English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ K ] / Known what

Known what translate Turkish

1,875 parallel translation
Yeah, but they wouldn't have known what they were looking at.
Etmiştir ama neye bakacaklarını bilmiyor olabilirler.
There was no way you, you could have known what you were supposed to do.
Bunu yapman gerektiğini bilmenin imkanı yoktu.
Uh, and the whole time we've been together, you've pretty much known what you've signed on for.
Ve beraber olduğumuz onca zaman içinde aşağı yukarı kiminle beraber olduğunu anladın.
I--i wouldn't have known what to do either. You know, i... through all this, I-i had so many thoughts going through my head,
Biliyor musun, tüm bunlar olurken kafam da pek çok düşünce dolaştı durdu fakat bir tanesi sürekli kafama takıldı...
If i had known what i know now, i would have never been part of it.
Eğer şu an bildiklerimi bilseydim asla bu işin bir parçası olmazdım.
Chloe, if i'd have known what she was doing, i could have stopped her before she got hurt.
Chloe, eğer onu ne yaptığını bilseydim zarar görmeden onu durdururdum.
Had I known what I know now, I would have raised enough money to buy them away from the Seaquarium and set them free.
Şu an yaşadıklarımı o zaman bilseydim bütün kazandığım parayla o yunusları, akvaryumlardan satın alıp tekrar serbest bırakırdım.
You should've known what he was talking about.
Neden bahsettiğini biliyor olmalıydın.
Never make known what you have seen tonight.
Bu gördüklerinizi kimseye söylemeyin!
Sounds like you've known what you wanted for a long time.
Görünüşe göre ne istediğini uzun süreden beri biliyormuşsun.
I didn't know, but... we've never known what Jones'group ZTF stood for.
Nerede yazılı? Bilmiyorum, ama Jones'un grubu ZTF'nin ne amaçladığını hiç bilmedik ki.
We should have known what he was gonna do with them.
Onlarla ne yapacağını bilmemiz gerekirdi.
If I had known what I know now, she would never have been brought here!
Eğer şimdi bildiğimi şeyi bilseydim, asla buralara getirilemezdi!
Stephen would have known what to do.
Stephen ne yapılacağını bilirdi.
How long have you known what my son can do?
Oğlumun yapacaklarını ne kadar zamandır biliyordun?
Known what?
- Neyi bilebilecek?
My parents must have known what was happening.
Ailem neler olduğunu biliyor olmalıydı.
What, you've only known her for two weeks?
Ne yani, onu iki haftadır mı tanıyorsunuz?
What are known criminals doing in the car park of the Tokyo Metropolitan Police Department?
Tanınan suçlular, Tokyo Başkent Polis Departmanı otoparkında ne yapıyorlar?
Finally the Frittons catch up to what we Pomfreys have known for generations.
Sonunda Frittons da Pomfreys nin nesillerce aradığını buldu
What could possibly possess you to give a toddler a known choking hazard?
Yeni yürümeye başlayan bir çocuğa bilinen boğucu bir tehlikeye atmak için neye sahip olabilirsin?
What if that someone is someone who's known you since you were 23?
Ya o birisi seni 23 yaşından beri tanıyan biriyse?
He used to be what is known as a loyal employee.
"Sadık işçi" olarak bilinen biriydi.
Your imbecility being what it is, I should've known to say :
Geri zekalılığını göz önünde tutarak şöyle demeliydim :
And what became known as the Battle of Ramadi, twelve people were injured. Mostly locals.
Daha sonra Ramadi Çatışması adı verilen olayda, çoğu yerli halktan 12 kişi yaralandı.
What the informant did know is that the man behind the sale is known as Conrad.
Muhbirin bildiği ise satışın arkasındaki ismin Conrad diye biri olduğu.
So these are people who are known for their ability to exert their influence on other people, like tastemakers and style leaders, what Michael Lewis calls "mavens."
Başkalarını etkileyecek kapasiteye sahip insanlar. Test hazırlayanlar veya moda öncüleri gibi. Michael Lewis, "erbap" diyor bunlara.
And what move are you known for?
Hangi hareketinle tanınırsın?
That's what's known as screwing the pooch.
Bu, işin içine etmek demektir.
We've known each other for a very long time, what seems like a lifetime.
