English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Never know

Never know translate Turkish

23,341 parallel translation
We never know what they go to.
Hiç nerenin olduğunu öğrenemedik.
I suppose we'll never know.
Sanırım bunu asla bilemeyeceğiz.
Mm. You know, if it wasn't for Thomas Shaw, Headquarters would never know how little you guys work.
Thomas Shaw olmasaydı, merkez ne kadar az çalıştığınızı bilemeyecekti.
Well, we never know which lives we influence or... Or when or why, but I am so very grateful to be part of yours.
Hangi hayatlara ne zaman, ne sebeple edeceğimizi bilemeyiz fakat sizinkinin bir parçası olduğum için müteşekkirim.
Oh, you never know.
Oh, asla bilemezsin.
You don't, I hope you - I hope you never know how that feels, having your own kid at some wild place.
Umarım o hissi yaşamazsın. Çocuğunun korkunç bir yerde olmasını.
Well, seeing as he's dead, I guess we'll never know, huh?
Öldüğüne göre asla öğrenemeyeceğiz sanırım.
People never know when their downfall starts.
İnsanlar çöküşünün ne zaman başlayacağını bilemez.
You know what they say, you never know what you're capable of until you're tested.
Ne derler bilirsin, insan sınanılana kadar ne yapacağını bilemezsin.
I don't know why, but I've never tried marijuana.
Neden bilmem ama hiç esrar denememiştim.
It was disgusting, but I could never let Jay know that he was right.
İğrençti ama Jay'in haklı olduğunu anlamasına izin veremezdim.
I-I don't know if I've mentioned it, but I never got to go to my own prom.
Bahsettim mi bilmiyorum ama ben mezuniyet baloma gidememiştim.
Thanks to Alex's hard work, I don't know what that is and never will.
Alex'in çalışkanlığı sayesinde bunun ne olduğunu bilmiyorum ve asla da bilmeyeceğim.
You know, I never would have agreed to give up 4th of July, and now I'm worried he's trying to trick me out of Biscuit Bonanza.
4 Temmuz'u vermeyi asla kabul etmezdim bir kere. Şimdi de beni kandırıp Bisküvi Bonanza'yı elimden alacak diye korkuyorum.
Connie... you know, Presh may have booths made of reclaimed wood and carefully curated artisanal flatware... but this bar will have something that your fancy place will never have.
Connie... Presh'in ahşaptan yapılmış kabinleri ve özenle seçilmiş tabakları olabilir, Ama bu barın senin süslü barının asla sahip olamayacağı bir şeyi var.
Wyatt never spoke of Jack again, but I know he was the one that haunted him the most.
Wyatt bir daha Jack hakkında konuşmadı ama biliyorum ki onu en çok rahatsız eden kişi oydu.
I never really knew her, you know.
Onu tam anlamıyla tanımamıştım.
Look, man, I've never been happier in my life, and I don't know how to handle that, so I become a pain in the tuchas.
Bak dostum, hayatımda bundan daha fazla mutlu olduğum bir dönem yok ve bununla nasıl başa çıkacağımı bilmediğimden bir baş belasına döndüm.
Barton said he's never seen nausea so bad, so I have to, you know, pick up the slack.
Barton daha önce hiç bu kadar kötü bir bulantı görmediğini söyledi. ... o yüzden boşluğu doldurmak zorundayım.
I need to know exactly what went wrong so I can make sure it never happens again.
Bu açığın nereden kaynaklandığını öğrenip, tekrarlanmamasını sağlamamız gerekiyor.
I don't know your pain, but I make it a point never to look back.
Acını bilemiyorum ama asla geçmişe bakmamaya önem veririm.
And I know you would never hurt me.
Senin de beni incitmeyeceğini biliyorum.
You know, um, I never thought this would happen.
Biliyor musun, bunun olacağını hiç düşünmemiştim.
Yeah, I never really saw myself on this path before, but, uh, you know, after I moved out, away from you and the kids,
Böyle bir yola gireceğim hiç aklıma gelmezdi, ama senden ve çocuklardan ayrıldıktan sonra... kendimi çok yalnız hissettim.
Okay, well, you know, you can never be too clean.
Hiçbir zaman çok temiz olamazsın.
You know, you never had the time to get to know him.
- Doğru dürüst tanıyamadın onu.
