Maybe you can translate Turkish
8,601 parallel translation
Then maybe you can give Salim something from me.
O zaman Salim'e benden bir şeyler verebilirsin belki.
I have a friend who's in danger, and maybe you can help save him.
Bir arkadaşım tehlikede ve onun kurtulmasına yardım edebilirsin.
They're too much of a liability, so maybe you can, like, make it shallower.
Çok sorumluluk gerektiriyor o iş. - Biraz daha sığ yapamaz mıyız?
Maybe you can get the mental institution on the phone - and they can come early.
- İstersen akıl hastanesini arayıp erkenden çağırtabilirsin.
Then maybe you can rebuild that bridge.
İşte o zaman o köprüyü yeniden inşa edebilirsin.
Maybe you can track where Brad is headed.
Brad'in nereye gittiğini bulabilirsin belki.
- Maybe you can find that out from her?
- Belki ondan ögrenebilirsin.
Yeah, well, maybe you can.
Belki de görürsün.
So, maybe you can use that to locate an actual client.
Belki bununla gerçek müşterilerin için gerçekten birisinin izini sürersin.
Eleanor, you want to, uh, take Don's coat here, and maybe you can show the girls where the powder room is and bedroom.
Eleanor, Don'ın paltosunu alır mısın belki kızlara tuvaleti ve yatak odasını da gösterirsin.
Eh... I can find something here, maybe you can help me.
Bana yardımcı edebilirseniz, bir yeri arıyorum.
Now when I told my secret, so maybe you can tell me yours?
Ben kendi sırrımı söylediğime göre sen de bana kendininkini söyleyebilir misin?
Maybe you can help me convince your brother how amazing Rubber Fox is.
Abini Rubber Fox'un ne kadar harika olduğuna ikna etmeme yardım edebilirsin. Rubber Fox mu?
Maybe you can help us arrange a press conference for that.
Belki bu konuda basın toplantısı düzenlememize yardımcı olabilirsin.
So, maybe we can help you.
- Belki sana yardım edebiliriz.
Uh, can I maybe buy you dinner some night this week?
Bu hafta seni bir akşam yemeğe çıkarabilir miyim?
Yeah, well, maybe we can help you find a place.
Belki sana yer bulmanda yardım edebiliriz.
Maybe that change that you're talking about, maybe we can make it together.
Belki de bahsettiğin şu değişikliği ikimiz birlikte yapabiliriz.
You can look up and say hello maybe And it would be the start of a whole new life.
Belki kafanı kaldırıp bir merhaba dersin ve bu yepyeni bir yaşamın başlangıcı olabilir.
Or maybe you just want your mother to stop pestering you about meeting someone nice so you can settle down?
Ya da belki iyi biriyle tanışıp, yuva kurmasını isteyen annesi tarafından başının etinin yendiği bir adam?
Maybe you and katrina can come up With a plan b on how to take him down.
Katrina ile belki başka plan bulabilirsiniz.
M-maybe now you can breathe a little easier.
Belki artık biraz daha rahat nefes alırsın.
You know, maybe there's a celebrity angle that we can share with our readers?
Belki okuyucularımızla paylaşabileceğimiz ünlüler vardır?
Or... or maybe you keep your eyes shut so you can imagine you're with Bill instead of with me.
Ya da belki gözlerini kapatınca benim yerime Bill'i düşünüyorsundur?
Hey, hey. Maybe I can spare you a lot of grief by sharing with you a tidbit I've picked up- - one you seem to have missed.
Belki duyduğum dedikoduları seninle paylaşarak seni birçok felaketten, kaçırdıklarından koruyabilirim.
Maybe I can spare you a lot of grief by sharing with you a tidbit I have picked up- -
Belki de duyduğum dedikoduları acı çekeceğin için seninle paylaşmaya kıyamıyorumdur.
As your son protege figure... maybe there's something I can do for you.
Ben de müsrif oğlun rolünde olarak belki senin için bir şeyler yapabilirim.
Maybe next time you can make the dinner and I'll berate your cooking skills. Would you like that?
Belki bir dahakine yemeği sen yaparsın da yemek için ben seni fırçalarım.
Maybe this man in London can tell me the truth! Like YOU should have done!
