My way translate Turkish
35,537 parallel translation
I needed a warm bed, too, when I finally made my way off the Mayflower.
Mayflower * ile uzun bir yol katettikten sonra sıcak bir yatağa da ihtiyacım olurdu.
I'm... I'm on my way.
Yoldayım.
On my way to the recruitment office, sir.
Asker alım ofisine efendim.
I passed it on my way in.
Buraya gelirken önünden geçtim.
I was taking my walk, and literally on my way to smell the roses,
Sadece yürüyordum ve gerçekten gülleri koklamaya gidiyordum,
On my way!
Gidiyorum!
On my way to my sister's for Thanksgiving dinner.
Kardeşimin Şükran Günü yemeğine gidiyorum.
Working my way back to normal.
Normale dönmeye çalışıyorum.
I perused it on my way home, and I found this.
Ben eve giderken onu inceledim. Ve bunu buldum.
Fought my way over to her, but I could tell right away she was bleeding out.
Hemen ona doğru koştum hemen anladım ki çok kan kaybediyordu.
On my way.
Çıkıyorum.
I worked my way through college.
Üniversiteye giderken orada çalıştım.
Um, I'll start there and work my way back.
Oradan başlayıp geriye doğru gideceğim.
Emily, call the Venezuelan Ambassador, and you tell him I'm on my way.
Venezuela Büyükelçisi'ni ara. Yolda olduğumu söyle.
On my way, darling.
Geliyorum hayatım.
- Out of my way!
- Sakin olun!
All right, I'm on my way. Send backup.
Ben yoldayım, destek yolla.
I knew that you would see things my way.
İşleri benim gördüğüm şekilde göreceğini biliyordum.
On my Way
Gidiyorum
Out Of my way!
Çekil yolumdan!
Get out of my way.
Çekil yolumdan
Out of my way if that's all that you've got
Elinizdeki tek şey buysa Çekilin yolumdan
You mean did I charter a yacht the size of a city block and booze my way across Europe because a girl I like said no to a date?
Bir şehir büyüklüğünde yat kiralayarak Avrupa'yı alem yaparak dolaşmama çıkma teklifimi kabul etmeyen bir kız mı neden oldu yani?
I'm on my way right now.
Yoldayım şimdi.
I didn't like the way he treated my sister.
- Kardeşime davranışını sevmiyordum.
Once my son was born, I... I just couldn't let him be born into... Trapped into all this, the way that I was.
Oğlum doğduğu zaman, onun benim gibi bu işlerin içine girmesine izin veremezdim.
But I wouldn't change a thing about my parents, or the way that I parent, and I will not apologize
Beni büyüten ailemi hiç bir şeye değiştirmezdim, ya da şu anki ailemi, ve bundan dolayı
If you haven't found a way to kill the woman who murdered your own son without enlisting my help, I'm not all that concerned.
Benim yardımım olmadan oğlunu öldüren kadını öldürmenin yolunu bile bulamadın o yüzden bununla ilgili endişelenecek değilim.
I've got to get my research to her another way.
Araştırmamı ona başka bir yolla ulaştırmam lazım.
And so I turned to my old habits to chase away the questions of how a person could behave in so inhuman a way.
ve öylece eski alışkanlıklarıma döndüm bir insanın bu kadar insanlık dışı bir şekilde nasıl davranlıcağı konusunu anlamaya çalışıyordum.
No way any more muddy morons are coming into my bar.
Daha fazla çamurlu salağın barıma girmesi mümkün değil.
I wanted her to suffer the way my family suffered.
Ailemin çektiği acıları onun da çekmesini istedim.
And this here is my brother, and we've come here to treat the sick and help in any way that we can.
Şuradaki benim kardeşim, ve buraya sizi iyileştirmek ve yardım etmek için geldik.
I mean, the mix of cursive and print, the way that I make my Gs...
Yani, el yazısı ve düz yazıların karışımı, g'leri yazma şeklim...
There's no way I could have snuck off campus, driven to Manhattan, shot Bennett, then gotten back to my barracks without my roommate or the gate guards noticing.
Kampüs dışına çıkmamın imkanı yoktu. Manhattan'a sürülen Bennett'ı vurdu, Sonra barakalara geri döndüm
The way you mirrored my opening, for example.
Örneğin açılışımı yansıttıkça.
This was the only way I could protect my cover
Oyunu sürdürebilmek için bu,...
You schemed and plotted with... don't take this the wrong way... my archenemy?
Bana, yanlış anlama ama düşmanımla birlikte tuzak mı kurdun?
On my way to the Deacon's house.
Papaz yardımcısının evine gidiyorum.
Senator, please understand that my words are in no way a reflection of how the president feels about you.
Benim söylediklerim, Başkan'ın size dair hislerini yansıtmıyor.
I just wanted to do it in my own way.
Sadece kendi yöntemlerimle.
Either way, you're gonna have to answer my question.
Her iki durumda da, soruma cevap vermek zorundasın.
On my way.
Yoldayız.
With the way I was raised, it just... turns my stomach.
Yetişme tarzım düşünülünce bu sadece... midemi bulandırıyor.
The way the defense attorney was harping on it, my guess is he's gonna put Cruz on the stand and Cruz is gonna have a different story to tell.
Savunma avukatlarının yönetimi hep aynıdır. Tahminime göre Cruz'u kürsüye çıkartacak Cruz da başka bir hikaye anlatmak zorunda kalacak.
I have a feeling we're headed for El Noche's compound in Mexico, but I can't tell anyone where it is if I'm dead. Which makes my first order of business pretty simple... find a way to call for help ASAP.
Demek ki, şu an için görevimin en önemli kısmı mümkün olduğunca çabuk yardım bulmaya çalışmak.
I'll get my papers in another way.
Kâğıtları başka şekilde alırım
My father's vow can't be honored this way
Babamın verdiği söz bu şekilde tutulamaz
Yeah, well, I'm not gonna let you talk about my husband that way.
Kocam hakkında bu şekilde konuşmanıza izin veremem.
Is this just a sophisticated way of kissing my butt?
Bu komplike bir şekilde kıçımı öpme şekli mi?
And this is the only way to save my mom?
Annemi kurtarmamın tek yolu bu mu?
wayne 745
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
way too long 22
way down 31
way trip 38
way mirror 27
way back 82
wayward pines 19
way tie 16
way out 21
way i see it 33
way too long 22
way down 31
way trip 38
way mirror 27
way back 82
wayward pines 19
way tie 16
way out 21
way i see it 33