Birbirimizi çok uzun zamandır tanıyoruz ömür boyu gibi gelen bir süredir.
I may not have known love, but I do know that when the heart would command the tongue no man should stand in the way... if you delay you may find that what should have been spoken is forever locked in your heart,
Aşkı bilmemeliydim, fakat artık kalbin dilini kontrol ettiğinde bilmiş oluyorsun. Hiç bir adam yolunda durmamalı... Eğer ertelersen yüreğinde sonsuza dek kilitli olan konuşulmuş şeyleri bulabilirsin,
I've known you for the past, what, five years, Vince?
Seni ne zamandan beri tanıyorum, Vince? Beş yıldır mı?
You've known this guy, what, a month?
Bu adamı ne zamandır tanıyorsun, bir aydır mı?
Like all sculptors, Michelangelo made small scale models, or, well, what's commonly known as maquettes first.
Tıpkı eski heykeltraşlar gibi Michelangelo ufak ölçekte modellerini yaptı ki bunlara "maket" denmektedir, yontma işlemine başlamadan...
What would he have done if he'd known you're Jewish?
Eğer senin Yahudi olduğunu bilseydi, ne yapardı sanıyorsun?
What could she possibly have known that was worth her death?
Öldürmeye değecek ne biliyor olabilir?
I have known Erica Vandeman for years, and you spent, what, five minutes with this chemist?
Erica Vanderman'ı yıllardır tanıyorum,... ve sen bu kimyagerle kaç dakika geçirdin, beş mi?
Well, then, I mean, we've known each other for what now, a couple weeks?
Ne kadar oldu? Birbirimizi birkaç haftadır falan tanıyoruz.
What I need to know is, all that racist, homophobic talk that you used to be known for. I don't use steroids.
Steroid kullanmıyorum.
Oh my God, if I had known back in grade eleven what I know now.
Tanrım! 11. sınıftayken, şimdiki aklım olsaydı,
And this ring and these words are just simply a way to show the rest of the world what has been in my heart for as long as I've known you.
Bu yüzük ve bu kelimler, dünyanın geri kalanına, seni tanıdığımdan beri kalbimde birikenleri göstermenin basit bir yolu.
What they couldn't have known is that I always back up the last two days of footage on my hard drive.
Bilemeyecekleri şey, her zaman son iki günkü çekimleri sabit diskime kaydediyorum.
Darwin ensured his place in world history by presenting to the public his "laws of life", what became known as the theory of evolution by natural selection.
Darwin, doğal seleksiyon yoluyla evrim teorisi olarak bilinecek canlılığın yasalarını kamuoyuna sunarak dünya tarihindeki yerini sağlama almıştır.
You've only proven what i've known all along.
Sen uzun zamandır bildiğim bir şeyin doğruluğunu kanıtladın.
I think he's best known for... you know what?
Sanırım o bilinen en iyi.. Aslında biliyor musunuz?
Actually, what the father said is that reggie had no known enemies and was well-liked in the neighborhood, lieutenant.
Aslına bakarsan, Peder'in söylediği bu Reggie'nin bilinen düşmanı olmadığı ve bu mahallede çok sevilen biri olduğuydu, Teğmen.
Uh, this is what's known as a desert folly,
Buna çöl deliliği denir.
ROBERTS : vasily Stepanov, the brigadier, leads what's known as a brigade of Evenki herders and hunters.
Vasily Stepanov, Oymak beyi, "Evenki çobanlar ve avcılar oymağı" olarak bilinen gruba liderlik ediyor.
What makes these caves particularly exciting is that they are one of the last unexplored frontiers, and they turned out to be one of the world's largest and longest known cave systems.
Bu mağaraları özellikle heyecanlı yapan şey daha keşfedilmemiş sınırlar olmaları ve dünya üzerinde bilinen en büyük ve en uzun mağara sistemlerinden biri olmalarının ortaya çıkmasıdır.
I've known him since I was, what?
Onu... yaşımdan beri tanıyorum, kaçtı?
Clay, listen to me, you've known me for a long time now. I don't care what that woman says. I did not sleep with her.
Clay, dinle dostum, beni uzun zamandır tanıyorsun o kadının ne dediği umurumda değil o kadınla yatmadım, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]