English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Way to go

Way to go translate Turkish

8,863 parallel translation
Way to go.
Var ya?
But if you do end up in prison, Swedish prison's the way to go.
Fakat bir hapishaneye girecekseniz, bu İsveç hapishanesi olmalı.
Yeah, I think the gold ring's by far the way to go.
Evet, altın yüzük en iyisi.
There's only one way to go here, fellas, and it's right here in my hand.
Seçilecek tek yol var dostlar, o da şu anda avucumun iinde.
That's another way to go.
- Bu da çıkmanın diğer yolu.
There's still a long way to go.
Kıskanmana gerek yok.Bu sadece seviye 10'du. Hala önümüzde çok uzun bir yol var.
That's a cynical way to go through life, John.
İyiliğe inanmayarak hayatı yaşıyorsun John.
♪ Long way to go ♪
# Uzun bir yol var önünde #
And B, even if I was, there has to be a better way to go about doing it... -... than to get in bed with Malcolm Merlyn.
İkincisi, etsem bile bunu yapmanın Malcolm Merlyn'le iş birliği yapmaktan daha iyi bir yolu olmalı.
You both have a long way to go.
İkiniz de daha kırk fırın ekmek yemeniz gerek.
Mm! Way to go, maura.
Süpersin Maura.
Long way to go, but not the absolute joke it used to be.
Daha çok iş var, ama eskisi gibi rezalet değil artık.
What if Landman and Zack was the way to go?
Ya Landman and Zack aslında başarının anahtarıydıysa?
You have an awfully long way to go, don't you?
Boyunuzdan büyük iş var, değil mi?
What a way to go out, though.
Evet!
You gotta dress like you're not trying, like... you're on your way to go meet some other guy.
Çaba göstermiyormuşsun gibi giyinmelisin, başka bir adamla görüşmeye gidiyormuş gibi.
I don't know which way to go.
Nereden gideceğimi bilmiyorum.
I feel like "Wham!" is just, gut instinct, not the way to go.
İçgüdüm diyor ki, "Wham!" yanlış bir seçim olur.
I don't like the way things have become, and I want them to go back to the way they were.
İşlerin bu hâle gelmesi canımı sıktı ve eski hâline dönmesini istiyorum.
Are you guys on board? I want to go back to the way things were.
Benimle hemfikirseniz, her şeyin eski hâline dönmesini istiyorum.
Do you want to go back to the way things where,
Her şeyi eski hâline döndürmek ister misin?
But there ain't no point in you telling someone to go to hell when they're already on their way there.
Ama biri zaten cehennem yolundayken ona bunu söylemenin hiçbir anlamı yok.
Huh? And your feeling is we go the same way, instead of home to bed.
Senin tercihin de evde yatakta olmak yerine peşinden gitmek mi?
I'll not force any of my men to go to their deaths. But I'll not stand in the way of any that choose to go.
Ölüme gitmeleri için hiçbir adamımı zorlamayacağım ama içlerinden gitmeyi seçenler olursa yollarına çıkmam.
Oi, keep moving. We are borrowing your limo and you are driving us to the plant one way or the other. Let's go.
Tamam, devam et.Limuzinini alıyoruz ve bizi götürüyorsun fabrikaya bir yoldan ya da başka yoldan.Hadi gidelim.
You know, Jimmy, I never wanted it to go this way.
Jimmy, bu şekilde olmasını istemedim hiç.
You know, Russ... It's really hard for me to come all this way with everything that's going on and have the two of you still go at it like this.
Bak, Russ bu olanlardan sonra bu yolu gelmek ve her ikinizi yine aynı şekilde bulmak benim için gerçekten zor.
either way, i got to go by there and shake some fat hands.
Her halükarda, oraya gidip tombul elleri sıkmak zorundayım.
- Cookie, I got to go on white TV and try and talk in a way that don't frighten these folks to death.
- Cookie, beyaz televizyonuna çıkacağım ve düzgün bir yolla bu adamları ölümüne korkutmamaya çalışacağım.
Okay, okay. I just need to figure out a way to get to Gainey without having to go through Scooter.
- Scooter'la uğraşmadan Gainey'ye ulaşmanın bir yolunu bulmalıyım.
I can't expect to go in there and alter their whole way of doing things.
Oraya gidip işlerini hallettikleri..... yöntemleri hemen değiştirmeyi beklemiyorum.
He got up to go to the bathroom in the middle of the night, and on his way back to bed, he was shot in the face.
Gecenin bir yarısı banyoya gitmiş, dönerken surata mermiyi yemiş.
We can't go up against him, we got no way to put him down.
Ona karşı duramayız, alt etmemizin imkanı yok.
Way to go, Phil.
Helal olsun Phil.
Everything can go back to the way it was.
Her şey yeniden eskisi gibi olabilir.
Right now there's so many things for me to go about the wrong way, I'm losing my fucking vision.
Şu an benim için öyle çok şey yanlış gidiyor ki önümü göremiyorum.
There's no way they'll let us go to trial.
Bizi asla mahkemeye çıkarmazlar.
I just want things to go back to the way they used to be.
Sadece her şeyin eski haline dönmesini düşlüyorum.
We'll go on ahead to make sure the way is safe.
Yolu güvenli olduğundan emin olmak için önden gideceğiz.
And you know, you can feel free to go just way further than 100 feet.
Ayrıca 30 metreden fazla uzaklaşmakta özgürsün.
You might have better luck if you stopped trying to push everything the way you want it to go and started looking at the source.
Şansıma çözülüversin işime geldiği gibi oluversin diyorsan, dön de sebebine bak.
For some reason, that Asian fetish thing tends to go one way : white guys into Asian women.
- Nedense şu Asyalı fetişi olayı hep tek taraflı çalışıyor, hep beyaz adamlar Asyalı kadınlara yazıyor.
And tonight I'm going to dinner with a guy who wears hats with brims that go all the way around.
Bu gece de, şapkasının siperi komple kafasını dolanan bir adamla yemeğe çıkacağım.
He said they would take those things out, but I started to get sick in the car ride on the way to the place, and they pushed me out on the street corner, and now I'm gonna go to jail.
O şeyleri çıkaracaklarını söyledi ama oraya giderken arabada hastalanmaya başladım. Beni sokak ortasında öylece bıraktılar. ve şimdi de hapse gireceğim.
And they can go to hell if they get in your way.
Eğer yoluna çıkarlarsa cehenneme kadar yolları var.
Father Andrew hoped to take over as head pastor once father Bernard retired, but father Bernard wasn't seeing it go that way.
Peder Andrew, Peder Bernard emekli olduğunda başrahip olmak istiyordu ama Peder Bernard buna pek katılmıyordu.
Which way is this thing going to go?
Hangi taraf daha baskın?
It's time for you to go, one way or the other.
Artık gitmen gerekiyor. Öyle ya da böyle.
And the only way guys like you and me can survive is to grab it by the throat and never let go.
Ve senle benim gibilerin hayatta kalmasının tek yolu boğazını yakalayıp hiç bırakmamaktır.
The way you wouldn't let go until you got to the truth.
Hakikati bulana kadar bitmek bilmeyen ısrarcılığın.
Okay. Well, look, there's absolutely no way we can go down there right now, so do you think maybe you could ask them to lock the doors when they leave and we'll...
Bakın, şu an bizim oraya gelmemizin imkanı yok o yüzden onlardan giderken kapıyı kilitlemelerini rica edebilir misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]