Way back translate Turkish
13,895 parallel translation
And when you come by on the way back tonight, we swap wagons, it'll be like this never happened.
Bu gece buraya döndüğünüzde arabaları değiştireceğiz. Hiç yaşanmamış gibi olacak.
And I know we're taking you all the way back to last month.
Yani geçen ay nerdeydiniz onu soruyorum.
- Yeah, maybe cut way back.
- Baya az sıksan daha iyi olabilir.
I thought you were on your way back to New York with Thompson today.
Bugün Thompson ile birlikte New York'a döneceğini sanıyordum.
You know you could ask your driver to stop at an ATM on the way back from CTG.
Havaalanından dönerken şoföründen bir ATM'de durmasını isteyebilirsin aslında.
You may have come to your senses and said what the commission needed you to say, but until I'm sure you meant it, you're gonna work your way back up to good standing.
Aklın başına gelmiş olabilir ve kurul bunları senden duymak istemiş de olabilir, Ama ben gerçekten bunları isteyerek söylediğine emin olana kadar, işlem biriminde çalışacaksın.
Actually, I was just on my way back to New York with Mr. Pembroke.
Birazdan Bay Pembroke'u New York'a götüreceğim.
I'm just trying to find my way back to my room.
Odamın yolunu bulmaya çalışıyordum
Because you're the way back home to mine.
Çünkü benim evime geliyorsun.
We should've picked up some donuts on the way back.
Dönerken birkaç çörek alaydık ya.
♪ Light my weary way back home. ♪
Evimin yorgun yollarını aydınlat
Take another way back.
Bir dönüş daha yaparız.
Find your own way back.
Dönüş yolunu kendim bul.
I can't go all the way back.
Memlekete geri gidemem.
- I can't go all the way back.
- O kadar yolu geri gidemem.
Dallas and I go way back.
Dallas ve ben uzun süredir tanışırız.
Me and the Branster go way back.
Branster ile uzun zamandır tanışıyoruz.
Fit young woman, just collapsed in the street on the way back from the shops.
Genç bir bayan, alışverişten dönerken kaldırıma yığılmış.
If you cross it now, then there's no way back.
Eğer geçersen bir daha geri dönüşü olmaz.
Hodges fell down the steps..... on the way back to his cell.
Hodges hapishane hücresine geri gitti.
Only way I see it, we got to steal it, stamp our papers quick and get it back before he notice it's gone.
Aklıma gelen tek yöntem mührü çalıp belgelerimizi damgalayıp kimse çakmadan yerine koymak.
It's the easy way to write me off, then go back to pretending that you're good and everyone else is bad.
Üstüme bir çizik atıp, herkes kötü bir tek sen iyiymişsin gibi davranmaya devam etmek çok kolay.
I'm gonna use him, work my way up the food chain, find Geronimo, and then we get Charlie back.
Onu kullanıp yükseleceğim. Geronimo'yu bulacağım ve Charlie'yi geri alacağız.
Either way, if my understanding of causality is correct, I have 27 years to decide. So please, do not call me back!
İki durumda da hesaplarım doğruysa karar vermek için 27 yılım var, o yüzden lütfen tekrar arama!
He plans to use the gamma cannon on you, put things back the way they were.
Topu sizin üstünüzde kullanmayı düşünüyor durumları eski hale getirmeyi.
There way a light on in the... back of the apartment, I heard something.
Binanın arka tarafında dikkatimi çeken bir şey oldu. Bir ses duydum.
She was coming back from Milan, and on her way to Marrakech.
Bugün Milan'dan dönecekti ve Marakeş'e doğru yola çıkacaktı.
When we started to lose he said we should stay strong That was the only way we would win back the money we lost
Biz Kaybetmeye başladığında zaman biz güçlü kalmak gerektiğini söyledi biz kayıp parayı geri kazanacaktı tek yoluydu
That pickled herring's coming back on me in a big way.
Turşulu ringa balığının acısı şimdi çıkıyor.
It's dripping all the way down my back and into my butt.
Bana yardım etmelisin. Sırtımdan, kıçıma doğru akıyor.
It is dangerous for you to come back and forth to Gibeah this way.
Gibeah'dan bu şekilde gelip gitmen çok tehlikeli.
See if there's a back way out of here.
Arka tarafta bir çıkış falan var mı, bir bakın.
We go back a long way.
Derin bir mazimiz var.
It'll send'em coming out the back door my way, so I can pick'em off.
Arka kapıya çıkacaklar ben de onları teker teker vuracağım.
They come back your way, I want you to aim square for the chest.
Senin üzerine gelirlerse tam göğse nişan almanı istiyorum.
The only way to get Craig back is to bring them Gregory's head.
Craig'i geri getirmenin tek yolu onlara Gregory'nin kellesini götürmek.
But about Axelrod and finding a way to leg back in...
Ama Axelrod davasını tekrar açmayla ilgili...
Working in a simpler, safer way will allow you to step back from the edge?
Daha basit, daha güvenli bir şekilde çalışmak seni uçurumun kenarından uzaklaştırır mı?
Seth, we got to find a way around the back.
Seth, arkamızda bir yol bulmalıyız.
The only way there and back is over this ridge.
Oraya gidip, oradan geri dönülecek tek yol, bu tepe üzerinden.
Well, that's no way to treat a friend who's just trying to watch your back.
Sadece arkanı kollamaya çalışan bir arkadaşına böyle davranmazsın.
I sewed tennis balls to the back of her nightgown so she couldn't roll that way.
Geceliğinin arkasına sırtını döndüremesin diye tenis topları diktim.
The food-tampering, extortion, all the rest of it, was your way of getting back at them, of hurting them as badly as they'd hurt you.
Yiyecek tahrifatı, haraç. Bunlar senin işindi ve onlarla bu şekilde hesaplaşıyordun - Onları, onların seni incittiği kadar kötü bir şekilde inciterek.
Go out this way! Back!
Bu şekilde dışarı çıkmak!
I thought that I could bring back the Hydra and guide it the same way Stephanie commanded that horse.
Hydra'nın tanrısını geri getirip kontrol edebileceğimi sandım. Stephanie'nin o atı kontrol ettiği gibi.
I mean this goes back a long way.
Bu uzun sürecek gibi görünüyor.
Without a heat shield... there is no way that Colonel Glenn can get back through the Earth's atmosphere.
Isı kalkanı olmazsa... Albay Glenn'in başarıyla atmosfere girmesi imkansız.
And, now, we're here to help each other find... find a way to get back to normal.
Ve şimdi, normale dönmek için birbirimize yardım ediyoruz.
I got something for that back, by the way.
- Bu arada sırtın için bir şey var bende.
We'll just put the compass back and figure out a way to help Scott.
Pusulayı yerine koyup Scott'a yardım etmenin bir yolunu bulacağız.
Once it burns all the way down, it'll draw his astral form back.
Bir kez sonuna kadar yanıp söndüğünde, astral formu geri gelecek.
back 1915
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
back it up 216
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back me up 80
back home 188
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back me up 80
back home 188