımak için havaya.
Met him?
Tanımak mı?
I mean, he drools a lot. He can't walk, so I have to carry him around most of the time.
Yani, salyaları akıyor, yürüyemiyor o yüzden çoğu zaman onu ben taşımak zorundayım.
Yeah, well, a real relationship is about getting to know someone on a level deeper than sex.
Gerçek bir ilişkide birini tanımak seksten daha derin bir seviyedir.
The robot has a backpack that can carry me.
Robotun beni taşımak için sırt çantası bile var.
This law is simply an excuse to root out the Protestants.
Bu ferman Protestanların kökünü kazımak için bir bahane.
Is it possible to truly know another person?
Bir insanı gerçekten tanımak mümkün müdür?
- I mean, it wasn't hard to recognize you, even with that little creep-stache.
O değişik bıyıkla bile seni tanımak çok da zor değildi.
And it might be a good way for us to get to know each other better.
Ve birbirimizi tanımak için güzel bir yol olabilirdi belki bu.
So, if it means giving her a little more free time, then I'm willing to pick up the slack.
Eğer ona biraz boşluk tanımak istersen elimi taşın altına koyabilirim.
There's enough here for Child Services to take your son away.
Çocuğunuzu sizden uzaklaştımak için yeterli derecede çocuk servisleri mevcut.
We're about to take this to a whole new level.
Bütün bunları başka bir seviyeye taşımak üzereyiz.
Well, if someone owns a club, it's my job to know them.
Bir kulübün sahibi ve onu tanımak da benim işim.
It's perfect for hauling kids, hauling groceries and hauling ass.
Çocukları, malzemeleri ve kıçımızı taşımak için harika bir araç.
You wanna know about your new partner, Burgess?
Yeni ortağını daha iyi tanımak ister misin Burgess?
It's just a matter of getting to know them.
Sadece tanımak gerekiyor.
But, nonetheless, she has to haul her great weight up the beach and get beyond the reach of the tide.
Ancak yine de, bütün ağırlığını kaldırmak ve kendini gelgitin sahilde ulaşamayacağı yerlere taşımak zorunda.
They say Henri schemed to move the cemetery and buy the land for a pittance.
Henri'nin mezarlığı taşımak için dolap çevirdiğini ve üç kuruşa arsayı aldığını söylüyorlar.
But something that you'll probably find out the more we get to know one another.
Ama birbirimizi daha iyi tanımak için yaptığımı anlayacaksınızdır.
So it takes time to be able to, um... To get to know each other, I guess.
Birbirimizi daha iyi tanımak biraz zaman alır.
Delivering pizzas, shoveling snow, bagging groceries, trimming trees, whatever I could hustle.
Pizza teslim etmek, kar temizlemek, poşet taşımak,... ağaç budamak, elimden ne gelirse.
Once those modules have landed, you don't want to move them.
Modüller indiğinde onları taşımak istemezsiniz.
Son, you're getting far too heavy for me to carry.
Oğlum, seni taşımak giderek zorlaşıyor.
Then why should we learn to recognize our feelings?
O halde neden duygularımızı tanımak için öğrenmek gerekir?
I want to move Laura to the country.
Laura'yı şehrine taşımak istiyordum.
This is our chance to learn more about our planet and maybe even save it.
Gezegenimizi daha iyi tanımak ve kurtarmak için bir şans bu.
Yeah, but it's part of who you are... and I wanna know all about you.
- Evet ama senin bir parçan yani. - Seni tamamen tanımak istiyorum.
Can you please move this thing?
Bu şeyi taşımak misiniz?
Wouldn't you like to know a bit about him before you marry him?
Evlenmeden önce onu biraz tanımak istemez miydin?
We need help to haul the meat back.
Eti kampa taşımak için yardım lazım.
Carrying Glass will be hard so we need to get ahead as far as possible.
Glass'i taşımak zor olacak bu yüzden mümkün olduğunca hızlı ilerlemeliyiz.
Why don't I get to carry the rifle?
Neden Tüfek taşımak için olsun değil mi?
Leaks more, we gotta carry her.
Kaçaklar daha biz onu taşımak lazım.
Take my arm, let's carry ya.
Kolumu tut, en ya taşımak edelim.
It's not gonna be able to move as fast as me, in the maze.
Bu olacak labirent, benim kadar hızlı taşımak mümkün değildir.
What our women sacrifice to bear the nation's children, our men sacrifice by defending the country
Bu ulusun kadınları çocuklarımızı taşımak için... nasıl fedakarlık yapıyorsa... erkeklerimiz de ülkelerini korumak için aynı şekilde fedakarlık yapıyor.
That momentum would then carry it on into the farthest reaches of the universe.
Bu ivme Ardından evrenin uzak köşelerine içine taşımak istiyorum.
This is a wonderful opportunity for you to get to know the real me.
Bu gerçek beni tanımak için için harika bir fırsattır.
It's open-carry.
Burada silah taşımak serbest.
Mm. Then he might stop wanting to get to know me.
O zaman beni daha fazla tanımak istemeyebilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]