Maybe you should go translate Turkish
980 parallel translation
Maybe you should go check on them.
Belki onlara bir bakmalısın.
Maybe you should go further, say, Cambridge.
Belki biraz daha uzaklara gitmelisiniz, Cambridge gibi mesela.
Maybe you should go to Paris.
Belki sen de Paris'e gitmelisin.
I think maybe you should go to Chuck and tell him yourself.
Belki de Chuck'a senin gidip kendin söylemen gerektiğini düşünüyorum.
If you really can't write, maybe you should go find a job.
Gerçekten yazamıyorsan belki de bir işe girmen en iyisi.
Steve, then maybe you should go further?
- Stephen, belkide burdan gitmeliyiz?
Maybe you should go lie down.
Gidip uzansan iyi olur.
Maybe you should go away for a while.
Belki bir süre uzaklaşabilirsin.
Maybe you should go to the hospital.
Belki hastaneye gitmelisin.
[radio] oh dear, maybe you should go to a clinic!
Oh tatlım, belkide hastaneye gitmelisin.
Maybe you should go out and meet some.
Belki çıkıp birkaçıyla tanışmalısın.
But maybe you should go by the club and check it out.
Belki kulüp tarafına gidip kontrol etmelisin.
Maybe you should go back to the motel.
Motele dönsen iyi olur.
Maybe you should go back...
- Belki de sen dönsen iyi olur. - Ben mi?
Then maybe you should go home.
O zaman, belki eve gitmelisin.
Maybe you should go out on some ops yourself.
Belki de birkaç operasyona da siz katılmalısınız.
Maybe you should go home again and think things over.
Belki de eve dönüp bunu tekrar düşünmelisin.
Maybe you should go down to the riverbank, Ann... and look into the water.
Belki nehir kıyısına gitmelisin, Ann ve suya bakmalısın.
Maybe you should go to car 564.
Belki de vagon 564'e gitmeniz gerekiyordur.
You're acting strange. - Maybe you should go home.
Belki de eve gitmelisin.
Maybe you should go to your room and play.
Belki de odana gitmeli ve orada oynamalısın.
Maybe you should go home and rest.
Belki sen eve gidip dinlensen iyi olur.
Maybe you should go with a prizefighter.
Belki de asilerle gitmen gerekirdi.
- Maybe you should go.
- Belki de gitmelisin.
Maybe you should go check again.
Bir daha kontrol etsen iyi olur.
Maybe you should go out to the garage and see.
Belki garaja gidip görmelisin.
Maybe you should go.
Belki de gitmelisiniz.
Or maybe you think I should've let those cracker bastards... go right ahead and castrate me?
Yoksa o piçlerin beni hadim etmelerine izin mi verseydim?
This may sound silly to you, but maybe what I should do is go to one of those computer mating places.
Bu sana saçma gelebilir ama belki yapmam gereken bilgisayarla eş bulan yerlerden birine gitmek.
Maybe I should ask him to leave the apartment and go home with you?
Belki de ona evden vazgeçip sizinle gelmesini söylemeliyim değil mi?
You know, I've been thinking, Robin, maybe we should take a couple of days off, get a boat, go up to the lake or something.
Düşünüyorum da Robin, belki birkaç günlüğüne uzaklaşsak, gölden ileri tekneyle açılabiliriz mesela.
You know... maybe you should get outta here. Go back to the States when you're feeling better.
Belki de buradan çıktığında Amerika'ya dönmelisin o zaman kendini çok daha iyi hissedersin.
Well, if you wanna give in, maybe you should just go.
Pes edeceksen, belki de gitmelisin.
And, on the other hand, maybe you should forget what you've read about your father and go in there and find out for yourself.
Ama diğer taraftan, belki baban hakkında ne okuduğunu unutmalısın ve oraya girip kendin öğrenmelisin.
- Maybe you should just go to a singles bar.
Belki sadece yalnızlar barına gitmelisin.
Maybe you should just go to bed.
Belki sadece yatağa gitmelisin.
Maybe you should just go back to New York or Detroit or Baltimore.
Belki de New York'a veya Detroit'e, ya da Baltimore'a geri dönmelisin.
you know, maybe i should go... just to be on the safe side.
Gece yapıyorum. Ve saçbandı giyiyorum.
- Maybe you should just go with them.
- Belki siz de onlarla gitmelisiniz.
Maybe you guys should go work in the 3.2 kids.
Belki de uğraşıp 3,2 çocuk ortalamasını tutturmalısınız.
- MAYBE I SHOULD GO WITH YOU TO ONE OF YOUR SEMINARS.
- Belki de seminerlerinden birine seninle gitmeliyim.
Maybe I should go to the beach with you instead of a nurse.
Hasta bakıcı yerine ben sizinle gelebilirim.
I guess I'll ask her gynecologist. You know, maybe I should go to that career day. I hate to disappoint Kelly.
* iki serseri * * dünyayı görmeye çıkmış * * dünyada görülecek çok var * * bunlardan * * daha sonra * * aynı gökkuşağının sonunda * * bendin etrafında bekleyen * * arkadaşım huckleberry * * ay ışığı * * ve *
You know, maybe I should go into the candy business, too.
Belki ben de şekerleme işine girsem iyi olur.
Maybe we should go back. Do you want to?
Belki de geri dönmeliyiz.
Hey, you guys, maybe we should go to bed earlier tonight, man.
Çocuklar, belki de bu gece daha erken yatmalıyız.
- Mum, maybe you should not go.
- Anne, belki sen gelmemelisin.
Maybe you should just go there yourself.
Belki oraya tek başına gitsen daha iyi olur.
Maybe I should get something else. BARRY : Everywhere you go, you hear about the Trickster.
The Flash'in önceki bölümlerinde...
Maybe I should just go any time I get the urge, like you, wherever I am.
Belki de ne zaman gelirse, hemen oraya yapmalıyım, senin gibi, nerede olursam olayım.
Beverly maybe you should let her go ahead with this genetronic procedure.
Beverly... belki de onun şu genetronik yöntemini uygulamasına izin vermelisin.
maybe you should go home 18
maybe you should be 18
maybe you are 55
maybe you 78
maybe you can't 19
maybe you should 207
maybe you don't 49
maybe you're right 670
maybe you can 86
maybe you shouldn't 29
maybe you should be 18
maybe you are 55
maybe you 78
maybe you can't 19
maybe you should 207
maybe you don't 49
maybe you're right 670
maybe you can 86
maybe you shouldn't 29