Me and her translate Turkish
22,823 parallel translation
I am me because of what has happened what I've done and because of who I love.
Olan biten her şey, yaptığım her şey ve sevdiğim kişi yüzünden, şu anki kişiyim ben.
I woke up, and there was dirt all over me and you wouldn't help.
Uyandım, her tarafım toprak olmuştu ve bana yardım etmedin.
And that other times, I feel like you could write me a book about everything I don't know.
Ve bazı zamanlar, bilmediğim her şeye dair bir kitap yazabilirmişim gibi hissediyorum.
He told me that Charlotte wanted me to have her money and that for me was justice but... He wanted vengeance.
Charlotte'un, onun parasını benim almamı istediğini söyledi ve bu benim için adildi ama o intikam istiyordu.
And now I regret ever believing a thing he told me.
Ve şimdi de bana söylediği her şeye inandığım için pişmanım.
And he was the one that sucked her in, just like he did with me.
Ama asıl Elliott onu kazıkladı. - Aynı bana yaptığı gibi.
I'm worried about her, and she's not listening to me.
Onun için endişeleniyorum ama beni dinlemiyor.
Tell her that she can run from me and our history all she wants.
Ona deyin ki, benden ve geçmişimizden istediği kadar kaçabilir.
Well, you know, one thing led to another, and he insisted on taking me out to lunch, so, well, here we are.
Her şey arka arkaya gelişti, yemeği beraber yiyelim diye üsteledi ve buradayız.
You know what? I'm gonna find some old photos of us together, leave them in her apartment where Danny will see them, and then he'll think she's still pining over me.
Beraber çekildiğimiz fotoğrafları bulacağım Danny'nin göreceği şekilde Riley'in evine bırakacağım ve abim, Riley'in beni özlediğini düşünecek.
Every time she held your hand, every time she kissed you and not me, it killed me.
Elini tuttuğu, beni değil seni öptüğü her an öldüm.
Please don't be mad at me, but, um, Angela tricked me and did an interview with a magazine and lied about being a single mom, and it's totally all my fault.
Angela beni kandırıp bir dergiye röportaj verdi ve bekar anne olduğunu söyledi... Her şey benim suçum ama bunu düzelttim.
You know... whenever you and dad used to leave me to go hunting and I - - and I wouldn't hear from y'all for a while, I, um,
Babamla beni bırakıp avlanmaya her gittiğinizde sizden bir süre haber alamıyordum.
Me and my team have been over every file, every log, and deposed every key member of your crew.
Ben ve ekibim her belgeye, her kütüğe baktık... ve ekibinizin her anahtar üyesini aldık.
You know, Grace was trying to help me before she disappeared and I blew up at her.
Grace de kaybolmadan önce bana yardım etmeye çalışıyordu ve ben ona kızdım.
I spend most of my time thinking about the future, specifically my own, and... it occurs to me that that future might not involve me being aboard this ship, and I need someone to know its secrets in my absence.
Zamanımın çoğunu geleceği düşünmekle geçiriyorum özellikle kendi geleceğimi ve belki gelecekte bu gemide olmayabilirim öyle bir durumda geminin her şeyini bilen biri olmalı.
I don't know what to do because, if I don't find Greg, I won't be able to confess everything about me and Josh and get his unconditional blessing, and then I'm-I'm just gonna lose everything.
Ne yapacağımı bilemiyorum, eğer Greg'i bulamazsam,... Josh ile aramda olanları itiraf edemem ve tek şartı da bu ve sonunda her şeyi kaybedeceğim.
It's like I-I swear it off, and then tonight she just... pulls me back in.
Her seferinde bırakacağıma yemin ediyorum ama her seferinde beni tekrar içine çekiveriyor.
There's two of you. And two of me. And there's two of her...
Senden iki tane var, benden iki tane, ondan iki tane,
Daliyah looked at me yesterday and asked me not to kill any more people, not in her name, but tell me, what else can I do?
Daliyah dün yüzüme baktı ve onun için daha fazla insan öldürmememi istedi. Söylesene, başka ne yapabilirim?
She pointed her gun at me, and she shot me, and then...
Bana nişan aldı ve beni vurdu. Sonra...
She's in her room and she won't let me near her.
Odasına girmeme izin vermiyor.
He and Her Majesty's Kingdom abandoned me, so they had to be punished.
O ve Majestelerinin Krallığı beni terketti, O yüzden cezalandırılmaları gerekliydi.
Bring me Bonnie Bennett, and I will do everything I can to save her life.
Bonnie Bennett'i getir bana. ve ben de onun hayatını kurtarmak için elimden geleni yapayım.
Elena asked me to rescue her friend from the bottom of a river instead of her, and she died because I respected her damn choice.
Elena, nehire düştüklerinde onun yerine arkadaşını kurtarmamı istedi ve o öldü. Neden mi? Çünkü onun lanet terihlerine saygı duydum.
The first time she ever had the courage to tell me she loved me, and merely one foot to my right, is where I watched her take the cure so that she could have the life that she dreamed of
İlk defa beni sevdiğini söyleme cesaretini buldu.. Ve sağa doğru bir adım attığımda ise sen her şeyi mahvetmeden önce yaşamayı hayal ettiği hayat için tedaviyi alışını izlediğim yere geliyorum.
Just... ask me whatever you want about directions and travel plans and anything related to Bonnie.
Bana.. Gideceğimiz yerlerle ilgili ya da Bonnie ile ilgili her şeyi sor o kararların hepsini verebilirim.. ama
There is a girl waiting outside for you, and if you go in there with me, and get all screwed up, you're gonna have problems with her, and you're gonna blame me.