You know, I've never had someone create something for me before.
Daha önce biri benim için bir şey yaratmamıştı.
I mean, I should know when a guy says that, it just means he's never gonna marry you.
Bir erkek bunu derse seninle evlenmeyeceğini kastediyordur.
You know, I hated my oxygen tank, but that was never a part of me.
Oksijen tüpümü de sevmezdim ama hiç parçam olmadı o.
Just so you know, I've kissed 38 women and I've never had any complaints.
38 kızla öpüştüm ve hiç şikayetleri olmadı.
And I would also have to know that you understand the importance in this office of discretion, and for example, I would need to know that you would never mention to anyone seeing me last night.
Ayrıca, bu ofiste ağzı sıkı olmanın önemini anladığını da bilmek zorundayım. Örneğin, dün gece beni gördüğünden kimseye bahsetmeyeceğini bilmem gerek.
Next thing you know, I woke up in the hospital, and one of the FBI agents told me to never touch the wallpaper in the sitting room.
Tek bildiğim hastanede uyandığım ve... FBI ajanları bana oturma odasındaki duvar kağıdına dokunmamanı söylediler.
You know, Bobby's journal never mentioned him going into The Nest.
Bobby'nin günlüğünde yuvaya gittiğine dair bir bilgi yok.
We know you'll never leave us, and we swear on the stars above...
Bizi asla terk etmeyeceğinizi biliyoruz ve yıldızlar üzerine yemi ederiz ki...
Never go to bed angry... even if your partner is a judgey, holier-than-thou know-it-all who never lets anything go.
Arkadaşınız yargılayıcı, kibirli ve kimsenin bir şey yapmasına izin vermeyen ukalanın teki bile olsa yatağa kızgın girmeyin.
You know, I never got my 200.
Bana 200 dolar veren olmadı.
Hey, you know, women the thing is they've never had to live the army life.
- Ne?
I know you've never been on an airplane in your life and you've been convicted 10 times already for swindling dumb girls.
Hiç uçağa binmediğinden bile haberdarım. Duygusal, değişken ruhlu bir kızı 10 kez aldattığını da biliyorum.
- I'd never buy one, I know that.
- Bir tane bile almayacağımı biliyorum.
I mean... you know, it's funny, we never talked about it.
Bunu daha önce konuşmamamız ne kadar tuhaf.
- I never thought about killing myself, but I used to have fantasies about something happening to me, you know, like getting hit by a truck or falling off a cliff.
İntihar etmeyi hiç düşünmedim. Ama başıma bir şey geldiğine dair hayallerim olurdu. Arabanın çarpması veya uçurumdan düşmek gibi.
You know, I never thought about her that way when I first met her.
Kardeşinle tanıştığımda aklımda öyle bir düşünce yoktu.
- Well, you know, Horace, aside from all of that, you were never anything but nice to me.
Horace tüm bunlar bir yana bana karşı hep naziktin.
One thing I know about these people, they never work alone.
Bu insanlar hakkında bildiğim bir şey varsa o da asla yalnız çalışmadıklarıdır.
It did feel like walking onto the set of this James Bond movie and you... You've been embroiled in this thing that, you know, you... you never expected.
Sanki bir James Bond film setine gelmişim gibi ve,... aklınıza hiç gelmeyecek şeyler sizi şaşkına çevirir.
You know, maybe U.K., France, Germany, those sorts of countries, but we never found any information that would tie it back 100 percent to those countries.
Kim bilir belki İngiltere, Fransa, Almanya,... gibi ülkeler de olabilirdi. Ama asla % 100 bu devletleri gösteren delillere ulaşamadık.
And, we never sniped, you know.
Hiç böyle şeyler yapmazdık.
You never needed rescuing, Ace. You know that.
Hiç kurtarılman gerekmedi Ace, biliyorsun.
I don't know. I was never very good at that.
Bilmiyorum, ilişkimizde ben pek iyi değildim.
I know that ours might never become a great love, but I do believe we can have a congenial life together.
Aramızda harika bir aşk olmayacağını biliyorum. Ama birlikte uyumlu bir hayat yaşayabileceğimiz inanıyorum.
Hang close, but I never want to know you're there.
Sürekli yanımda ol ama yanımda olduğunu fark etmeyeyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]