English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Make it work

Make it work translate Turkish

2,343 parallel translation
I'm sure you can make it work.
Bunu yapabileceğine eminim.
We're gonna make it work.
- Bu işi adamakıllı yapalım.
Like, I secretly wish I could alter the laws of the universe, change who we are and magically make it work out?
Sanki gizliden evrenin kanunlarıyla oynayıp kim olduğumuzu değiştirerek mucizevi bir şekilde bunu yürümesini istiyormuşum gibi mi?
I could show you how to keep it all together and make it work.
Sana her zaman nasıl birlikte olduğumuzu göstereyim İşine yarayabilir.
And if giant rabbit can lay chocolate eggs, maybe you and Edna can find a way to make it work.
Eğer koca bir tavşan çikolatalı yumurta yumurtlayabiliyorsa belki Edna ve sen bu ilişkiyi yürütmenin bir yolunu bulabilirsiniz.
That's why I've done everything that I can to make it work.
Bu yüzden yapabileceğim her şeyi yapmaya çalıştım.
We'll make it work.
Bunu yapacağız.
Well, now we just got to make it work during battle.
Şimdi sadece, savaş sırasında çalışmasını sağlamak kaldı.
I've been trying to be a good mom to both Bay and Daphne, and deal with your anger and the lawsuit and Toby and trying to figure out how to make it work with Regina and...
Hem senin öfkenle, hem şu davayla hem de... Regina ile işleri nasıl yoluna koyacağımı bulmaya çalışıyorum ve...
We'll just have to make it work.
Bir yolunu bulmak zorundayız.
But we will make it work.
Ama bunun bir yolunu bulacağız.
You have a lifetime of not being together To make it work.
Bunun işe yaraması için birlikte yaşamayacağın bir ömür var önünde.
After I couldn't, you know... make it work with you, I panicked.
Seninle olmayınca, birden telaşa kapıldım.
- Let's make it work, guys. Yeah.
- Şu işi halledelim, beyler.
The only way to make it work is with a guy in the industry.
Bu işin yürütmenin tek yolu, sektörden biriyle birlikte olmak.
And so she's gonna try to make it work with Stan for the, for the kid's sake.
Rachel'da bebeğin iyiliği için Stan'la işleri yoluna sokmaya çalışacak.
How'd you make it work?
Nasıl yürüteceksin?
I have to make it work with Brody.
Brody'le ilişkimi yürütmem gerek.
Every opportunity, I make it work- -
Her fırsatı mümkün kılıyorum...
Yeah, you make it work as best you can.
Evet, elinden geldiğince yapıyorsun. Anladık!
You can't make it work'cause you suck.
Sen bir sey olduramazsin çünkü çok kötüsün!
We'll make it work.
Bir yolunu buluruz.
I know it's tempting to try to make it work, but there's better guys out there.
Seni kandırmaya çalışmasını anlıyorum ama etrafta daha iyi adamlar var.
It'll look normal by lunch, make it work in a couple days.
Öğle yemeğine kadar düzeltirim, birkaç güne kadar da tam çalışır.
God, you make it work.
Tanrım, kılıfına uyduruyorsun.
But it takes an evil-twin Universe with backward-flowing time to make it all work.
Ama fikrinin doğru olması için zamanı tersine doğru akan şeytani bir ikiz evren olması gerekiyor.
I gave up my whole weekend to teach you sad sacks how to work together, even used a little movie magic to make it look legit.
Size beraber çalışmayı öğretebilmek için tüm hafta sonumu heba ettim gerçekmiş gibi göstermek için biraz film büyüsü bile kullandım.
It shows you that hard work doesn't make you a genius.
Sıkı çalışmanın seni bir dahi yapmayacağını kanıtlıyor.
I'm gonna make you look incredible, amazing. So be ready to bring it,'cause it's gonna be fun, but it's gonna be a lot of work.
Şahane bir iş yapacağız, elinizdeki her şeyi ortaya koymalısınız.
I'll never make it through work.
İşlerimi yapabilecek miyim acaba? Ben de aynıyım.
Make it someone I can work with, will you?
