English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Maybe an hour

Maybe an hour translate Turkish

419 parallel translation
- Maybe an hour or two will be enough.
- Belki bir iki saat yeter.
Maybe an hour.
Belki de bir saat.
Maybe an hour.
Belki bir saat.
- Maybe an hour or so?
- O zaman bir saat sonra.
We've gained maybe an hour.
Belki bir saat kazanmış olduk.
No Well, maybe an hour or two
Şey, belki bir ya da iki saat.
I was gone maybe an hour.
1 saat kadar kaldım orada.
If Mr. Spock helps me, maybe an hour.
- Spock yardım ederse bir saat.
Fire's about 2 hours, maybe an hour and a half old.
Ateş, yaklaşık 1,5 saat önce sönmüş.
- Maybe an hour isn't enough time.
- Belki de 1 saat yeterli değildir.
Maybe 30 minutes, maybe an hour.
Yarım saat, bir saat kadar sürer.
Oh, he went out maybe an hour ago.
- Bir saat önce ayrılmış olabilir.
That took maybe an hour, and the empty cars came back here.
Bu, bir saat falan alıyordu ve boş vagonlarla buraya geri dönüyorlardı.
Oh, maybe a minute, maybe an hour.
Belki bir dakika, belki bir saat sonra, ama kesinlikle gelecek.
Maybe an hour. Maybe more.
Belki bir saat, ya da daha fazla.
Maybe an hour, 45 minutes?
1 saati 45 dakika yapalım mı?
She'll be back any minute now, or in an hour, or maybe tomorrow.
Birazdan dönecektir, ya da bir saat içinde, belki de yarın.
- Yes, sir, half an hour, maybe less.
- Evet bayım, yarım saat, belki daha az.
He may be able to conceal his handwriting for an hour, two hours, maybe even longer, but as fatigue sets in, he will revert to his real handwriting.
El yazısını bir ya da iki saat gizleyebilir belki daha uzun süre ancak yorgunluk başlar başlamaz gerçek el yazısına dönecektir.
I'd say you got about an hour, maybe less, to get out of town.
Burayı terk etmek için aşağı yukarı bir saatin var diyelim.
- Maybe 4,000 miles an hour.
- Belki saatte dört bin mil.
Oh, half an hour maybe.
Belki yarım saat.
Do you realize that my time is worth $ 1000 an hour, maybe more?
Benim saatim bin dolar eder, belki de daha fazla.
Come back in half an hour and maybe you will. Get lost.
Yarım saat sonra gel, belki izlersin.
- Maybe half an hour.
- Yaklaşık yarım saat önce.
An hour, maybe.
Belki bir saat.
Take maybe half an hour.
Yarım saat sürebilir belki.
We got an hour, maybe less.
Bir saatimiz kaldı, belki daha az.
An hour, maybe less, he says.
Bir saat, belki daha az, diyor.
I'm off in an hour, and I thought you'd maybe like to come over.
Bir saat sonra işim bitiyor. Belki de gelmek istersin diye düşündüm.
1 / 2 an hour maybe, - yes-, 45 minutes, - 45-, could be an hour. - oh Christ -.
- Yarım saat. - Tahmin et! - 45 dakika...
Father had just died... maybe a quarter of an hour before we met.
Babam henüz ölmüştü belki tanışmadan 15 dakika önce.
Maybe tomorrow I can sneak an hour off, and we can have lunch in the zoo.
Belki yarın bir saat kaçamak yaparım, hayvanat bahçesinde beraber öğlen yemeği yeriz.
Maybe it was one of his wishes, like leaving her alone, waiting pointlessly for half an hour or an hour or two, I don't know...
Yarım saat, bir ya da iki saat, "O" yu yalnız bırakıp amaçsızca bekletmek isteklerinden birisi olabilirdi, bilemiyorum...
It has been here for half an hour, maybe for a week.
Yarım saattir burada. Belki de bir haftadır.
- An hour, maybe two, maybe less.
- Bir iki saat, belki daha da kısa.
Maybe we could get to that in about an hour. What do you think?
Belki bir saat sonra yaparız.
Maybe half an hour later, but not more.
Yarım saat sonra falan, yarım saati geçmemiştir.
I must have been there for about an hour and a half or so, maybe two.
Bir buçuk belki de iki saat kadar orada kalmış olmalıyım.
An hour ago, maybe more.
Bir saat önce falan.
I'll take a nap for about, maybe, half an hour or so.
Ben de yarım saat kadar uyurum. Hatta belki daha fazla.
I don't know, an hour, hour and a half maybe.
Bilmem, bir yada bir buçuk saat olabilir.
It's like blasting along the highway, going 90, maybe 100 miles an hour.
Bu, otoyolda son sürat 150 km. belki de 170 km ile gitmek gibi.
- Maybe a half an hour.
- Yarım saat.
Maybe about an hour.
Belki bir saat kadar.
Maybe you'll think completel differently in an hour.
Belki de bir saat içinde farklı düşüneceksiniz.
- Half an hour, maybe less.
- Yarım saat veya az.
Maybe we should be paying more than $ 6 an hour. Hey, hold it.
Anlıyorum.
- That should be an hour, maybe.
- Muhtemelen 1 saat lazım.
Well, maybe I'm mismanaging my 3.20 an hour.
Şey belki saatlik aldığım 3,20 doları çarçur ediyorumdur.
Maybe you like being the object of pity, begging for quarters, sleeping in the rain, listening to a half an hour of fire and brimstone for a bowl of soup.
Belki acınılacak biri olmayı seviyorsun. Çeyreklik için yalvarmayı, yağmurda uyumayı,.. ... bir kâse çorba için, yarım saat boyunca...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]