Dışarıda seni bekleyen bir kadın var. Eğer benimle gelirsen işleri bok edeceksin onunla sorunlar yaşayacaksın ve bunun için beni suçlayacaksın.
And no matter what happens, Caroline, you, me, the kids... we're a family... and we will always, always be a family.
Ve ne olursa olsun Caroline sen, ben, çocuklar biz bir aileyiz. Ve her zaman bir aile olarak kalacağız.
You gave me the Mark to lock her away, and when it changed me, when it did what the Mark inevitably does... you threw me away.
Bana onu hapsetmek için mührü verdin ve o beni değiştirince ki bu engellenemez bir şey beni bir kenara attın.
Yeah, first time, it took the combined strength of me and my brothers to weaken Amara before... Daddy-o finished her off.
Evet ilk seferinde ben ve kardeşlerim Amara'yı zayıflatmıştık ve babam işini bitirmişti.
Me and Sam - - we have had our fair share of fights - - more than our share - - but no matter how bad it got, we always made it right because we're family.
Sam ile benim bir sürü kavgalarımız oldu. Çoğu adil değildi ama ne kadar kötüye giderse gitsin her zaman doğru olanı yaptık. Çünkü biz bir aileyiz.
I'll just wait for her to text me and then write back, " New phone.
Önce onun mesaj atmasını bekleyip "Telefon yeni. Kimsin?" diye yazarım.
Big part of it is when she starts telling me about how her day is goin', I... I turn my bad ear toward her... and every once in a while say, " Yep.
En çok da, bana gününün nasıl geçtiğinden söz etmeye başlayınca... duymayan kulağımı ona verip... arada bir " Evet.
And I will give a million dollars... to whoever can bring her to me.
Onu bana getirene bir milyon dolar vereceğim.
You have 24 hours to contact me, or the information that I've gathered will be sent to every newspaper and television station in Gotham.
Benimle iletişime geçmek için 24 saatiniz var aksi takdirde topladığım bilgiler Gotham'daki her gazete ve televizyon kanalıyla paylaşılacak.
And they'll lead me to her.
Onlar da beni ona götürecek.
And let me be clear about what you are going to do. You are going to go to Bible study every week. You are going to go to Sunday services every week.
Ne yapacağın konusunda olabildiğince açık konuşayım her hafta İncil çalışmasına gideceksin her hafta Pazar ayinine gideceksin Rahip Tim'le eşini görmeden geçirdiğin bir gün dahi olmasın diye o lanet kilisede gönüllü olacak bir zırva daha bulacaksın sonra her akşam eve döndüğün vakit babanla bana yaşanan her şeyi ne dediler, ruh halleri nasıldı tavırları, duyguları nasıldı bir bir anlatacaksın çünkü şu anda önemli olan şeyler bunlar.
Yeah, and when I dropped her off at the hotel, she even gave me a hug.
Otele bıraktığımda bana sarıldı hem de.
She was asking me if I heard from him, so I paid to get her phone logs, and look.
Bana ondan haber alıp almadığımı sordu, ben de onun telefon kayıtlarına para verip ulaştım.
Uh, you know, hiding is what messed her and me up to begin with, so...
Uh, yani, saklamamız hem onu hem beni tüketebilir, O zaman...
This guy bumped into me, and I fell up against her.
Adamın biri bana çarptı ve ben de onun üzerine düştüm.
And it just... it makes me want to shake them or yell or something so that they'll...
Bu yüzden, geri dönmeleri için her şeyi yapabileceğimi anlasınlar diye onları silkeleyip bağırmak ya da ne gerekiyorsa onu yapmak istiyorum.
She gave me her code so we can order stuff and have it delivered overnight for free.
Bana bir şeyler sipariş edip gece yarısı ücretsiz teslim alabileceğim bir kod verdi.
Okay, I guess what's unnerving is that every time that I, you know, come for an evaluation, you guys just want to act like everything is cool, you know, and it's like, the test for me is if I can act, you know, calm and cool
Beni geren şey ; değerlendirme için buraya her gelişimde her şey yolundaymış gibi davranmak istiyorsunuz. Benim de sakin, düzgün ve her şey yolundaymış gibi davranmam sınanıyor gibi hissediyorum.
You told her and you won't tell me?
Ona söyledin ama bana söyleyemecek misin?
And Amanda, she-she had it out for me, so... so I'm thinking either she or-or one of her cop friends, they... they planted evidence.
Amanda bunu ortaya çıkardı.. ... ve sanırım o veya polis arkadaşlarından biri kanıt yerleştirdiler.
If I didn't drop out, I don't know, maybe Louis wouldn't have stopped obsessing over me and started obsessing over her.
Belki ben olmasam, bilmiyorum belki Louis bana takıntılı olmayı bırakmaz ve ona takıntılı olmaya başlamazdı.
Of the three most important people in my life, two can't talk to me, and the third, every time he opens his mouth, he lies.
Hayatımdaki en önemli üç insanın ikisi benimle konuşamıyor, üçüncüsü de ağzını her açtığında yalan söylüyor.
And one morning, Drew took her out just to give me a break and... before I knew it, I...
Bir sabah Drew biraz dinlenmem için onu dışarı götürdü bunu bilmeden önce...
I do not know, Elle, but why don't you come on inside and tell me all about it?
Bilmiyorum Elle ama neden içeri gelip her şeyi anlatmıyorsun?
me and you 346
me and my brother 20
me and him 71
me and 52
me and mr 16
me and sam 17
and here 683
and here i was 16
and here you go 26
and here we go 118
me and my brother 20
me and him 71
me and 52
me and mr 16
me and sam 17
and here 683
and here i was 16
and here you go 26
and here we go 118