English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / No change

No change translate Turkish

2,177 parallel translation
Um, there's no change.
Hiçbir değişiklik yok.
There's no change in his vitals either.
Göstergelerinde de değişiklik yok.
But there'd... There'd been no change in his behavior recently?
Ama son zamanlarda davranışlarında bir farklılık yok muydu?
He's been treated for thrombocytosis, but there's been no change.
Trombositoz tedavisini uyguluyordum. Ama bir değişiklik olmadı.
There's been no change in procedure.
Yöntemde bir değişiklik olmadı.
There's been no change in procedure.
Yöntemde bir değişiklik olmadı demek.
Yeah, no change. It's just...
Evet, hiç değişiklik yok.
There was no change in sentencing in June of 2008? No, there is a change.
Haziran 2008'de verdiği cezalarda bir değişiklik olmamış?
There is no change in plan.
Görevinde herhangi bir değişiklik olmayacak.
- No change, Sir.
- Değişiklik yok, efendim.
- No change anything.
- Hiçbirşey değilmedi.
Labour, no change.
İşçi Partisi, değişiklik yok.
- l'll give you no change.
- Sana para üstü falan vermeyeceğim.
No change in Lucia.
Lucia'da bir değişiklik yok.
No. No change.
Hayır, değişen bir şey yok.
- Unfortunately, no change!
- Ne yazık ki hiç değişiklik yok!
No, no, she went down to change into one of the dresses I bought her.
- Hayır. Ona aldığım elbiselerden başka birini giymeye gitti. Benimle köprüde buluşmasını söylemiştim.
No, but you look like a guy who could use some pocket change.
Hayır, fakat sen onun kullandığı gizli bir paket gibisin.
No kidding. I mean, if I were you, I would change my name.
Hiç şakası yok yani ben sen olsaydım adımı değiştirirdim.
- No, you can never change the past.
Hayır, asla geçmişi değiştirmemelisin.
- No. I have a code to never change the... aah!
Hayır, yapmayacağıma yemin ettim...
No mental status change.
Mental durumunda değişiklik yok.
No change.
Değişiklik yok.
- No, don't change a thing.
- Hayır, hiç değiştirme.
Once you get older. ... you can no longer change.
İnsan yaşlandıkça değişmesi de zor oluyor.
No threat or scare campaign from you or even from terrorists can change that
Ne sizden ne de teröristlerden gelecek tehdit ya da korku kampanyası bunu asla değiştiremez.
That's cool. No need to change the ending anymore.
Artık finali değiştirmemize gerek kalmadı.
And they showed few signs of change, no matter where they lived.
su ana kadar Almanya'daki örnegi Scladina'daki Neandertalleri Fransa ve Hirvatistan'daki Neandertalleri ölçtük. Hepsi 100.000 yildan daha yasliydi.
We can't change destiny, no matter how hard we try.
Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, kaderi değiştiremeyiz.
- No. I won't change my mind.
Fikrimi değiştirmeyeceğim.
but we must realize that we are no longer the most hated people on the planet, and help the children change the meaning of the word to describe those annoying, loud, faggot harley riders!
Ancak şunu anlamalıyız, bizler artık dünyanın en nefret edilen insanları değiliz ve kelimenin anlamını değiştirmeleri için çocuklara yardım etmeliyiz. Artık kelime o rahatsız edici puşt Harleyciler'i tanımlamalı.
to change... the definition of a word is no trifling thing!
Kelimenin anlamını değiştirmek pek de denenmiş bir şey değil!
- Because when it happened to me, there was no one around to talk to me about it after. If you're gonna survive as a doctor, you have to stop trying to change things you can't change.
Bir doktor olarak ayakta kalmak istiyorsan değiştiremeyeceğin şeyleri değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmelisin.
No, because if you're gonna survive as a person, you can never stop trying to change things you can't change.
Hayır. Çünkü bir birey olarak ayakta kalmak istiyorsan değiştiremeyeceğin şeyleri değiştirmeye çalışmaktan asla vazgeçemezsin.
No, no, instead of The League of Extraordinary Fantasy Gentlemen I think that we should change it to The Fantasy League of Extraordinary Gentlemen.
Hayır, hayır, Olağanüstü Fantezi Erkekleri Ligi yerine bence adı Olağanüstü Erkekler Fantezi Ligi'ne çevirmeliyiz.
So, the assault of Baxter's wife is irrelevant. To his change in sentencing. No.
Yani, verdiği cezalardaki değişiklikle karısının saldırıya uğraması bağlantılı değil.
It had no power to explain what we observe in the world around us, a world characterised by irregular, wonky shapes and constant change.
Çevremizdeki dünyada ; düzensiz, çürük şekilli ve sürekli değişimle karakterize olmuş bir dünyada gözlemlediğimiz şeyleri açıklamak için herhangi bir gücü yoktu.
It seems there's no need to change clothes.
Kıyafetlerini değiştirmeye gerek yok.
November 178, there's been no significant change in the approaching system.
Kasım 178, yaklaşan sistemde kayda değer bir değişim yok.
But I kept the name because it's the name of the bar, and a bar should not change its name, no matter what goes wrong in the world.
İsmi değiştirmedim, çünkü bir barın ismi asla değiştirilmemelidir,... her ne yaşanırsa yaşansın.
No witness you produce can change my position, I'm afraid.
Korkarım ki, göstereceğiniz hiçbir tanık durumu değiştirmeyecek.
No, it'll change.
- hayır. hayır, herşey değişecek.
And Sir Robert will ask for no more change than that.
Ve Bay Robert bundan daha fazla değişiklik olmayacağını söylüyor.
... Change his diapers? No fucking way! Mrs. Mckinney, is this about the bill?
Bayan McKinney, bu fatura yüzünden mi?
No, you change the story every time.
Hayır, her seferinde hikâyeyi değiştirdin.
The only people who can change this country's fate are the ones like you who have no regrets in pushing forth.
Ancak senin gibi kişiler bu ülkenin kaderini değiştirebilir.
Was there no kind of appeal, or even coercion, which may have influenced this change in attitude?
Baskı ve zorlama altında mı.. tutumunuzu değiştirdiniz?
- But I wouldn't change a thing, no
- Ama hiçbir şeyi değiştirmezdim, hayır
No, because it would be much harder to think we are not able... to change the life of these people. And I think we are.
Hayır, çünkü bu insanların hayatlarını değiştiremeyeceğimizi... düşünmek daha zor bence ki.
No, you didn't change it so you could screw those Silicon Valley sluts every time you go out to see Mark.
- Sakin ol. Mark'ı her görmeye gittiğinde Silikon Vadisi sürtüklerini becermek için değiştirmedin.
No, a different robot delivered dinner to you, camera didn't function for 10 minutes, your sudden change of attitude, power cut, water in the generator,
Sana yemeğini farklı bir robot getirmişti. Kamera 10 dakika çalışmadı. Tavrının aniden değişmesi, elektrik kesintisi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]