Belki şimdiye kadar senin anlatman gereken gerçekleri Londra'daki adam anlatır.
- I'm doing this now because I can't watch you be with anyone else, because for once, we are both in a place to maybe start a relationship, and after everything that we've been through, and at a time when I don't know what the future holds,
Çünkü ilk defa bir ilişki başlatabilecek durumdayız ikimiz de atlattığımız bunca şeyden sonra geleceğin ne getireceğini bilmediğim bir zamanda...
Uh, Ana can I get you something to eat, some eggs... maybe?
Sana yumurta falan hazırlamamı ister misin?
You can come and stay with us, or... maybe...
Gelip bizimle kalabilirsin. Ya da... belki...
Is there anything maybe that you can do to help expedite that process?
Belki bu süreci hızlandırmanın bir yolu vardır, ne dersin?
Well, if you can walk away knowing that, then maybe you should retire, but if you can't, I'll be here to help you unpack the boxes.
Eğer bunu bilip öylece gidebiliyorsan emekli olmalısın belki de ama gidemiyorsan, kutuları boşaltmana yardımcı olmak için buradayım.
If you can't understand that, then maybe you should get the hell out of my apartment.
Eğer bunu anlayamıyorsanız, evimden def olup gitmelisiniz.
Maybe since he was keeping his nose so clean, you got a little frustrated, impatient.
Belki beladan uzak durduğu için canın sıkıldı. Sabırsızlandın.
And I, uh... I picked out a poem from that Rumi guy that you like, so maybe Sophia can read it.
Sevdiğin Rumi denen adamdan bir şiir seçtim.
Maybe you're not in a place you can hear me right now.
Söylediklerimi dinleyecek durumda değilsin galiba.
Maybe we can even help you. Guys, please, relax.
Belki sana yardım bile edebiliriz.
And all these people can come to feel something that you made, maybe not for them, maybe for yourself, and then had to share.
Bütün bu insanlar buraya gelip yaptıklarından bir şeyler hissedebiliyor belki onlar için değil, belki kendin için değilse bile paylaşılması gerek.
Maybe it's less terrifying if you can name it.
Belki bahsetsen daha az korkuntucu olacak.
Maybe not, but I can request you.
ama bunu yapmak için çabalarım. Neden çabalıyorsun?
Maybe some day we can connect with you again in a new form of life.
Bir gün, belki de sana ulaşabilen birileri doğacak.
Or you can tell me where Vincent is, help me to bring him back, and maybe I can help you.
Ya da Vincent'in nerede olduğunu söyler onu geri getirmemde yardımcı olursun. Ben de belki sana yardım ederim.
Ok, so maybe we'll go through all the encounters that you've had with the ghosts, everywhere they've hidden, and places you can cross...
Tamam, o zaman hayaletlerle karşılaştığınız her yeri saklandıkları mekanları falan konuşalım.
And if you can't stand by my side when I need you most, then maybe you should go.
Ve sana en ihtiyaç duyduğum anda yanımda olamıyorsan belki de gitmelisin.
Maybe you can't.
Olabilir.
Maybe he can give you guys a group-therapy discount.
Belki grup indirimi yapar.
You know, maybe we can just set up a schedule, or they could give us a heads-up and let us know what to expect when we get home.
Belki bir program gibi bir şey ayarlamalıyız ya da biz eve geldiğimizde başımıza gelecekleri önceden bileceğimiz bir uyarı gibi bir şey mesela.
Well, if you stick with it, maybe, when their marriage falls apart, you can handle their divorce.
Eğer peşlerine düşersen belki evlilikleri bittiğinde onların boşanma davasını alırsın.
Even if you are infected, maybe there's something we can do about it.
Hastalık bulaşmış olduğunu varsayarsak belki yapabileceğimiz bir şey vardır.
maybe you can't 19
maybe you can help me 46
maybe you can help 20
maybe you should be 18
maybe you are 55
maybe you 78
maybe you should 207
maybe you're right 670
maybe you don't 49
maybe you shouldn't 29
maybe you can help me 46
maybe you can help 20
maybe you should be 18
maybe you are 55
maybe you 78
maybe you should 207
maybe you're right 670
maybe you don't 49
maybe you shouldn't 29