Make your choice translate Turkish
333 parallel translation
Please make your choice.
Lütfen seçin.
Make your choice.
Seçiminizi yapın.
Make your choice.
Seçimini yap.
Perhaps you'd prefer to be left alone for a moment to make your choice.
Kararınızı vermeniz için sizi bir süre yalnız bırakayım.
Make your choice, Moses.
Seçimini yap Musa.
Esteban, make your choice.
Esteban, seçimini yap.
Make your choice, please.
Seçimlerinizi yapın lütfen.
Make your choice!
Seçimini yap.
So make your choice and we'll rejoice in never being free
# Öyleyse yapın seçiminizi de Keyif verelim size
Make your choice.
Seç birini.
make your choice.
Seçimini yap.
Look up there and make your choice.
Seç bakalım şuradan birini.
Make your choice now.
Seçimini şimdi yap.
Make your choice.
Tercih senin!
Follow for all the imperial bungalow and better make your choice of the... finest treasure of the Empire.
İmparatorluk Evi için peşimden gelin ve İmparatorluğun en iyi hazinelerinden beğendiğinizi seçin.
Then make your choice.
Öyleyse seçimini yap.
You pay your money, you make your choice.
Paranı ödediysen, seçimini yapabilirsin.
♪ Go ahead, make your choice
# Yap artık seçimini
Shall I put the little red one back on so you can make your choice?
- Daphne. - Kırmızıyı tekrar giyeyim mi?
Make your choice now Sink or swim
Şimdi seçiminizi yapın Batın ya da yüzün
# Make your choice'cause you got to grow up to be successful #
Seçimini yap çünkü başarılı olmak için büyümen lazım.
So make your choice.
Tercihinizi yapın.
Officer Sun... make your choice.
Subay Sun... seçimini yap.
- Make your choice, kid.
- Seçimini yap evlat.
You will still have to make your choice.
Yine de seçim yapmak zorunda kalacaksınız.
Since you are so good as to make choice of coffee, I'll not run contrary to your opinions, but don't you find that rather heating?
Kahve seçiminizden dolayı... bu fikrinize uyacağım... ancak bu sizce de iştah kapatıcı olmaz mı?
You've made your choice, the only choice you could make.
Sen seçimini yaptın, yapabileceğin tek seçim.
This is your choice, and this is the time to make it, right now.
Şimdi seçim senin ve bu sefer karar vereceksin.
I admire your ability to make so measured a choice.
Bu derecede ölçülü bir tercih yapabilme yeteneğinize hayranım.
I let you make your own choice and you stayed with me.
Kendi seçimi yapmana izin vermiştim ve sen de benim yanımda kaldın.
You better make your first choice the right one.
Seçimin tek seferde doğru yapsan iyi olur.
It's your choice to make.
Seçim sana kalmış!
And, Tom, if it were your intention to do anything to bring down David Brice then I'd have no choice but to make sure that you didn't get away with it.
Tom, David Brice'a zarar verecek bir şey yapmaya kalkışırsan sana engel olmaktan başka seçeneğim olmaz
What choice are you going to make with your music?
Peki müziğinle neyi seçiyorsun?
Look, I had to make a choice with your father.
Baban konusunda bir karar vermeliydim.
You ask me to believe that if I make a choice other than the one in your history books, then your past will be irrevocably altered.
Benim, eğer sizin tarih kitaplarınızda yazandan farklı bir seçim yaparsam, geçmişinizin düzeltilemeyecek bir şekilde değişeceğine, inanmamı istiyorsunuz.
You should be free to make your own choice.
Kendi seçimini yapma özgürlüğün olmalı.
- Let's make it your choice.
- Senin seçimine bakalım.
Now, you can either do this the hard way,... or you can make it work for you. It's your choice. What do you mean?
Ya işi yokuşa sürebilirsin ya da sorunlarını çözmesini sağlayabilirsin.
They'll make a pizza pie with a topping of your choice.
Pizzanı neyli istersen öyle yapacaklar.
After you make a selection, your choice will come up on one of the 57 monitors...
Seçiminizi yaptıktan sonra seçiminiz 57 ekrandan birinde...
Go but apart, make choice of whom your wisest friends you will and they shall hear and judge'twixt you and me.
Git en akıllı dostlarını seç getir, dinlesinler bizi, hakem olsunlar.
It wasn't your choice to make.
Senin tercih hakkın yoktu.
But if you wish to make that connection, that would be your choice, not mine.
Eğer bu bağlantıyı kurmak isterseniz, bu sizin tercihiniz olur.
Make up your mind. Your choice.
Seçim senin.
That was a terrible choice you had to make, Kao Sin. Between your family and your home.
Ailen ve vatanın arasında seçim yapmak zorunda olman, korkunç bir şeydi K'ao Shin.
We don't want you to make a choice that'll affect your whole life based on the wrong criteria.
Hayatının tümünü etkileyecek bir seçim yapmanı istemiyoruz yanlış bir kritere dayanarak.
You have your own choice to make, Aragorn.
Sen Seçimini Yapmalısın, Aragorn.
Your choice. Just make a decision.
Karar ver, sadece karar ver.
All I can do is strive to follow your example and to make the wise choice.
benim yapabildiğim herkesin örnek alabileceği akıllı bir seçim yapabilmektir.
This isn't your choice to make.
Bunu yapmak senin seçimin değil.
make your move 45
make your mark 16
make yourself useful 91
make yourself comfortable 203
make yourself at home 414
make yourselves at home 87
make your point 24
make your mind up 18
make yourselves comfortable 43
your choice 325
make your mark 16
make yourself useful 91
make yourself comfortable 203
make yourself at home 414
make yourselves at home 87
make your point 24
make your mind up 18
make yourselves comfortable 43
your choice 325
choices 35
choice 102
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
make it work 61
choice 102
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
make it work 61
make it last 17
make it up 16
make me proud 45
make me happy 23
make it two 94
make me 142
make love to me 50
make a statement 17
make a hole 97
make a decision 55
make it up 16
make me proud 45
make me happy 23
make it two 94
make me 142
make love to me 50
make a statement 17
make a hole 97
make a decision 55