English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Make it count

Make it count translate Turkish

246 parallel translation
Hold that fire till you can make it count.
Menzile girene kadar ateş etme.
Let's make it count. Come on.
Yetişmeye çalışalım.
Make it count.
Bekleyin.
We'd better make it count.
Bunu da hesaba katsak iyi olur.
Well, we... we grab each moment, and we make it count.
Tamam, biz biz her anı yakalayalım ve onları sayalım.
Make it count.
Vur onu.
Just make it count.
Bunu unutma.
We got an hour, so let's make it count.
Bir saatimiz var, kullanalim.
And for you seniors, it's your last one, so make it count because you'll remember it for the rest of your lives.
Son sınıflar, bu son maçınız, hakkını verin çünkü hayatınız boyunca unutmayacaksınız.
For someone who says he hates hospitals as much as he does, your sure make it count when you want to, Grandpa.
Hastanelerden nefret ettiğini kim söylemiş, istediğin zaman senin için hiç fark etmiyor, Büyükbaba.
When you shoot, make it count.
Atış yaptığınızda hedefi vurun.
Well, if we're gonna go down, we might as well make it count, right?
Pekala, eğer batacaksak, bari buna değecek bir şey yapalım tamam mı?
Let's make it count.
Madem geldin, işe yarasın.
We may only get one shot, so make it count.
Sadece bir kez ateş edebiliriz, bu yüzden dikkatli ol.
Make it count.
Başarısız olmayın.
Let's make it count!
Adam gibi dolduralım bunu!
Guys, if this is gonna be it, let's make it count.
Çocuklar, eğer bu olacaksa, bunu da sayalım.
Got to get to 125 to make it count.
İşe yaraması için 125 olması lazım.
Make it count!
- Şaşirtin!
Better make it count.
İşe yarasa iyi olur.
Let's make it count.
Bunlar da değsin.
Let's make it count.
- Müzik. - Tamam.
- Make it count. - Told me we ain't getting any more.
Başka alamayacağımızı söyledi.
But you only get one flush so make it count.
Ama sadece bir sifon çekebileceğini hesaba kat.
We may not have another chance like this. Let's make it count.
Bir daha böyle bir fırsatımız olmayabilir, iyi değerlendirelim.
Make it count.
İyi değerlendir.
You make it count, right?
... çok sert vurursun, hesabının ödetirsin değil mi?
Still, you gotta count yourself lucky, considering those who didn't make it.
Yine de bunu yapamayanları düşününce kendini şanslı saymalısın.
The Cabinet of Ministers, represented by Count Törring here is offering me the regency of Bavaria in case it becomes necessary to make our King Ludwig II abdicate.
Burada Kont Törring tarafından temsil edilen. Bakanlar Kurulu beni Bavaria kral naibi yapmayı öneriyor, Kralımız Lugwig II'nin tahttan çekilmesi gerekirse diye.
Make it nice and slow so I can count the hairs on that hand.
Efendice ve yavasça elindeki killari sayabileyim.
Five thousand francs a year at play and four thousand in clothes and jewels make nine thousand and three thousand francs which we count for food does it not make your twelve thousand francs?
3000 de yiyecekler için eklersek işte size yılda 12.000 frank kazanç.
It's looking good but if we're gonna do this, why don't we make changes that really count?
İyi görünüyor ama bunu yapacaksak, yapmışken önemli değişiklikler yapsak?
Al and I got drunk so many times I can't count them all... but we never got so shitfaced we couldn't make it back in.
Al ile birlikte o kadar çok sarhoş olduk ki, sayısını hatırlamıyorum ama asla geri dönemeyecek hale gelmedik.
Count it and make sure.
Sayarak al.
But Now that we're here in flesh and blood, I could maybe make a request, and it'd still count, huh?
Ama... şimdi canlı kanlı burada olduğuma göre... bir istekte bulunsam olur, değil mi?
However, the best count we have been able to make is half of what it was seven years ago. Not good news.
Yine de, yapabildiğimiz en iyi sayım yedi yıl öncesinin yarısı kadar.
- Don't count on it. Once an argument moves into the bedroom, a woman can always get the man to make up.
Bir tartışma yatak odasına taşındıysa, kadın erkeği ikna eder.
You wanna count it? Make sure I didn't cheat you?
Say Seni aldatmadığımdan emin ol.
It's called Make Every Day Count, starring Peter Griffin as himself.
Adı da Her Gününün Değerini Bil, başrolde de Peter Griffin.
I'll make another run, but don't count on it.
Bir tur daha koşacağım, ama buna fazla güvenme.
If we get into it, make every shot count.
Eğer oraya gideceksek, her atışını vurmalısın.
On the count of... Let's make it five.
Üç dediğimde-
I know I can count on you to make it happen, right?
Bİliyorum ki bu işi yapabileceğine güvenebilirim değil mi?
Count, make conceal it.
Kont susturun onu.
You know, Charlie, something I learned running fo r office... is that it's good practice to make a list of friends and enemies, and to make sure all the people that count are on one side or the other.
Biliyor musun Charlie, seçim yarışında öğrendim ki... düşmanlarının ve dostlarının listesini çıkarmak ve... mühim kişilerin şu veya bu tarafta olmasını sağlamak önemli.
Doesn't count if they don't make it.
Hasta öldüyse bir şeye yaramaz
Let's make it count.
Hadi adam gibi yapalım.
It's not much, but we gotta make it count.
Fazla bir şey yok.
Always count on him to tackle a bad situation and make it worse.
Her zaman kötü bir durumu daha da kötüye sokar.
I'd count to ten, make a wish, and if it went out, my wish would come true.
10'a kadar sayar, bir dilek tutardım. Ve ışıklar söndüğünde, dileğim gerçekleşirdi.
To follow your dreams and to make each and every moment count as it was your last.
Hayatın her anını sanki son anınız gibi yaşamanız gerektiğidir değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]