Birlikte çalışabileceğim birini yap, tamam mı?
At least make it look like you still work here.
En azından burada çalışıyormuş süsü ver.
Look, it's work, I swear I'll make it up to you, okay?
Bak, bu işle ilgili, söz veriyorum telafi edeceğim, tamam mı?
I wonder, isn't it done by Lady Fox who uses Acoustic Power? I am really curious that... in this world, who can make... so many powerful killers to work for him?
Merak ediyorum, acaba Akustik Güç kullanan Lady Tilki mi yaptı? kim kendisi için çalıştırtabilir... gerçekten çok merak ediyorum.
It will make my work difficult, if you deny me access to you.
Sana erişemezsem bu işimi zorlaştırır.
Well, that smile might make all the girls at the church social swoon, but it's not going to work on me.
O gülüğün kilise cemaatindeki kızları bayıltabilir, ama bende işe yaramaz.
It's not fun, I know that, but this is our situation and for the girls'sake, we gotta find a way to make this work.
Hoş bir şey değil, bunu biliyorum ama içinde bulunduğumuz durum bu ve kızların iyiliği için, bu işi halletmenin yolunu bulmalıyız.
We'll make it work.
Bakarız.
If she doesn't make it, years of hard work goes down the drain.
Eğer başaramazsa, yılların ağır çalışması boşa gider.
You're tough, beautiful, sexy, and ambitious, and you're throwing away your happiness'cause you think it's gonna make you better at work.
Sen ; sert, güzel, seksi, hırslı birisin. Kendini işte daha iyi hissedeceğini sandığın için mutluluğunu bir kenara atıyorsun.
And I will work as long as I can, as hard as it takes to make that happen.
Ayrıca çalışabildiğim kadar,... ne kadar çok çalışmam gerekse de çalışacağım.
Make it fast,'cause this is a place where people actually work for a living.
Biraz hızlı ol, çünkü burası insanların yaşamak için gerçekten çalıştıkları bir yer.
I know it's gonna be a little weird with everyone reading characters inspired by themselves, but I wanna make it clear... This book is a work of fiction.
Biliyorum biraz garip olacak herkesin kendinden esinlenilen karakteri okuması ama şunu belirtmek istiyorum bu kitap tamamen bir kurgudur.
The key to undercover work- - you got to make it look real.
Gizli çalıştığın sırada, her şeyini gerçekçi göstermelisin.
I know we didn't work out the first time and I know it doesn't make any sense and I know it doesn't make any sense but I can't shake the feeling that we belong together.
İlk seferinde yürütemediğimizin farkındayım. Saçma geleceğinin farkındayım... Saçma geleceğinin farkındayım ama birbirimize ait olduğumuz hissini bir türlü içimden atamıyorum.
And it's certainly less than what I'm accustomed to, but I can make that work.
Düşündüğümden daha az ama bu işi yapabilirim.
I don't have time. I gotta make this thing work now. It's not just Jane, you know, it's my life.
benim zamanım yok burayı çalışır hale getirmeliyim sadece Jane için değil kendim için de, anlıyor musun?
To do it, Muhammad had to win over the trust of both the pagan and Jewish tribes and make them work with each other and with his newly arrived Muslim community.
Hz.Muhammed bunun için hem Yahudilerin hem Paganların güvenini kazanabilmeliydi ve onları birbiriyle ve müminlerle beraber çalışmaya ikna etmeliydi.
♪ I'm gonna work harder ♪ ♪ What? ♪ ♪ I'm a survivor, I'm gonna make it ♪ ♪ What?
* Azimliyim, başaracağım *
That forever, no matter how hard you work, how many futile sacrifices you make, how deeply you commit, you know it will always be another's hand that feeds you.
Sonsuza dek, ne kadar çalıştığının önemi yok kaç tane başarısız kurban verdiğinin önemi yok ne kadar derin bir uğraş verdiğinin... Sen biliyorsun ki, bu seni besleyen kişinin elindedir.
She said that she wanted to make the marriage work, but it didn't.
Evliliğin yürümesini istediğini söyledi ama yürümemiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]